Skolyoz

Onaylayan Doktor (-lar) ; Devrim Akseki , Serdar Alfidan • Kas 10, 2023

KISA YOL

Skolyoz nedir?

Genellikle ergenlik çağında tanı alan bir hastalık olan skolyoz, omurganın yana doğru eğilmesi durumudur. Genellikle kas distrofisi ve serebral palsi bulunan kişilerde görülen skolyozun, çocukluk döneminde neden görüldüğü ise bilinmemektedir. 

Skolyoz vakalarının önemli bir kısmı hafiftir. Ancak hastaların yaşlarının ilerlemesi ile birlikte eğrilik artar ve durum kötüleşir. Şiddetli görülen skolyoz ise sakatlığa neden olabilmektedir. Özellikle ciddi derecede eğrilik bulunan hastalarda göğüs bölgesindeki alanın daralmasından dolayı akciğerlerin fonksiyonlarını düzgün bir şekilde yerine getirmeleri zorlaşmaktadır.

Hafif skolyozu olan çocuklarda hastalık yakından takip edilmektedir. Hafif vakaların önemli bir kısmında herhangi bir müdahalede bulunulmaz. Ancak durumun ciddileşeceğinin ön görülmesi halinde destek önerilmektedir. Bazı hastalarda ise ameliyat önerilir. 

Skolyoz tanı kriterleri

Skolyozun tanı aşamasında öncelikle doktorlar hastanın ayrıntılı tıbbi öyküsünü almaktadır. Özellikle çocukların son dönemlerindeki büyümeleri hakkında sorular sorulur. Daha sonrasında fiziksel muayeneye geçilir. Bu muayene esnasında göğüs kafesinin bir kısmının diğer kısmından daha çıkık olup olmadığına bakılmaktadır. Bunun belirlenebilmesi için de hastanın ayağa kalkması ve ardından kolları gevşek bırakarak belden öne doğru eğilmesi gerekmektedir. Bunun yanında doktor nörolojik muayene de uygulayacaklardır. Bu muayenede ise hastalarda kas güçsüzlüğü, uyuşma ve refleksler test edilir. Bunun dışında hastalardan istenilen tetkikler içerisinde şunlar yer almaktadır.

Görüntüleme testleri

Skolyoz teşhisinde öncelikli olarak kullanılan görüntüleme yöntemi röntgendir. Röntgen skolyoz olup olmadığının belirlenmesini sağlayacağı gibi skolyozun derecesinin belirlenmesinde de kullanılmaktadır. Hasta skolyoz tanısı alırsa daha sonraki dönemlerde de hastalığın ilerleyişinin kontrol edilmesi için birçok kez röntgen çekilmesi gerekir. Ancak röntgen çektirmek hastaların radyasyona maruz kalmalarına neden olacağı için doktor farklı görüntüleme yöntemleri önerebilir.

Hastalara verilen radyasyon miktarının azalması için ise omurganın 3 boyutlu görüntülemesini çıkarabilen ve daha düşük dozda radyasyon uygulayan cihazlardan yardım alınabilmektedir. Bunun yanında ultrason görüntülemesi de tanı aşamasında kullanılabilir. Ancak ultrason diğer görüntüleme yöntemlerine göre daha az kesinlik sağlamaktadır.

Skolyozun tanı almasından sonra sınıflandırılması gerekmektedir. Bu sınıflandırma çocuklarda ve yetişkinliklerde farklılık gösterir. Sınıflandırmanın yapılmasının ardından tedavi planlanır.

Çocuklarda

Çocuklarda görülen skolyoz yaşa göre sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma şunlar içerir.

  • 0 ile 3 yaş arasında infantil
  • 3 ile 10 yaş arasında juvenil
  • 11 yaş üstü ve iskelet olgunluğa erene kadar ergen

Yetişkinlerde

Yetişkinlerde yapılan skolyoz sınıflandırması farklılık göstermektedir. Bunun sebebi ise yetişkinlik döneminde kemiklerin gelişimlerini tamamlamış olmasıdır. Skolyozu bulunan yetişkinlerin kategorileşmesi aşağıdaki gibi olmaktadır. 

  • Ergenlik döneminde cerrahi olarak tedavi edilen yetişkin skolyoz hastaları
  • Küçükken tedavi görmeyen skolyoz hastaları
  • Dejeneratif skolyoz

Skolyoz nedenleri

Skolyozun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte ailesinde de skolyoz vakası bulunan kişilerde kalıtsal olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında skolyozun diğer nedenleri arasında şunlar da yer alabilir.

  • Omurilik düzensizlikleri
  • Serebral palsi
  • Kas distrofisi
  • Belirli nöromasküler durumlar
  • Omurga yaralanmaları
  • Omurga enfeksiyonları
  • Omurga kemiklerinin gelişimlerini etkileyen doğum kusurları
  • Bebekken göğüs duvarından geçirilmiş ameliyat

Skolyoz risk faktörleri

Skolyozun oluşmasına neden olabilecek ve en yaygın görülen risk faktörleri içerisinde şunlar yer almaktadır.

  • Skolyozun neden olduğu şikayetler genellikle ergenlik çağında başladığı için yaş önemli bir risk faktörüdür.
  • Hafif skolyozun gelişimi açısından kızlar ve erkekler aynı risk oranına sahiptir. Ancak eğriliğin kötüleşmesi açısından kızlar dezavantajlıdır. Bu sebeple de skolyozun risk faktörleri içerisinde cinsiyet de yer almaktadır.
  • Her ne kadar skolyozu bulunan çocukların önemli bir kısmının ailesinde skolyoz görülmese de kalıtımsal olarak geçen vakalar da bulunmaktadır. 

