AIDS

Haz 12, 2024

KISA YOL

AIDS nedir?

Açılımı edinilmiş immün yetmezlik sendromu olan AIDS kronik hastalıklardan birisidir. HIV olarak da adlandırılan insan bağışıklık yetersizliği virüsünden kaynaklı olarak görülmektedir. Bu virüs bağışıklık sistemine zarar vererek vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı daha güçsüz olmasına neden olur. HIV’nin tedavi edilmemesi durumunda bağışıklık sistemi AIDS’e dönüşecek kadar zayıflar. 

HIV enfeksiyonu en ciddi aşaması olan AIDS hastalarında beyaz kan hücrelerinin sayısı son derece düşük olmaktadır. Virüsün T hücrelerine saldırması ve yok etmesinden dolayı AIDS ile birlikte ek hastalıklar görülebilmektedir. Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonları yaklaşık olarak 10 yıl içerisinde AIDS’e dönüşebilmektedir. 

HIV virüsü ile enfekte olunmaması durumunda AIDS’e yakalanmak mümkün değildir. Ancak bu virüs ile yaşayan hastaların neredeyse tamamın tedavi edilmemesi halinde AIDS’e ilerlemektedir.

AIDS tanı

AIDS tanısının konulabilmesi için öncelikle vücutta HIV virüsünün varlığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu virüs için tükürük örneği yeterli olmaktadır. Test evde, sağlık kuruluşundan ya da toplum sağlık merkezlerinde uygulanabilmektedir. Testin pozitif çıkması halinde ileri tetkikler uygulanmaktadır. Bu tetkiklerin içerisinde şunlar yer alır. 

Antijen antikor testleri 

Antijen testlerinde HIV’in yüzeyinde yer alan P24 adı verilen belirteçler aranmaktadır. Antikor testleri ise vücudun bu belirteçlere tepki verdiğinde ürettiği kimyasalları arar. Antijen antikor testlerinde her iki belirteçleri de aramaktadır. 

Testin uygulanması için kan örneği gerekli olmaktadır. Bu test ile virüse maruz kaldıktan sonraki 18 ila 45 gün içerisinde HIV tespit edilebilmektedir. Ancak doğru sonuçların alınabilmesi için 90 güne kadar testi tekrarlamak gerekebilmektedir. 

Antikor testleri 

Bu testlerde kan ya da tükürük örnekleri kullanılmaktadır. Antikor testleri 23 ila 90 gün arasında doğru sonuç vermektedir. Kan alınarak uygulanan antikor testleri tükürük veya parmaktan alınan kanla yapılan testlere göre daha erken sonuç verebilmektedir. 

Nükleik asit testleri 

Kandaki HIV virüsünü arayan bu testler kol damarlarından alınan kan örneğini uygulanmaktadır. Genellikle virüse maruz kaldıktan 10 ila 33 gün arasında virüs tespit edilir. Ancak bu test yüksek risk altında olmayan kişilere uygulanmamaktadır. Testin pozitif çıkması durumunda sağlığın değerlendirilmesi için başka testlerin istenmesi gerekebilir. Bu testlerin yanında tam kan sayımı da yapılmaktadır. Harici testler içerisinde şunlar yer alır. 

  • Viral hepatit taraması 
  • Tüberküloz 
  • Göğüs röntgeni 
  • CD4 sayısı 
  • PAP smear

AIDS belirtileri

AIDS’in neden olduğu belirtiler HIV enfeksiyonundan kaynaklanabilmektedir. Ancak birçok belirtisi zayıf bağışıklık sisteminden yararlanan hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Görülen belirtiler HIV ve AIDS evresine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. 

Akut HIV olarak da adlandırılan birincil enfeksiyon 

HIV virüsünün vücuda girmesinden sonraki 2 ila 4 hafta içerisinde grip benzeri belirtiler görülmektedir. Bu aşama birkaç gün illa birkaç hafta arasında değişiklik gösterir. Bazı hastalarda bu aşamada herhangi bir belirti görülmeyebilir. Olası belirtiler içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Ateş 
  • Kas ağrıları 
  • Baş ağrısı 
  • Eklem ağrıları 
  • Boğaz ağrısı 
  • Döküntü 
  • Ağrılı ağız yaraları 
  • Genellikle boyundaki lenflerin şişmesi 
  • Gece terlemeleri 
  • İshal 
  • Öksürük 
  • Kilo kaybı 

Bu aşamadaki belirtiler son derece hafif olabilmektedir. Bu sebeple de belirtiler gözden kaçabilir. Ancak bu dönemde kan dolaşımında viral yük artar ve enfeksiyon bir sonraki aşamaya geçerek başka kişilere daha hızlı yayılmaya başlar. 

