30 Saniyelik Özet
- Kadınların regl dönemleri 21 ile 35 gün arasında değişmektedir. Dönemler reglin ilk gününden başlayarak hesaplanmaktadır. Bu sürenin dışında gerçekleşen kanamalar ise adet düzensizliği olarak adlandırılmaktadır.
- Adet görmeye yeni başlayanlar ve menopoz dönemine yakın olan kadınlar bu tanımlamanın dışında kalmaktadır.
- Adet düzensizliğinden şüphelenmesi durumunda hastaların detaylı öyküsüne başvurulmaktadır. Daha sonrasında ise hastalara jinekolojik muayene yapılır.
- Adet düzensizliği bir hastalık değil belirti olmaktadır.
Adet Düzensizliği Nedir?
Kadın üreme sistemi 28 günde bir rahmin gebeliğe hazırlanması için rahim duvarı kalınlaşmaktadır. Bu kalınlaşma kan damarları açısından zengin olan bir katman olmaktadır. Gebeliğin gerçekleşmediği dönemlerde bu katman yenilenmesi için dökülmektedir. Bu dökülme sırasında da bir miktar kanama söz konusu olmaktadır. Bu kanamaya menstruasyon ya da regl denmektedir.
Kadınların regl dönemleri 21 ile 35 gün arasında değişmektedir. Dönemler reglin ilk gününden başlayarak hesaplanmaktadır. Bu sürenin dışında gerçekleşen kanamalar ise adet düzensizliği olarak adlandırılmaktadır.
Adet Düzensizliği Neden Olur?
Adet düzensizliğinin arkasında yatan çok farklı sebepler bulunmaktadır. Döngü arasında ki kanamalar ara kanama olarak adlandırılmaktadır ve genellikle hormonlardaki düşüşten kaynaklanmaktadır. Hormon seviyesinin düşmesi ise rahim içinin hormon desteğini kaybetmesine neden olmaktadır. Bu sebeple de leke tarzında kanamalar görülmektedir. Adet düzensizliğine sebep olan diğer etmenler ise şunlar olmaktadır.
- Rahim iç duvarının kalınlaşması
- Yumurtlama eksikliği
- Yumurtlamaya bağlı sorunlar
- Miyom
- Polip
- Kist
- Dışarıdan alınan hormon takviyeleri
- Hormon bozuklukları
- Enfeksiyonlar
- Rahimde ve overlerde oluşan kötü huylu kitleler
Adet Düzensizliği Belirtileri Nelerdir?
Normal olarak kabul edilen regl döngüsü 21 ile 35 gün arasında değişmektedir. Ayrıca regl kanamalarının görüldüğü süre de 2 ile 7 gün arasında değişmektedir.
Kadınların bu sürelerin dışında regl döngüsünde olması ise adet düzensizliği olarak adlandırılmaktadır. Bunun dışında adet görmeye yeni başlayanlar ve menopoz dönemine yakın olan kadınlar bu tanımlamanın dışında kalmaktadır. Bunların dışında adet düzensizliği belirtileri şunlar olmaktadır:
- Şiddetli kanama
- Kansızlık
- Ağrı ya da kramp
- Kusma
- Sürekli yorgunluk
- Baş dönmesi
Adet Düzensizliği Testleri Nelerdir?
Adet düzensizliğinden şüphelenmesi durumunda hastaların detaylı öyküsüne başvurulmaktadır. Daha sonrasında ise hastalara jinekolojik muayene yapılır. Muayene sırasında ultrason görüntüsü de alınmaktadır. Bu görüntülemede rahim, yumurtalık ve çevre yapılar incelenmektedir.
Muayene sonrasında tanının netleşmesi açısında bazı kan tetkikleri istenmektedir. Bunların içinde östrojen, FSH, LH, AMH gibi testler bulunmaktadır. Ayrıca bazı durumlarda örnek doku alınabilmektedir.