Skolyoz belirtileri

Skolyoz belirtileri içerisinde şunlar yer alabilir.

  • Öne eğilirken sırtın bir tarafında çıkıntı olması
  • Omuzların asimetrik olması
  • Göğüs kafesinin bir tarafının öne doğru çıkıntı oluşturması
  • Bir kürek kemiğinin diğerinden daha belirgin olması
  • Kalçanın bir tarafının diğer tarafından daha yüksek olması
  • Belin düzensiz olması

Skolyoz vakalarının önemli bir kısmında omurga sadece yana doğru eğilmek yerine aynı zamanda döner. Bu durum vücudun bir tarafındaki kasların diğer taraftaki kaslara oranla daha fazla dışarı çıkmasına neden olmaktadır. 

Skolyoz tedavi yöntemleri

Skolyoz tedavisi eğriliğin şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Çok hafif eğrilik bulunan çocuklara genellikle herhangi bir tedavi uygulanmaz. Ancak çocuğun yaşının ilerlemesi ile birlikte eğriliğin artıp artmadığının belirlenebilmesi için düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir.

Skolyozun orta ya da şiddetli olduğu durumlarda tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu seçeneklerin içerisinde ameliyat, egzersizler ve tel uygulaması bulunmaktadır.

Skolyoz ameliyatı

Skolyoz için ameliyat önerilebilmesi için aşağıdaki etkenlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.

  • Çocukların kemiklerinin büyümesi durmuş ise skolyozun ilerleme ihtimali son derece düşüktür. 
  • Çocukluk döneminde omurga eğriliğinin şiddetli olması durumunda zamanla kötüleşme ihtimali daha yüksek olmaktadır.
  • Son olarak kızların skolyozunun şiddetlenme ihtimali erkeklere göre daha yüksek olmaktadır.

Çocukluk döneminde şiddetli skolyozu olan hastaların omurga eğriliği zaman içerisinde daha da şiddetlenmektedir. Bu sebeple de omurga eğriliğinin düzeltilmesi ya da durumun daha ciddi bir hal almaması için skolyoz ameliyatı önerilmektedir. 

Skolyoz cerrahisinde uygulanabilecek farklı yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemlerin içerisinde ise şunlar yer alır.

  • Omurga füzyonunda cerrahlar omurgada yer alan omurlardan 2 veya daha fazlasını birbirine sabitlerler. Bu sayede omurlar tek başına hareket edemez hale gelir. Omurların birbirine bağlanması için ise kemik parçaları ya da kemik dokusuna benzeyen dolgu maddeleri kullanılırlar. Bu amaçla tipik olarak metal çubuklar, vidalar, kancalar ve teller kullanılmaktadır.
  • Genişleyen çubuk ise skolyozu genç yaşta ve hızlı bir şekilde ilerleyen hastalara uygulanan bir yöntem olmaktadır. Bunun için cerrahlar hastaların omurgalarına bir çubuk yerleştirirler. Bu çubuk çocuğun büyümesine ayak uydurmak için uzayabilir. Çubukların uzatılması için her 3 ya da 6 ayda bir klinik ortamda kumada ile kontrol edilmeleri gerekir.
  • Omurga gövdesinin bağlanması ise küçük kesilerden uygulanabilen bir işlemdir. Bu işlemde vida kullanılır ve vidalar omurga eğrisinin dış hattı boyunca yerleştirilir. Daha sonrasında vidaların içerisinde esnek fakat güçlü bir kordon geçirilir. Daha sonrasında kordon sıkılır ve omurga düzleşir. 

Posterior yaklaşım

Özellikle adolesan skolyoz vakalarında en sık uygulanan ameliyat türü olmaktadır. Hastaların sırt üstü yattıkları pozisyonda uygulanan bu prosedürde kemik grefti, enstrümantasyon ve posterior spinal füzyonu kullanılmaktadır. 

Posterior yaklaşımda öncelikle omurga sert çubuklarla düzeltilir ve daha sonrasında omurga füzyonu yapılır. Uygulanan spinal füzyon ise omurganın kavisli olan kısımlarında iki veya daha fazla omurun birbirine bağlanması için kemik grefti uygulaması içermektedir. Omurgaya bağlanan çubuklar ise hem omurganın düz kalmasını hem de omurga füzyonunun etkili olmasını sağlar. 

Posterior yaklaşımın çocuklara uygulanması durumunda ameliyat birkaç saat ile sınırlı olmaktadır. Ancak bu süre yetişkin hastalarda çok daha uzun sürer. Bu alandaki gelişmeler sayesinde hastaların önemli bir kısmı ameliyattan bir hafta sonra taburcu edilebilir hale getirmiştir. Hastaların okula ya da işe dönebilmeleri için ise ameliyattan sonra 2 ya da 4 hafta geçmesi gerekmektedir. Ameliyattan sonraki 4-6 ay içerisinde ise hastalar ameliyattan önceki tüm aktivitelerine geri dönebilir. 

Önden yaklaşım

Bu yaklaşımda hastalar ameliyat esnasında yan yatmaktadır. Operasyona başlarken cerrahlar hastaların yan tarafına kesi açarlar. Daha sonrasında akciğerin havası indirilir ve cerrahlara daha fazla çalışma alanının sağlanması için kaburga kemiklerinden birisi çıkarılır. Açık ameliyata göre daha az invazif bir ameliyat olan önden yaklaşımda video yardımlı torakoskopi kullanılmaktadır. 