Kronik HIV olarak da adlandırılan klinik gizli enfeksiyon 

Bu aşamada vücutta halen beyaz kan hücreleri bulunmaktadır. Ancak virüsün neden olabileceği belirtti ya da enfeksiyonlar görünmez. Bu aşamam antiretroviral ilaç kullanmayan kişiler için uzun yıllar devam edebilmektedir. Bazı kişiler ise şiddetli hastalıklara çok daha hızlı bir şekilde yakalanabilirler. 

Semptomik HIV enfeksiyonu 

Virüsün artması ve beyaz kan hücrelerinin yok etmeye devam etmesi halinde hafif enfeksiyonlar ya da uzun süreli belirtiler yaşanmaya başlamaktadır. Bu aşamada görülebilecek belirtiler içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Ateş 
  • Halsizlik 
  • Lenf bezlerinin şişmesi 
  • İshal 
  • Kilo kaybı 
  • Ağızda mantar enfeksiyonu 
  • Zona 
  • Akciğer iltihaplanması 

HIV enfeksiyonunun AIDS’e dönüşmesi 

HIV virüsünün tedavi edilmemesi halinde 8 ila 10 yıl içerisinde AIDS’e dönüşür. Ancak tedavi görülmesi halinde nadiren AIDS’e dönüşmektedir. Enfeksiyonun AIDS’e dönüşmesi kişinin bağışıklık sisteminin ciddi şekilde hasar gördüğü anlamına gelmektedir. Bu durum fırsatçı enfeksiyonlar veya kanserlerin görülme ihtimalini ciddi derecede arttırmaktadır. Bu enfeksiyonlarda bazılarının belirtileri içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Terleme 
  • Deri döküntüleri ya da şişlikler 
  • Titreme 
  • Hızlı kilo kaybı 
  • Sürekli tekrarlayan ateş 
  • Zayıflık 
  • Lenf bezlerinin şişmesi 
  • Sürekli yorgunluk 
  • Sürekli beyaz lekeler ya da lezyonlar

AIDS nedenleri

AIDS HIV virüs enfeksiyonundan kaynaklanmaktadır. Söz edilen virüs bağışıklık sisteminde bulunan yardımcı T hücrelerine saldırmaktadır. Bu durum bağışıklık sisteminin ciddi şekilde çökmesine neden olur. AIDS ise diğer hastalıklarla mücadele edilemeyecek kadar az sayıda bağışıklık hücresinde sahip olunması durumunda ortaya çıkmaktadır.

AIDS tedavi yöntemleri

Hem HIV hem de AIDS’nin tedavisi bulunmamaktadır. HIV enfeksiyonuna yakalandıktan sonra vücut virüsten kurtulamaz. Ancak bu enfeksiyonu kontrol edebilen ve komplikasyonları önleyebilen ilaçlar bulunmaktadır. 

HIV tanısı alan tüm hastaların ART olarak da adlandırılan antiretroviral tedavi ilaçlarını kullanması gerekmektedir. Bu ilaçlar, hastalığın aşamasından ya da komplikasyonlarından bağımsız olarak kullanılmak zorunda olan ilaçlardır. 

ART genellikle birkaç sınıftan 2 ya da daha fazla ilacın karışımıdır. Bu sayede kandaki HIV miktarı azaltılabilir. Kullanılan her ilaç sınıfı virüsü farklı şekillerde bloke etmektedir. Tedavi planlanırken farklı sınıflardaki ilaçların aşağıdaki amaçlarla karıştırılması hedefler. 

  • Viral genotip adı verilen ilaç direncinin hesaba katılması
  • HIV'nin ilaca dirençli yeni türlerinin oluşmasından kaçınmak 
  • Kandaki virüs miktarının mümkün oldukça baskılamak 

Genellikle bir sınıftan iki ilaç ve diğer sınıftan 3 bir ilaç kullanılmaktadır. Anti- HIV ilaç sınıfları aşağıdaki gibi olmaktadır. 

Nükleozit olmayan ters transkriptas inhibitörleri 

Virüsün kendi kopyalarını yapmaması için ihtiyaç duyduğu bir proteini kapatmaktadır. Bu sınıf içerisinde örnek olarak efavirenz, rilpivirin ve doravirin yer almaktadır. 

Nükleosit veya nükleotid ters transkriptaz inhibitörleri 

Virüsün kendini kopyalamak için ihtiyaç duyduğu yapı taşlarının hatalı versiyonlarıdır. Bu sınıfta kullanılan ilaç grupları içerisinde ise şunlar yer almaktadır. 

