30 Saniyelik Özet
- Lenf kanseri, lenf bezlerinde anormal şekilde çoğalan lenfositler nedeniyle ortaya çıkan bir kanser türüdür.
- Hodgkin lenfoma ve non-Hodgkin lenfoma olmak üzere iki ana türü vardır.
- Belirtileri arasında lenf bezlerinde şişme, halsizlik, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı yer alır.
- Teşhisi için kan testleri, lenf bezi biyopsisi ve radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılır.
Lenf Kanseri Nedir?
Hem erkekleri hem de kadınları eşit şekilde etkileyen lenf kanseri, ilerleyen yaşlarda daha sık görülmektedir. Son yıllarda görülme sıklığı artmakla birlikte tedavilerin başarı oranları da artmaktadır. Hem ilaç tedavisine hem de ilik kanserine olumlu cevap veren bir kanser türü olan lenfoma, 90’dan fazla alt türe sahip olmaktadır. Çocukluk çağında ise en fazla görülen kanser türü olmaktadır.
Tüm kanser türleri içerisinde %5 görülme sıklığı bulunan lenfosit olarak adlandırılan kan hücrelerinin lenf bezlerinde aşırı derece de çoğalması olarak çoğalması olarak tanımlanmaktadır. Hodgkin lenfoma, lenfoid doku hücrelerinin aşırı şekilde çoğalması olmaktadır. Tek tip hücrelerin aşırı çoğalması ile ortaya çıkan bu kanser türünün tedavi başarı oranları çok yüksektir. Temel olarak klasik Hodgkin lenfoma ve nodüler lenfosit predominant hodgkin lenfoma olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Klasik Hodgkin lenfoma, bu kanser türünde %95 oranında görülmektedir.
Bu kanser türü genellikle hastaların boyun bölgelerinde ki lenf nodlarından başlama eğilimindedir. Tam olarak neden oluştuğu açıklanamayan lenfomanın bu türünde otoimmün hastalıklar, Epstein Barr virüsü ve bağışıklığı baskılanmış kişilerde görülme sıklığı artmaktadır. En sık görüldükleri demografik grup ise %90 oranla genç yetişkinler olmaktadır. Non hodgkin lenfoma B ve T lenf hücrelerinin ve bu hücrelerin oluşumunu sağlayan kök hücrelerin aşırı çoğalması sebebiyle oluşmaktadır. En sık görüldüğü yaş aralığı ise 65 ile 74 yaş arasında olmaktadır.
Kan kanseri olarak da bilinen lenfoma, kemik iliği ya da kan kaynaklı tüm kanser türlerini ifade etmektedir. Kan kanseri türlerinin %50’sini lenfoma oluşturmaktadır. Lenfoma ise kendi içerisinde Non hodgkin lenfoma ve hodgkin Lenfoma olarak ikiye ayrılmaktadır. Lenfomanı iki ana alt türünün de alt türleri bulunmaktadır. Non hodgkin lenfomaya ait 50 ve hodgking lenfomanın da 8 alt tipi bulunmaktadır. Her bir alt türün de kendine ait ayrı tedavi prosedürleri bulunmaktadır. Bu sebeple de hastalara lenfoma teşhisinin konulması yeterli olmamaktadır. Doğru tedavinin sağlanabilmesi için alt türünün de net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Lenf Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Lenf kanserinin ilk belirtileri her zaman belirgin olmamaktadır. Diğer bir yandan hastalığın ileri dönemlerinde de diğer hastalıkları taklit eden belirtileri de bulunmaktadır. Verdiği belirtiler kolay bir şekilde şişmiş bademcik ya da yumuşak deri altı nodülleri ile karıştırılabilmektedir. Özellikle kasık, mide, koltuk altı, göğsün üst bölgesi ve boyun bölümlerinde bulunan nodüllerin büyümesi durumlarında ek belirtilere dikkat etmek gerekmektedir.