Anterior spinal olarak da adlandırılan bu yaklaşımın hastalara sunmuş olduğu avantajlar içerisinde daha iyi deformite düzeltme özelliğinin bulunması, hastaların daha hızlı bir şekilde rehabilite edilebilmesi, daha az segmentin füzyonu ve gelişmiş omurga mobilizasyonu yer almaktadır. Diğer bir yandan bu yaklaşımın neden olduğu bazı dezavantajlar da bulunmaktadır. Bunların başında hastaların ameliyattan sonraki birkaç ay korse kullanması gerekliliği ve yüksek morbidite riskidir. 

Dekompresif laminektomi

Omurga içerisinde geçen sinrlere daha fazla yer açmak için uygulanan bir yaklaşımdır. Bu uygulamada omurların çatısı çıkarılır. Skolyoz ve spinal stenoz mevcudiyetinde uygulanan uygulama olmasının yanı sıra genellikle spinal enstrümantasyonlu ya da enstrümantasyonsuz bir spinal füzyon önerilmektedir. Bunun yanında füzyonu arttırmak ve omurganın dengesiz olan bölümlerinin desteklenmesi için çeşitli vida ve çubuklar da kullanılmaktadır.

Minimal invaziv cerrahi

Doku travmasını en alt seviyeye indiren ve MIS olarak da adlandırılan bu yöntemde küçük kesiler ile füzyon gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemde gelişmiş floroskopi ve endoskopinin kullanılması sayesinde başarı oranı artmaktadır. Ancak bu yöntem tüm vakalarda uygulanabilen bir yöntem değildir. 

Skolyoz ameliyatının riskleri

Skolyoz ameliyatının riskleri de diğer cerrahi prosedürler ile benzerlik göstermektedir. Skolyoz ameliyatına özel olarak görülebilecek risklerin içerisinde ise şunlar yer almaktadır.

  • Kanama
  • Enfeksiyon
  • Sinir hasarı

Skolyoz korsesi

Hastalarda orta dereceli skolyoz bulunması durumunda ve kemik gelişimi hızlı bir şekilde devam ediyorsa korse kullanımı önerilebilmektedir. Ancak korse kullanımı skolyozun iyileşmesini sağlamaz ya da skolyozu tersine çevirmez. Ancak eğriliğin daha da kötüleşmesini önler. 

Skolyoz korsesinin en yaygın kullanılan türü plastikten elde edilen ve vücuda uyum sağlayacak şekilde şekillendirilebilen skolyoz korsesidir. Bu korse kolların altına, göğüs kafesine, belin alt kısmına ve kalçanın çevresine oturduğu için kıyafetlerin altından fark edilmez.

Skolyoz korselerinin önemli bir kısmı gün içerisinde 13 ile 16 saat arasında takılmaktadır. Kullanılan korsenin türüne ve kullanma süresine bağlı olarak hastaların büyük bir kısmı çok az kısıtlamayla karşılaşarak istedikleri aktiviteye katılabilir.

Hastaların gelişme dönemleri sona erdiğinde ise korse kullanımı kesilir. Bu süre kızlar için genellikle 14 yaş olurken, erkekler için ise 16 yaş olmaktadır. 

Skolyoz egzersizleri

Skolyoz tedavisinde omurganın esnekliğinin arttırılması, ağrıların kontrol edilmesi ve omurganın daha fazla eğilmesinin önüne geçilmesi için hastalara bazı egzersizler önerilebilmektedir. Ancak önerilen egzersizler hastaların durumlarına özel olarak belirlenmektedir. Ayrıca skolyozun türü de seçilecek egzersizler üzerinde etkili olmaktadır. Skolyoz hastalarında en sık kullanılan egzersizler arasında ise şunlar yer almaktadır.

  • Pelvik kasların çalıştırılması kalça ve alt sırttaki gerginliklerin giderilmesine yardımı olmaktadır. 
  • Yüz üstü pozisyonda kol ve bacak kaldırma egzersizi aynı zamanda superman olarak da adlandırılmaktadır. Hastaların bellerinde bulunan kaslarını güçlendirmek için uygulanır. 
  • Yoga pozlarından birisi olan kedi- inek pozu omurganın esnek kalmasını sağlamasının yanı sıra ağrının kontrol edilmesine de yardımcı olmaktadır. 
  • Yoga pozlarından olan bir diğer omurga hareketi de kuş- köpek olmaktadır. 
  • Geniş sırt germe egzersizi ile vücudun üst kısmındaki en büyük kas grubu hedef alınmaktadır. 
  • Mekik ise karın kaslarının güçlenmesini sağlar. Güçlü karın kasları ise hem duruşun iyileştirilmesini hem de sırt kaslarındaki baskının hafiflemesini sağlamaktadır. 

Özellikle çocuk hastalara önerilen egzersizler arasında ise şunlar yer almaktadır.

  • Duruş pozunun iyileştirilmesi
  • Plank
  • Kedi- deve
  • Pelvik kasların geliştirilmesi 
  • Çift bacak mekik

Skolyoz ameliyat sonrası süreç

Skolyoz ameliyatlarından sonra hastaların iyileşme süreçleri eğriliğin derecesine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Temel olarak skolyoz ameliyatlarından sonraki iyileşme süreci tam iyileşme ve ilk iyileşme olarak ikiye ayrılmaktadır. İyileşme sürecinin ikiye ayrılmasının nedeni ise omurlar arasında füzyonun kaynamasının zaman almasıdır. 

Ameliyattan sonra hastane yatış süreci genellikle 7 gün sürmektedir. Bu süre içerisinde hastaların ağrıları kontrol altına alınır ve hastaların sağlık durumları yakından takip edilir. Hastane yatışı sırasında ameliyat edilen bölgede sıvı toplanmasının engellenmesi için drenaj ve idrar sondası takılmaktadır.