  • Abakavir
  • Tenofovir disoproksil fumarat
  • Emtrisitabin
  • Lamivudin
  • Zidovudin

Zidovudin yüksek toksik etkiye neden olmasından dolayı son yıllarda rutin kullanımı önerilmemektedir. 

Proteaz inhibitörleri 

HIV proteazını etkisiz hale getirmek için kullanılan ilaç sınıfıdır. HIV proteazı virüsün kendini kopyalama bilmesi için ihtiyaç duyduğu başka bir protein olmaktadır. Bu sınıfta yer alan ilaç grupları içerisinde atazanavir, darunavir ve lopinavir- ritonavir yer almaktadır. 

Integraz inhibitörleri

HIV'nin CD4 T hücresine yerleşmek için integraz kullanmaktadır. Bu ilaç sınıfı integraz adı verilen proteinin etkisini durdurmaktadır. Bu sınıfta kullanılan ilaçlar içerisinde biktegravir sodyum emtrisitabin tenofovir alafrnsmid fumarat, raltegravir, dolutegravir ve kaotegravir yer almaktadır. 

Giriş veya füzyon inhibitörleri 

Virüsün CD4 T hücresine girişinin engellenmesi için kullanılan ilaç sınıfıdır. Bu ilaç sınıfı örnekleri içerisinde enfuvirtid, ve maravirok yer almaktadır. 

Tedaviye başlama ve devam etme 

CD4 T hücre sayısı veya semptomlar ne olursa olsun HIV enfeksiyonu olan herkesin antiviral ilaç kullanması gerekmektedir. Çünkü bu ilaçları kullanmak sağlıklı kalmanın en iyi yolu olmaktadır. ART ilaçlarının işe yaraması için reçete edildiği şekilde kullanılması son derece önemlidir. Dozların kaçırılmaması ve düzenli kullanılması kandaki viral yüküm azaltılmasını sağlayacaktır. ART ilaçlarını kullanmak aşağıdaki noktalarda hastalara yardımcı olmaktadır. 

  • Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması 
  • Enfeksiyona yakalanma riskinin azaltılması 
  • Tedaviye dirençli HIV'ye yakalanma riskinin azaltılması 
  • Başkalarına bulaştırma riskinin azaltılması 

Tedaviye devam etmek bazen zor olabilmektedir. Olası yan etkiler ilaç kullanımında yaşanan sorunlar ve HIV tedavisine devam etmeyi zorlaştırabilecek zihinsel sağlık veya madde kullanımı sorunları tedavinin kesilmesine neden olabilmektedir. Sağlığın ve tedaviye yanıtın kontrol edilmesi için düzenli takip randevularını gidilmesi önemlidir. 

Tedavinin yan etkileri 

HIV tedavisini neden olabileceği yan etkiler içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Bulantı 
  • Kusma 
  • İshal 
  • Kalp hastalığı 
  • Böbrek hasarı 
  • Karaciğer hasarı 
  • Kemiklerin zayıflaması 
  • Kemik kaybı 
  • Kan şekerinin yükselmesi 
  • Düşünme duygu ve uyku ile ilgili sorunlar 

Tedavi yanıtı 

Doktorlar HIV tedavisine verilen yanıtı görmek için viral yükü ve CD4 T hücre sayısını izlemektedir. İlk kontrol 4 ile 6 hafta içerisinde yapılır. Daha sonraki kontroller her 3 ila 6 ayda bir yapılmaktadır. Tedavinin amacı viral yükün kanda bulunamayacak şekilde düşürülmesidir. Bu düşüş HIV'nin tamamen gittiği anlamına gelmez. Kanda bulunamasa bile HIV hala vücutta yaşamaya devam eder.

AIDS en çok kimlerde görülür?

Her ne kadar AIDS’nin belirli insanlara bulaştığına dair bir efsane bulunsa da virüse maruz kalan herkes HIV kapabilir. Prezervatifsiz seks yapmak veya uyuşturucu enjekte etmek için iğneleri paylaşılması HIV'nin en yaygın yayılma yolları içerisinde yer almaktadır. Bazı popülasyonlar istatistiksel olarak HIV'den diğerlerine göre daha fazla etkilenmektedir. Bir şekilde etkilenen gruplar içerisinde ise şunlar yer almaktadır. 

  • Erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkekler 
  • Siyah veya İspanyol kökenli kişiler 
  • Para veya başka bir şey karşılığında seks yapanlar 

Her ne kadar yukarıda bahsedilen gruplar HIV’den etkilenen tek popülasyon olmasalar da, toplumsal damgalama eşitsizlikleri arttırmaya ve insanların yüksek kaliteye sağlık hizmetlerine erişimine engellemeye devam etmektedir.