Tedavinin doğru bir şekilde planlanabilmesi için adet düzensizliğinin neden olduğunun anlaşılabilmesi gerekmektedir. Bu amaçla hastalarda rahim iç duvarında kalınlaşma ya da kitle olup olmadığının anlaşılması için örneklerin alınması gerekebilmektedir.
Adet Düzensizliği Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Adet düzensizliği bir hastalık değil belirti olmaktadır. Bu özelliğinden dolayı da tedavisinde adet düzensizliğine sebep olan temel hastalığın tedavisi ile mümkün olmaktadır.
Hormon Tedavisi
Eğer adet düzensizliği hormon düzensizliğinden ya da eksikliğinden kaynaklanıyorsa o zaman hormonları düzenlemek amacıyla hormon ilaçları kullanılmaktadır. Hormonların düzene girmesi ile adet düzensizliği de giderilmiş olur.
Organik Nedenler
Adet düzensizliğine sebep olan polip gibi organik bir durum olduğunda ise rahim içinde bulunana patolojik dokular temizlenmektedir. Bunun yanında miyomlarda genellikle belirti vermese de bazı hastalarda rahim duvarına baskı yaparlar ve bu daha fazla kanamaya neden olabilir. Bu durumlarda da miyomların temizlenmesi gerekir.
Ergenlik Dönemi Adet Düzensizliği
Ergenlik döneminde görülen adet düzensizliğinin altında yatan farklı sebepler bulunmaktadır. Bunların içinde aşırı kanama ile karşılaşılan hastalarda genellikle pıhtılaşma problemi görülür ve buna bağlı olarak tedavi uygulanır.
Ayrıca ergenlik döneminde gereğinden önce ya da geç adet görülmesi durumunda da sebeplerinin belirlenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir.
Hamilelikte Adet Düzensizliği
Hamilelik döneminde yumurtlama gerçekleşmediği için kadınlarda adet kanaması görülmez. Adet kanamaları doğum sonrasında başlaması normaldir. Ancak adet kanamalarının başlaması emzirme ile alakalı olmaktadır.
Doğumdan hemen sonra görülen kanama ise adet kanaması olarak kabul edilmemektedir. Bu kanama loşia kanaması olmaktadır. Normal adet kanamalarından daha fazla olan ve 6 hafta süren bu kanamaların rengi de zaman içinde değişmektedir.
Adet kanamaların başlaması genellikle 8 ile 16 haftalar arasında başlamaktadır. Ancak emzirmek hormonları değiştirdiği için kanama görülmeme ihtimali fazla olmaktadır.
Sadece anne sütü veren kadınların ilk 6 ayda adet görmeleri beklenmez. Adet görseler bile bunun düzenli olması beklenmez. Bazen anneler bebekleri 18 ay olana kadar adet görmeyebilirler. Hiç emzirmeyen annelerde adet kanaması ise 4 ile 8. haftalar arasında başlar.
Bu dönemde görülen adet düzensizliği birçok farklı nedene bağlı olarak değişmektedir. 21 günden daha az, 35 günden daha fazla aralıklarla adet düzeni görülürse adet düzensizliğinden bahsedilmektedir. Adet düzensizliği genellikle emzirme ile ilgili olmaktadır.
Adet Düzensizliğinin Zararları
Adet düzensizliği kendisini birden fazla şekilde gösterebilmektedir. Bu sebeple de adet düzenliği sebebi ile görülebilecek komplikasyonlar da çeşitlilik göstermektedir.
Anemi
Ağır adet kanaması görülen kadınlarda görülen anemi özellikle menopoz öncesindeki kadınlarda görülen kansızlığın en büyük sebebidir. Adet döngüsünde 80 ml’den fazla kan kaybı anemiye yol açmaktadır. Düzensiz adet kanamalarında şiddetli kanaması olan kadınlarda genellikle hafifi anemi görülmektedir. Ancak bazı vakalarda anemi şiddetli de olabilir.