Ameliyatın sindirimin yavaşlamasına neden olmasından dolayı besinlerin midede tutulması zorlaşmaktadır. Bu sebeple de hastalar ameliyattan sonraki birkaç gün besin tüketmezler. Daha sonrasında ise berrak sıvılar ile beslenme başlar. İlerleyen süreçte ise küçük ve sık öğünlere geçilerek yeniden yemek yemeye başlanır. Ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecinde vücudun besinlere olan ihtiyacının artmasından dolayı bu süreçte besin tercihlerinin sağlıklı olanlardan yana yapılması gerekmektedir.

Hastaneden taburcu olunmasının ardından hastaların yürüme ve banyo yapma gibi sınırlı aktiviteleri yapabildikleri ilk iyileşme dönemleri başlamaktadır. Bu dönem genellikle 2 ile 4 hafta arasında sürer. Ameliyattan sonra tam olarak iyileşmesinin sağlanması ise genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında sürmektedir. Bu süre içerisinde hastaların kaçınması gereken hareketler bulunmaktadır. Ancak süreç içerisinde bu aktivitelere de yavaş yavaş başlayabilirler. Tam iyileşme sürecinin sonunda ise hastalar ameliyattan önceki tüm aktivitelerine geri dönmektedir. 

Skolyoz ameliyatından sonra yapılmaması gerekenler

Ameliyattan sonra normal aktivitelere ne zaman dönüleceği hakkında doktor ayrıntılı bilgi verecektir. Ancak iyileşme süreci içerisinde kesinlikle kapılmaması gereken bazı hareketler bulunmaktadır. Bu hareketlerin içerisinde ise şunlar yer alır.

  • Uzun süre ayakta durmak
  • Omurganın bükülmesini ya da eğilmesini sağlayacak hareketler
  • Uzun ya da sık yolculuk yapmak
  • Ağır nesne kaldırmak

Ameliyattan sonra hastalar nasıl rahat uyuyabilir?

Skolyoz ameliyatlarından sonra hastaların sırt üstü ya da yan yatmaları gerekir. Bu sebeple de daha rahat uykuya dalmak için hastaların uygulayabilecekleri çeşitli ipuçları bulunmaktadır. Bu ipuçlarının içerisinde şunlar yer alır. 

  • Yatabilen bir sandalyede uyumak
  • Dizleri bükmek ve dizlerin arasında yastık koymak
  • Sırt ve omuz bölgesini yastıklar ile destekleyerek sırt üstü uyumak

Skolyoz hastaları nelere dikkat etmeli?

Skolyoz hastaları, duruş bozuklukları nedeni ile kronik ağrılardan ve hastalığın ilerleyici olmasından dolayı, günlük hayatların bazı noktalara dikkat etmesi gerekmektedir. 

Fizyoterapi süreci

Skolyoz hastalarına uygulanan fizyoterapiler, hastalar için son derece önemli olmaktadır. Özellikle ağrıların hafiflemesi, skolyozun ilerlemesinin yavaşlatılması ve duruş bozukluklarının hafiflemesi söz konusu olduğunda fizik tedavi bir adım daha öne çıkar. Bu sebeple de hastaların erken dönemde fizyoterapiye başlamaları ve seanslarını aksatmadan devam etmeleri gerekmektedir. 

Ağırlık kaldırmaktan kaçınmak

Omurga vücudun ağırlığını taşıyan merkezdir. Bu sebeple de skolyozu olan kişilerin bu merkeze daha fazla yük eklenmesine neden olacak aktivitelerden kaçınması gerekmektedir. Ağırlık kaldırmak omurgada var olan baskının artmasına neden olacağı gibi eğrilik derecesinin artmasına da neden olabilmektedir. Bu sebeple de günlük hayat içerisinde ağır nesneleri kaldırırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bu noktaların içerisinde şunlar yer alır.

  • Ağırlık kaldırırken ağırlığın bacaklara ve sırta eşit şekilde yayılmasının sağlanması gerekir.
  • Hastaların kaldırabileceklerinden daha ağır nesneleri kaldırmaması gerekir. Düzenli olarak sırt ve karın kası egzersizleri yaparak omurganın güçlenmesinin sağlanması gerekir. Bu sayede omurga üzerine yük bindiğinde omurga daha rahat bu baskı ile başa çıkabilir. 

Uzun süre aynı pozisyonda kalınmamalıdır

Skolyoz hakkında yapılan son çalışmalar duruş ve oturuş bozukluklarının skolyozu direkt olarak etkilemediğini göstermektedir. Ancak, duruş ve oturuş bozuklukları skolyozun neden olduğu ağrının şiddetlenmesine neden olabilmektedir. Bu sebeple de skolyoz hastalarının uzun süre aynı pozisyonda kalmaması önerilmektedir. 

Doğru oturuş pozisyonu için aşağıda belirtilen noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.

  • Otururken ayakların tamamının yere basması gerekir.
  • Sırtın arka kısmına konulacak destek belin doğal eğrisinin desteklenmesini sağlayacaktır. 
  • Bilgisayar ya da televizyon ekranının göz hizasında olması gerekmektedir.
  • Her 30 dakikada bir ara verilmesi ve omurganın rahatlatılması gerekmektedir.

Aktif bir yaşam tarzının benimsenmesi

Aktif bir yaşam tarzının benimsenmesi genel sağlığı olumlu etkilediği kadar skolyoz hastalarını da olumlu etkilemektedir. Hatta skolyoz hastalarının fiziksel aktivitelere katılmaları kasların güçlenmesini sağlayacaktır. Bu durum da başta ağrılar olmak üzere skolyozun neden olduğu semptomların kontrol altına alınmasını sağlayacaktır. 