AIDS bulaş yolları nedir?

 HIV virüs bulaş yolları içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Meni
  • Kan
  • Vajinal sıvılar 
  • Anne sütü 
  • Rektal sıvılar 

Virüsün vücuda girme alanları içerisinde ağız, anüs, penis, vajina ya da cilt yaraları bulunmaktadır. Ciltte yara olmadığı sürece virüsünün ciltten kişiye geçmesi mümkün değildir. HIV olan kadınların hamile kalması durumunda bebeklerine virüs bulaşma ihtimali bulunmaktadır. 

Bunların yanında HIV tükürük yoluyla yayılmadığı için öpüşmek enfeksiyon kapmanın yaygın bir yolu değildir. Ancak her iki kişinin de ağzında açık yaraların olması veya diş eti kanamasının olması durumunda öpüşmelerden HIV kapma ihtimali bulunmaktadır. 

HIV bulaş imkanının olmadığı durumlar içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Öpüşmek 
  • Hastaya dokunmak ya da sarılmak 
  • Umumi banyo veya yüzme havuzları 
  • Hasta kişilerle bardak, mutfak eşyası ya da telefon paylaşmak 
  • Böcek ısırıkları 
  • Kan bağışı yapmak

AIDS’den korunma yolları

AIDS riskini azaltmanın yolları içerisinde şunlar yer almaktadır. 

  • Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmak. 

  • Hayvansal ürünlerden yapılmış prezervatifleri kullanmamak. 

  • Su bazlı kayganlaştırıcılar kullanmak. 

  • İlaç almak ya da uyuşturucu kullanmak için iğneleri paylaşmamak 

  • Diğer CYBE hastalıkları için test yaptırmak ve tedavi olmak. 

  • Sarhoş olan kişilerin kendilerini koruma olasılıkları daha düşük olabileceği için sarhoş olmaktan kaçınmak. 

  • HIV maruz kalma riski yüksekse sağlık uzmanlarından maruz kalma öncesi profilaksi kullanımının gerekli olup olmadığının öğrenilmesi 

  • HIV'ye maruz kalınmasını düşünülmesi halinde temas sonrası profilaksi kullanımının gerekli olup olmadığını öğrenmek için mümkün olan en kısa süre içerisinde doktor ile iletişime geçirilmesi 

  • HIV 'yi başkalarına bulaştırıp bulaştırılmayacağını öğrenilmesi için test yaptırılması 

Maruz kalma öncesi profilaksi 

PREP olarak da adlandırılan bu ilaç HIV enfeksiyonu bulunmadığı ancak kapma riskinin yüksek olduğu durumlarda günlük olarak kullanılan bir haptır. HIV olmamasına rağmen son 6 ay içerisinde anal veya vajinal cinsel ilişkiye girilmesi durumunda ve aşağıda belirtilenlerden en az birinin bulunması halinde PREP alınması önerilmektedir. 

  • HIV’li bir cinsel partnerinin bulunması 
  • Sürekli olarak prezervatif kullanılmaması 
  • Son 6 ay içerisinde cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyonun teşhisinin konulması 

HIV yoksa, damar içi ilaç kullanılıyorsa ve aşağıdakilerden en az bir doğruysa PREP önerilmektedir. 

  • HIV'li bir partnerle uyuşturucu enjekte etmek 
  • Uyuşturucu enjekte etmek için iğneleri veya diğer ekipmanları paylaşmak 

Maruz kalma sonrası profilaksi 

PEP olarak adlandırılan bu ilaçlar hu ve enfeksiyonuna maruz kaldıktan hemen sonra enfeksiyonunu önlemeye çalışmak için kullanılmaktadır. PEP’ler HIV taşımayan veya taşımadığını bilmeyen ve rızaya dayalı cinsel ilişki, cinsel saldırı, ortak iğne kullanımı sebebiyle virüse maruz kaldıklarını düşünen kişiler için uygun olmaktadır. PEP kullanımına maruziyetten sonraki 72 saat içerisinde başlanmalı ve 28 gün boyunca her gün kullanılmalıdır. PEP sadece acil kullanımı içindir ve prezervatif kullanımı gibi diğer önlemlerin yerine kullanılmaz.

AIDS komplikasyonları

HIV enfeksiyonu bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olmaktadır. Bu sebeple de birçok farklı enfeksiyon ve belirli kanser türlerini yakalanma riski artmaktadır. HIV ve AIDS’de yaygın görülen enfeksiyonlar içerisinde şunlar yer almaktadır 

Pneumocystis (PCP)

Bir tür mantar enfeksiyonu olan PCP, HIV ile enfekte kişilerde pnömoninin en yaygın sebebi olmaktadır. 