Osteoporoz
Düzensiz adet gören kişilerde azalan östrojen hormonu kemik yoğunluğu kaybına neden olmaktadır. Bu durum da kırık görülme riskinin artmasına neden olmaktadır. Özellikle büyüme çağında olan dönemdeki düzensiz adet kanamaları ciddi bir şekilde kemik kaybına neden olabilmektedir.
Kısırlık
Adet düzensizliğine neden olan birçok koşul aynı zamanda kısırlığın oluşmasına da neden olmaktadır. Bu sebeple de düzensiz adet kanaması olan kadınların gebe kalma süreçleri daha uzun olabilir. Bazı nedenlerde ise gebe kalabilme ihtimali ortadan kalkmaktadır.
Yaşam Kalitesi
Adet düzensizlikleri özellikle ağrılı ve ağır kanamalı olması durumunda iş ve okul verimliliğinin ciddi şekilde düşmesine neden olabilmektedir. Ayrıca kişilerin sosyal aktivitelerden kaçınmasına da neden olan yaşam kalitesinin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.
Adet Düzensizliğine Ne İyi Gelir?
Adet düzensizliği olan kişilerin öncelikli olarak bu durumun nedenini anlamak için tıbbi tanı alması ve gerekli tıbbi tedaviyi gerçekleştirmesi önerilmektedir. Ancak adet düzensizliği vakaların bir kısmında ev reçeteleri ile iyileşme görülmektedir. Bu reçeteleri uygulamadan önce doktorun fikrinin alınması ise önemlidir. Adet düzensizliğine iyi gelen ev reçeteleri içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
Yoga
Son dönemlerde yoga üzerinde birçok farklı konusunda araştırmalar arttırılmıştır. Bu araştırmalar içerisinde adet düzensizlikleri de yer almaktadır. Yapılan çalışmalar düzenli olarak yoga yapan kadınlarda adet dönemlerinin daha düzenli hale geldiğini göstermekle birlikte krampların ve vücut ağrılarının da önemli ölçüde azaldığını göstermektedir.
İdeal Vücut Ağırlığı
Kilo almak ya da vermek adet döneminin düzenin değişmesine neden olmaktadır. Fazla miktarda kilo veren kadınların önemli bir kısmında adet düzensizliğine rastlanmaktadır. Aynı şekilde obezite de adet dönemlerinin daha ağrılı olmasına ve kanamanın artmasına neden olmaktadır. Bu sebeple de ideal ağırlığın korunmasına özen gösterilmelidir.
Egzersiz Yapmak
Düzenli olarak egzersiz yapmak adet düzensizliği olan kişilere birçok avantaj sağlamaktadır. Bu kişilerin ideal kilosunun korunmasına yardım etmesinin yanı sıra polikistik over sendromunun tedavisinin de önemli bir parçasıdır. Ayrıca düzenli olarak egzersiz yapan kadınlarda adet ağrılarının şiddeti de önemli ölçüde azalmaktadır.
Zencefil
Özellikle ağır kanaması olan kadınların düzenli olarak zencefil takviyesi alması ile kanama miktarında önemli ölçüde azalma görülmüştür. Bunun yanında yapılan çalışmalarda düzenli olarak zencefil tüketmenin ağrıların şiddeti üzerinde etkisi olduğu da bulunmuştur.
Adet dönemi öncesindeki 7 gün boyunca zencefil tüketiminin adet öncesi sendromun etkilerini azalttığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Tarçın
Tarçın tüketimi özellikle polikistik over sendromunun neden olduğu semptomların iyileşmesine katkıda bulunmaktadır. Bunun yanında ağrı ve kanamanın şiddetini azaltmada da etkili olmaktadır.
Vitaminler
D vitamini seviyesinin düşük olması adet düzensizliği nedenlerinden birisidir. Bu sebeple de vücutta vitamin eksikliğinin bulunması adet düzensizliğini birçok farklı şekilde etkileyebilmektedir. D vitamini genellikle yeterli güneşlenme ile alınmaktadır. Ancak yeterince güneş banyosu yapamayan kişilerin takviye olarak D vitamini alması gerekmektedir.