Düzenli olarak egzersiz yapmak aynı zamanda omurga sağlığının korunmasını da sağlamaktadır. Bunun yanında skolyozun ilerlemesinin yavaşlamasını hatta durdurulmasını sağlayabilir.

Doğru yatak ve yastık seçimi

Sağlıklı bir omurga için önemli noktalardan birisi de yatak ve yastık seçimi olmaktadır. Bu seçimin doğru bir şekilde yapılması durumunda hastaların belirtilerinde önemli bir azalma ve hastalığın ilerlemesinin durduğu görülmektedir. Skolyoz hastaları için en uygun uyuma biçimi ise sırt üstü uyumadır. Ancak bunun için doğru seçimlerin yapılmış olması gerekmektedir. Bunun içinde aşağıda belirtilen noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.

  • Hastaların orta sertlikte olan yatakları tercih etmeleri gerekmektedir. Bu sayede omurganın doğal eğrisi desteklenir ve hastalar rahat bir şekilde uyuyabilir.
  • Seçilecek yastık başın öne doğru eğilmesini önlemesi gerekmektedir. Bu sebeple de çok sert ve yüksek yastıkların kullanılmaması gerekir.
  • Yan yatmayı tercih eden hastaların ise pelvis ve omurga arasındaki hizalamayı sağlayabilmek için bacaklarının arasında yastık koyarak gerekli desteği sağlamaları gerekir.

Yüksek impaktlı sporların yapılmaması gerekir

Her ne kadar fiziksel aktivite skolyoz hastaları için son derece önemli olsa da yüksek impaktlı sporlar omurganın zorlanmasına neden olmaktadır. Bu durum da skolyozun ilerlemesinin ve belirtilerinin kötüleşmesine neden olmaktadır. Yüksek impaktlı sporların içerisinde koşma, zıplama ya da sert temas gerektiren sporlar yer almaktadır. Bu tür sporların omurgaya olan zararları ise şunlardır.

  • Bu sporlar omurganın doğal eğrisine aşırı yük bindirebilir.
  • Spor sırasında yaşanan şiddetli sarsıntılar ağrının artmasına neden olabilir.
  • Ani ve şiddetli hareketler skolyoz hastalarının yaralanma riskini arttırmaktadır. 

Skolyoz hastalarının bu tür sporlar yerine aşağıda belirtilen sporları tercih etmeleri önerilmektedir.

  • Yüzme
  • Pilates
  • Yoga
  • Yürüyüş

Rutin kontroller

Skolyozun zaman içerisinde ilerleyen bir hastalık olmasından dolayı sürekli olarak kontrol altında olması gereken bir hastalıktır. Bu sebeple de hastaların rutin doktor kontrollerini aksatmamaları önemlidir. rutin kontroller tedavinin bir sonraki aşamasının planlanması açısından da son derece önemlidir.

Skolyoz hastalarının yaşam süresi

Skolyoz hastalığının neden olduğu komplikasyonlar hastaların yaşam süreleri üzerinde etkili olmaktadır. Özellikle kalp ve akciğerlerin etkilenmesine neden olan skolyoz hastaların ömrünün ortalama olarak 14 yıl kısalmasına neden olmaktadır. 

Skolyoz dereceleri

Skolyoz derecelendirilmesi genellikle adölesan skolyoz hastaları için uygulanan bir derecelendirme sistemi olmaktadır. Sınıflandırılmada omurganın eğrilik derecesi temel alınır.

Hafif

10 ile 25 derece omurga eğriliği bulunan hastalar bu grup içerisinde yer almaktadır. Ölçümler Cobb açısı ölçümü ile yapılmaktadır. Hafif skolyoz hastalarının ana tedavi yaklaşımları ideolojiler arasında farklılık göstermektedir.

Geleneksel tedavi

Geleneksel skolyoz tedavisinde hafif sınıfta olan hastalara herhangi bir tedavi uygulanmamaktadır. Ancak hastalığın nasıl ilerlediği yakından takip edilir. Bunun için de hastaları 3/ 6 ve 12 aylık kontrollerini yaptırması önerilir. Kontrol sıklıkları ise hastanın yaşına göre belirlenmektedir. 

Fonksiyonel tedavi

Fonksiyonel tedavide ise hastalığın ilerlemesinin beklenmesine gerek olmadığı görüşü bulunmaktadır. Bu sebeple de hastalığın nedeninin ve eğrilik derecesinin belirlenip tedaviye başlanması gerektiğini savunur. Çünkü her skolyoz değişen derecelerde ilerlemektedir. 

Orta

Cobb açı ölçümüne göre 25 ile 40 derece arasında eğriliğe sahip olan hastalar orta şiddetli skolyoz sınıflandırılmasına girmektedir. Bu aşamada da hastalara farklı tedavi seçenekleri sunulmaktadır. Sunulan tedavi seçenekleri ise ideolojiler arasında farklılık gösterir.

Geleneksel tedavi

Geleneksel tedavi kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır. Bu sebeple de bazı hastalar için beklenmesi ve izlenmeye devam etmesi tavsiye edilirken, bazı hastalara ise korse kullanımı gibi tedavi seçenekleri önerilmektedir. Korse kullanımı hastalığın tedavisine yönelik olarak değil durumun kötüleşmesini engellemek için kullanılmaktadır. 

Fonksiyonel tedavi

Fonksiyonel tedavide ise eğriliğin nihai düzetilmesi amacı ile tedavi planlanmaktadır. Bunun için de skolyoza neden olan etmenin belirlenmesi son derece önemlidir. Bu tedavilerde eğriliğin azalması ve omurganın desteklenip stabilize edilmesi için girişimlerde bulunulmaktadır. Yapılan tedaviler ile her zaman hastalığın ilerlemesinin önünde olmak amaçlanır. Bu sayede ilerleyen dönemlerde hastaların ameliyata olan ihtiyaçlarının azaltılması sağlanır.