Kandidiyaz

Pamukçuk olarak da adlandırılan kandidiyaz ile ilişkili yaygın olarak görülen enfeksiyonlardan birisidir. Ağızda, dilde, yemek borusunda veya vajinada kalın beyaz bir kaplamaya neden olmaktadır. 

Tüberküloz 

HIV ile ilişkili ve yaygın olarak görülen bir enfeksiyondur. Fırsatçı enfeksiyonlar arasında yer alan tüberküloz AIDS’li kişiler arasında önde gelen ölüm nedenlerinden birisi olmaktadır. 

Sitomegavirüs

Son derece yaygın olan herpes virüslerinden birisi olan bu virüs idrar, tükürük, kan, meni ve anne sütü gibi vücut sıvıları ile geçmektedir. Sağlıklı bağışıklık sistemi bulunan kişilerde virüs etkisiz hale gelir ancak vücutta yaşamaya devam eder. Bağışıklık sisteminin zayıflaması halinde ise virüs tekrar aktif hale gelerek gözlere, akciğerlere, sindirim sistemine veya diğer organlara zarar vermektedir. 

Kriptokokal menenjit

Menenjit beyin ve omurilik etrafındaki meninks adı verilen zararların ve sıvının iltihaplanması şişmesi ve tahrişidir. Kriptokokal menenjit ise HIV ile bağlantılı yaygın bir merkezi sinir sistemi enfeksiyondur. Toprakta bulunan bir tür mantar bu enfeksiyona neden olmaktadır. 

Toksoplazmoz

Kedilerden yayılan bir parazit olan toksoplazma gondii sebebi ile görülen toksoplazmoz enfekte kedilerinin dışkılarıyla bulaşmaktadır. Toksoplazmoz kalp hastalığına neden olabilir ve beyne yayılması halinde nöbetler görülebilir. Bazı hastalar için ölümcül sonuçlar yaratabilmektedir. 

AIDS’te yaygın görülen kanserler içerisinde ise şunlar yer almaktadır. 

Lenfoma 

Bu kanser beyaz kan hücrelerinde başlar. En yaygın erken belirtisi genellikle boyun, koltuk altı veya kasıktaki lenf düğümlerinin ağrısız bir şekilde şişmesidir. 

Kaposi sarkomu

Kan damarlarında görülen bir tümördür. Kaposi sarkomu çoğunlukla beyaz tenli kişilerde ciltte ve ağızda lezyon adı verilen pembe, kırmızı veya mor yaralar şeklinde görülmektedir. Siyah veya kahverengi tenli kişilerde lezyonlar koyu kahverengi, beyaz ve siyah görülebilir. Kaposi sarkomu ayrıca akciğerler ve sindirim sistemindeki organlar da dahil olmak üzere iç organları da etkileyebilmektedir. 

İnsan papiloma virüsü ile ilgili kanserler 

Bu kanserler HPV enfeksiyonunun neden olduğu kanserlerdir. Bunlar içerisinde oral, rahim ve ağız kanserleri bulunmaktadır. 

AIDS sebebiyle görülebilecek diğer komplikasyonlar içerisinde ise şunlar yer almaktadır. 

İsraf sendromu 

HIV'nin ya da AIDS’in tedavi edilmemesi durumunda büyük oranda kilo kaybına neden olmaktadır. Kilo kaybı ile birlikte sıklıkla ishal, halsizlik ve ateş ortaya çıkar. 

Beyin ve sinir sistemi komplikasyonları 

HIV kafa karışıklığı, depresyon, unutkanlık, yürüme güçlüğü ve anksiyete gibi nörolojik problemlere neden olabilmektedir. HIV ile ilişkinin nörolojik durumlar hafif davranış değişiklikleri ve zihinsel işlevlerin azalmasından şiddetli demansa kadar değişiklik göstermektedir. 

Böbrek hastalığı 

HIV ile ilişkili olarak görülen nefrobati böbreklerdeki küçük filtrelerin iltihaplanması şişmesi ve tahriş olması durumudur. Bu filtreler kandaki fazla sıvıyı ve atıkları uzaklaştırarak idrara aktarır. Böbrek hastalığı çoğunlukla siyahi ve İspanyol kökenli insanları etkilemektedir 

Karaciğer hastalığı 

Özellikle hepatit B veya hepatit C'ye sahip kişiler için ciddi bir komplikasyon olmaktadır.

Doktora Soru Sor