B vitamini eksikleri ise adet dönemi öncesinde görülen sendromun oluşmasına neden olmaktadır. PMS olarak adlandırılan bu durumun önlenmesi açısından B vitamini yönünden zengin olan besinlerin tüketilmesi gerekmektedir. Özellikle B- 6 vitamini PMS’yi etkileyen en önemli vitamindir. PMS’nin giderilmesi için B- 6 vitamini ile kalsiyumun birlikte alınması önerilmektedir.
Elma Sirkesi
Her gün 15 ml elma sirkesi tüketmek PCOS’un belirtilerinin giderilmesini sağlamaktadır. Elma sirkesinin tadından hoşlanmayanlar için içerisine bir çorba kaşığı bal eklemesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Ananas
Adet dönemi ile ilgili sorunlarda en sık başvurulan ev ilacı ananas olmaktadır. İçeriğinde bulunan bromelain ve bazı enzimler adet dönemindeki birçok sorunun ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Özellikle düzensiz adet dönemlerinde görülen krampların giderilmesinde etkilidir.
Adet Düzensizliği ve Doğum Kontrol Hapı
Adet düzensizliğinde birçok farklı tedavi seçeneği bulunmakla birlikte ilk başvurulan yöntemlerden birisi doğum kontrol hapı kullanımıdır. Çünkü doğum kontrol hapları adet periyotlarının daha düzenli hale getirmekle kalmaz aynı zamanda krampların ve kanamanın da azalmasını sağlamaktadır.
Doğum kontrol haplarının hormon içermesi sebebi ise PCOS, rahim miyomları, endometriozis ya da tıbbi sebepler ile yaşanan adet düzensizliğinin tedavi edilmesinde kullanılmaktadır.
Tedavi için kullanılan doğum kontrol hapları hem östrojen hem de progestin içerebileceği gibi sadece progestinde içerebilir. Tedavide kullanılan doğum kontrol ilaçları ise hap şeklinde reçete edilebileceği gibi aynı zaman rahim içi araç gibi yöntemler de reçete edilebilir.
Korunmasız İlişki Sonrası Adet Düzensizliği
Cinselliğin adet üzerindeki etkileri uzun süredir araştırılan konulardan birisidir. Yapılan çalışmaların ortak sonucu hormonların ay içerisinde belirli bir düzenle dalgalanmalar yaşadığı ve cinsel ilişkinin bu dalgalanmalar üzerinde anlamlı derecede etkili olmadığıdır. Ancak düzenli olarak cinsel ilişkiye girmek adet dönemlerinin daha öngörülebilir olduğunu göstermektedir. Çünkü düzenli olarak cinsel ilişkiye girmek yumurtlamayı etkiler ve düzensiz döngülere neden olduğu bilinen stresi azaltmaktadır.
Korunmasız cinsel ilişkiye girdikten sonra adet kanamasının görülmemesi ya da adet düzensizliği olması durumunda ise hamilelikten şüphelenilmektedir. Çünkü korunmasız cinsel ilişkiye girmenin adet düzensizliği ile ilgili herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.
Bunlara ek olarak orgazm adet sancısının azalmasına yardımcı olmaktadır. Çünkü beyinde salgılanan dopamin doğal bir ağrı kesici görevi görmektedir. Ayrıca endorfin stresin azalmasına yardımcı olmaktadır.
Son olarak adet dönemine yakın olan dönemlerde cinsel ilişkiye girmek adet kanamasının daha erken gelmesine neden olabilir. Ayrıca dönem içerisinde cinsel ilişkiye girmek de kanamanın daha uzun sürmesine neden olabilmektedir. Özellikle rahmin sarsılmasına neden olan cinsel ilişki sonrasında bu durum sıklıkla görülmektedir.