Şiddetli

40 ile 60 derece arasında skolyozu bulunan hastalar bu grup içerisinde yer almaktadır. Bu aşamada olan hastalarda ciddi duruş bozuklukları görülmektedir. Bu sebeple de skolyoz belirgin haldedir ve olumsuz birçok belirtiye neden olur.

Geleneksel tedavi

Bu aşamada öncelik yine izleme ve korse kullanımındadır. Ancak eğriliğin ilerlemesi durumunda ameliyat önerilir. Özellikle hastalığın ilerlemesi yüksek risk altında ise hastalar için en iyi tedavi seçeneği ameliyat olmaktadır. Ancak uygulanan ameliyatlar ağır ve iyileşme süreçleri uzun ameliyatlardır.

Fonksiyonel tedavi

Fonksiyonel tedavi bu aşamada da eğriliğin düzeltilmesi için çeşitli yaklaşımlarına devam etmektedir. Bu sayede hastaların ameliyat eşiğinin altına inmesi sağlanır. Bu yöntemlerin içerisinde kayropraktik tedavi, ev egzersizleri, rehabilitasyon ve düzeltici desteklerin kombinasyonu bulunmaktadır.

Skolyoz ve kifoz arasındaki fark nedir?

Omurga eğriliği skolyoz ya da kifoz sebebiyle görülmektedir. Her ne kadar her iki hastalıkta görülen koşullar eşit olsa da tam olarak aynı değildir. Skolyoz hastalarının omurgaları yana doğru eğilir ve genellikle omurga S ya da C şeklini alır. Kifoz ise omurganın öne doğru eğilmesidir. Bu da hastaların kambur şekilde durmasına neden olur. 

Skolyoz genellikle çocuk çağında görülen ve bu dönemde teşhis alan bir hastalık olurken, kifoz ise her yaşı etkileyen ancak yetişkinlerde daha fazla görülen ve bu dönemde tanı alan bir hastalık olmaktadır. 

Skolyoz hastalığının birçok farklı nedeni bulunmaktadır. Bunların içerisinde ailesel kalıtım ve nöromasküler nedenler ön plana çıkmaktadır. Kifoz ise yapın ilerlemesine bağlı olarak omurgadaki dejenerasyonlar nedeni ile görülen bir hastalık olmaktadır. Kifoz oluşumunda omurga kemiklerinin ve aralarındaki bağların doğal bir şekilde aşınması söz konusu olmaktadır. 

Skolyozun yetişkinlik döneminde görülmesi de mümkün olmaktadır. Ancak bu vakalar nadir görülür. Kifoz hastalığının da gençlerde görülme ihtimali bulunur. Gençlerde görülen kifoz Scheuermann hastalığı olarak adlandırılır ve arka arkaya birkaç omurun sıkışması durumudur. Nedeni henüz belirlenememiştir. 

Her iki hastalığın da şiddetli olması durumunda cerrahi prosedürler önerilmektedir. Ancak kifoz hastalığında tedavi genellikle nedene bağlı olarak değişiklik göstermektedir. 

Her iki hastalık da hastalar için acı verici olsa da kifoz hastalarında ağrı çok daha şiddetli görülmektedir. 

Skolyoz hastaları duruş pozisyonları nasıl olmalı?

Skolyoz hastalarının hatalı duruş pozisyonunda bulunması daha fazla enerji harcamasına neden olmaktadır. Bu durum iyileşme sürecinin sekteye uğramasına ve ağrı gibi belirtilerin şiddetlenmesine neden olmaktadır. Her ne kadar duruş bozukluklarının skolyozun ilerlemesi üzerinde bir etkisi bulunmasa da hastalığın neden olduğu semptomların şiddetinin azaltılması açısından sonra derece önemli olmaktadır. 

Ayakta duruş pozisyonu

  • Skolyoz hastalarının ayakta dururken öncelikle dikkat etmeleri gereken nokta her iki bacağa da yükün eşit bir şekilde dağılmasını sağlamaktır. Bu sayede tüm eklemler eşit ağırlık taşır. Hastaların dikkat etmeleri gereken bir diğer nokta da boyunlarının düz olmasıdır. Başın öne doğru eğilmemesine dikkat edilmesi gerekir.
  • Kalçaların düz bir pozisyonda durması ve pelvisin nötr olması da dikkat edilmesi gereken bir diğer noktadır.
  • Genel olarak dizlerin de düz olması gerekmektedir. Bazı zamanlarda bir diz hafif bir şekilde bükülebilir. 
  • Doğru duruşu yakalamak için başın üzerinde bir ip olduğu hayal edilebilir.

Oturma pozisyonu

Skolyoz hastalarının oturma pozisyonlarına da dikkat etmesi gerekmektedir. Bunun için dikkat edilmesi gereken noktalar içerisinde şunlar yer almaktadır.

  • Ağırlığın kalçaya ve uyluğa verilmesi gerekir.
  • Sırtın dik durması ve sandalyeye yaslanması gerekir.
  • Sandalyenin kenarına poturmamaya dikkat edilmelidir.
  • Pelvisin nötr olması gerekir.
  • Sandalyenin yüksekliği de hastaların boyu ile orantılı olmalıdır.
  • Dizlerin kalçadan biraz aşağıda olması gerekir. 
  • Ayakların yere tam ve düz bir şekilde basması ve omuz açıklığında bulunması gerekmektedir.
  • Belin desteklenmesi için yastık ya da bel desteği kullanılmalıdır.
  • Uzun süre oturmaktan kaçınılmalıdır.

Yatma pozisyonu

Günün yaklaşık olarak 8 saatinin uykuda geçirilmesi uyku pozisyonunun da son derece önemli olmasını sağlar. Doğru uyku pozisyonu ile kaliteli bir uyku uyumak genel sağlık açısından da son derece önemli olmaktadır. 

Doğru yatak seçiminde öncelikle yatağın yüksekliğinin 18 ile 22 inç aralığında olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu yükseklik hastaların daha rahat yatmasını ve kalkmasını sağlayacaktır. Bunun yanında yatağın çok sert ya da yumuşak olmamasına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Uyku sırasında yorgan kullanmak battaniye ve pikeye göre daha kolay olacaktır. Yatağın tabanının da çıtalardan oluşmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Son olarak hastaların boynunu destekleyen yastıklar kullanması gerekmektedir.

Yatağa girerken izlenmesi gereken adımlar içerisinde ise şunlar yer almaktadır.

  • Öncelikle yatağa oturulmalıdır.
  • Daha sonrasında kollara rastlanarak bacaklar yatağa çekilir.
  • Son aşamada ise bacaklar bitişik olarak sırt üstü dönülür.

Yataktan kalkarken ise yukarıda belirtilen adımların tersten uygulanması gerekmektedir.

Yatış pozisyonunda bacakların düz bir şekilde olduğu sırt üstü uyumamak gerekir. Çünkü bu pozisyon alt omurgaya baskı uygulanmasına neden olur. Bunun yanında çok fazla yastık kullanılmamalı ve yüzüstü uyunmaması da gerekmektedir.

Pelvisin nötr tutulması

Pelvis bölgesi omurganın alt kısmında yer alan ve bacakların bağlı olduğu leğen kemiği bölgesidir. Pelvis bölgesinin nötr olması ise leğen kemiğinin öne ya da arkaya doğru eğilmemesi anlamına gelmektedir. Skolyoz hastaları için bu pozisyonun sağlanması her zaman mümkün olmayabilir. Ancak nötr pozisyona olabildiğince gelinmesi gerekir.

Skolyoz hastalığı ve cinsellik

Skolyoz hastaları ve cinsel hakkında yapılan çalışmaların önemli bir kısmı kadın hastalar üzerine yapılmıştır. Bu çalışmalarda kadın hastalarının üçte birinin cinsel sorunları olduğu gözlemlenmiştir. Bu durumun temel nedenleri ise fiziksel görünümle ilgili öz farkındalık ve fiziksel aktivitelere katılamamadır. 

Yapılan araştırmalarda korse ve cerrahi tedavi gören skolyoz hastalarındaki cinsel sorun görülme oranının %25 olduğunu göstermektedir. Kullanılan korse türünün bu sonuç üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmadığı gözlemlenmiştir. 

Skolyoz hastalarında hamilelik ve doğum

Skolyoz hastası kadınlar ve popülasyon karşılaştırıldığında çocuk sahibi olma oranının aynı olduğu görülmüştür. Ancak skolyoz hastalarının hamilelik dönemlerinde ve doğum süreçlerinde bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar içerisinde ise şunlar yer alır.

  • Bazı kadınlar hamilelik süreçlerine artan sırt ağrısı yaşarlar.
  • Kaynaşmış alt omurgası olan hastalara epidural yapma aşamasında bazı zorluklar görülebilmektedir. Çünkü kemikler arasındaki kaynaşma nedeni ile anestezi iğnesi omuriliğe erişemez.
  • Doğum ve doğum sonrasında görülen komplikasyonlar ise popülasyonla aynı olmaktadır.
  • Hamilelik süreci omurga eğriliğinin artmasına neden olmaz.

Skolyoz hastaları nasıl beslenmeli?

Skolyoz tanısı alan hastalarının beslenmelerini yeniden düzenlemeleri gerekmektedir. Bu sayede iyileşme gücünün ve hastaların enerjilerinin artması sağlanabilir. Bunun yanında uygulanacak hiçbir beslenme programı tek başına skolyozu tedavi edemez. Ancak doğru bir diyet listesinin benimsenmesi sayesinde yapısal eğirildiğin azalmasına yardı olur. Bunun yanında hastaların uygulanan tedavilere daha iyi yanıt vermesini sağlamaktadır. 

Doğru beslenme alışkanlıklarının skolyozu olumlu yönde etkileyeceği noktalar içerisinde şunlar yer almaktadır.

  • Sağlıklı kilosunu korumayı başaran hastalar özellikle en sık görülen skolyoz türü olan idiyopatik skolyoz tedavisine karşı daha duyarlı hale gelmektedir. 
  • Skolyoz hastalığı B12 ile bağlantılıdır. Hastaların B12 açısından zengin beslenmesi sayesinde vücudun dopamin ve seratonin gibi nörotransmitterlerin artması sağlanır. Bunun yanında B vitaminleri detofikasyona da yardımcı olan bir vitamindir. Bu sayede hastaların iyileşme süreçleri desteklenir. Bunun yanında hastaların enerjileri ve moralleri daha yüksek tutulabilir.
  • Skolyoz ile bağlantılı olan bir diğer durum da skolyozun nörotransmitterlerin üretimini azaltmasıdır. Bu sebeple de beslenmenin aminoasit açısından zengin olması gerekir. Bu sayede nöreotransmitterlerin üretimi arttırılabilir.
  • Skolyoz hastalarında görülen bir diğer fürum da düşük kemik yoğunluğu olmaktadır. Bu sebeple de beslenmenin D vitamini açısından zengin olması kemiklerin güçlendirilmesini sağlarken, genel sağlığında iyi yönde ilerlemesi sağlanmaktadır. 
  • Düşük melatonin seviyesi skolyozun ilerlemesi ile bağlantılı olmaktadır. Bu sebeple de hastaların melatonin takviyesi alması önerilmektedir. Melatonin takviyelerinin ise bağımlılık yapma özelliği bulunmamaktadır.
  • Yeterince su tüketmek de skolyoz hastaları açısından son derece önemli olmaktadır. Bu sayede omurlar arasında yer alan disklerdeki sıvı miktarı korunabilir. Bu sayede omurganın en iyi şekilde çalışması sağlanır. 

Skolyoz hastalarının kaçınması gerekenler

Skolyoz hastalarının beslenme listelerinden çıkarmaları gereken yiyecek ve içeceklerin içerisinde şunlar yer almaktadır.

  • Fast food
  • Yapay tatlandırıcılar
  • Şekerlemeler
  • Aşırı şekerli gıdalar
  • Aşırı tuzlu gıdalar
  • Alkol
  • Kahve
  • Beyaz un

Hastaların beslenmelerindeki büyük değişiklikleri bir anda yapmaması gerekir. Bu değişimler dramatik olacağı gibi sürdürülebilir değildir. Bu sebeple de küçük adımlar ile başlanmalı ve sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılmasına dikkat edilmelidir. 

Tüketilmesi önerilen besinler

Skolyoz hastalarının beslenmelerinde yer vermeleri gereken besinler içerisinde şunlar yer almaktadır.

  • Taze meyve
  • Taze sebze
  • Yağsız protein kaynakları
  • Amino asit açısından zengin besinler
  • Kalsiyum açısından zengin besinler
  • D vitamini açısından zengin besinler
  • Su

Skolyoz komplikasyonları

Skolyoz genellikle hafif derece görülür. Ancak şiddetli vakalar çeşitli komplikasyonlara neden olabilmektedir. Skolyozda görülen komplikasyonlar içerisinde ise şunlar yer almaktadır.

  • Şiddetli skolyozu olan hastalar göğüs kafesi akciğerlere baskı yapmaktadır. Bu sebeple de hastalarda solunum problemlerine rastlanabilir.
  • Özellikle çocukluk döneminde tedavi edilmeyen ya da eğriliğin şiddetli olduğu vakalarda hastaların yetişkinlik dönemlerinde kronik sırt ağrısı görülmektedir.
  • Skolyozun neden olduğu omurga eğriliğinin artması durumunda kalçalar ve omuzların pozisyonu ise kaburgalar ve belin yana doğru kaymasından dolayı fiziksel değişiklikler olmaktadır. Bu sebeple de hastaların önemli bir kısmı dış görünüşleri hakkında endişe duyarlar. 

Skolyoz sınıflandırılması

Skolyoz etimolojisine göre sınıflandırılan hastalıklardan birisi olmaktadır. 

İdiyopatik skolyoz

Skolyoza neden olan diğer tüm nedenlerin dışlandığı skolyoz türüdür. Genellikle ergenlik döneminde tanı alır ve vakaların %80’nini oluşturur. İdiyopatik skolyoz içerisinde en sık görülen türü ise Adölsan idiyopatik skolyoz olmaktadır. 

Konjenital skolyoz

Omurganın herhangi bir yerinde oraya çıkabilen konjenital skolyoz bir veya daha fazla omurun embriyolojik malformasyonundan kaynaklanmaktadır. Omurgada yaşanan bu anormallik omurganın eğrilmesine neden olmaktadır. Çünkü bu anormallik sebebiyle omurganın bir kısmı geri kalanından daha yavaş gelişim gösterir. 

Omurgalarda oluşan anomalinin yeri ve geometrisi aynı zamanda zaman içerisinde eğriliğin ne kadar artacağını da belirlemektedir. Bunun yanında omurgadaki anormallik doğumdan itibaren teşhis edilebildiği için idiyopatik skolyozdan daha erken dönemde tanı alabilmektedir.

Konjenital skolyoz tanısı alan çocuklarda diğer konjenital hastalıkların görülme ihtimali de artmaktadır. Bunlar yaygın olarak %20 ile omurilik, %20- 33 ile genitoüriner sistem ve %10- 15 ile kalp olmaktadır. Bu sebeple de hastaların bu açılardan da takip altında olması gerekmektedir. 

Nöromasküler skolyoz

Nörolojik ve kas hastalıkları nedeni ile görülen skolyoz türüdür. Genellikle idiyopatik skolyozdan daha hızlı bir şekilde ilerleyen nöromasküler skolyoz, sıklıkla cerrahi müdahale gerektirir.

Dejeneratif skolyoz

Dejeneratif skolyoz genel olarak belin alt kısmında görülmektedir. Özellikle 65 yaş üstündeki kişileri etkileyen dejeneratif skolyoza genellikle omurilik stenozu ya da omurilik kanalının daralması eşlik etmektedir. Bu durum da omurilik sinirlerinin sıkışmasına ve doğal olarak sinirlerin normal fonksiyonlarının engellenmesine neden olmaktadır. 

Dejeneratif skolyoz hastalarında sırt ağrıları yavaş bir şekilde başlar ve genellikle aktivitelerden sonra görülür. Skolyozun bu türünde omurga eğriliği diğer türlerine göre daha küçük olmakla birlikte sadece konservatif yöntemler ile tedavi önerilir. Konservatif yöntemlerin ağrı yönetiminde yetersiz kalması durumunda ise ameliyat önerilebilir.

Doktora Soru Sor