- Alkol alımından sonra ağrı oluşması
- Dalakta görülen büyüme
- Kemik ağrısı
- Kaşıntı
- Karın bölgesinde yaşanılan kramplar
- İstemsiz kilo kaybı
- Halsizlik
- Gece terlemeleri
- Yüksek ateş
- Bademciklerin şişmesi
- Öksürük ve nefes darlığı
- Grip bulgularının sürekli olması
- Yaşanılan sinüzit ve akciğer enfeksiyonlarının zor iyileşmesi
- Kabızlık
- Sindirim sistemi sıkıntıları
- Ateş,
- Öksürük
- Astım atakları
Lenf Kanseri Tanı Kriterleri
Lenf kanseri türleri genellikle hastaların büyümüş lenf bezleri şikayetleri ile doktora başvurmaları sonucunda ortaya çıkarılmaktadır. Ancak birçok hastalığın belirtilerini taklit edebilen lenfomanın ilk evrede tespit edilebilmesi çok zor olmaktadır.
Lenfomanın teşhis edilmesi için hekimler bir dizi kan tahlili istemektedir. Ancak lenfomanın teşhisinde asıl önemli olan lenf bezlerinden alınan biyopsi sonuçları etkili olmaktadır. Eğer lenf bezlerinden alınan doku örneklerinde lenfoma hücreleri görülürse o zaman lenfoma teşhisi de konulmuş olmaktadır.
Bunun yanında hastalığın hangi evrede olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Bunun için hastaların kemik iliği biyopsisi ve radyolojik tetkikler kullanılmaktadır. Bu araştırma sırasında başka organlarda tutulum olup olmadığının anlaşılması çok önemli olmaktadır.
Biyopsinin sonucunda lenfoma tanısı almış hastalara kanserin vücudun hangi bölgesinde aktif olduğunun anlaşılabilmesi için PET/CT taramasının yapılması gerekmektedir. PET taramasının yapılabilmesi için içerisinde glikoz bulunan bir madde enjekte edilir. Kanser hücreleri şeker tüketerek yüksek miktarda enerji ürettikleri için de PET taramasında parlayarak bulundukları yeri belli ederler.
Lenf kanseri hastalarının evrelerinin belirlenmesi tedavinin planlanması açısından gerekli olmaktadır. Evrelerin belirlenmesinde ise Ann Arbor evreleme sistemi kullanılmaktadır. İnceleme yaparken hem hastanın yaşamış olduğu belirtiler hem de biyokimyasal analiz sonuçları dikkate alınarak belirlenmektedir.
Genetik Testler
Lenfoma tedavisinin tam olarak belirlenebilmesi için lenfomanın alt türünün tespit edilmesi gerekmektedir. Bunun için de genetik testlerden yararlanılır. Bundan sonra kanserinin evresinin belirlenmesi için ve nerelerde tutulum yaptığının belirlenebilmesi için PET taramasında da yararlanır. Böylece tedavi iyi bir şekilde belirlenmiş olur.
Lenf Kanseri Tedavi Türleri
Kemoterapi Tedavisi
Kemoterapi tedavisi lenfoma tedavilerinde önemli bir yere sahip olmaktadır. Hastalığın evresine ve seyrine bağlı olarak ayaktan kemoterapi tedavisi uygulanabileceği gibi, yoğun ve yatarak tedavi gerektiren kemoterapi şekilleri de kullanılabilmektedir. Ayrıca kemoterapiye destek olarak radyoterapi de kullanılabilmektedir.
İmmünoterapi
Kemoterapi kadar tercih edilen bir başka tedavi türü de immünoterapi olmaktadır. Bu tedavide kullanılan ilaçlar lenfoma hücrelerine yapışarak onların yok edilmesini sağlamaktadır. Bunun için de bağışıklık sistemini harekete geçirmektedirler.
Lenfoma İlaçları
Lenfoma tedavisinde son 10 yılda birçok ilaç geliştirilmiştir. Bu ilaçlar da hedefe yönelik olarak işlev görmektedir. Bu ilaçlar sayesinde kanser hücreleri ortadan kaldırılırken, sağlıklı hücreler ise neredeyse hiç zarar görmemektedir.
Kemik İliği Nakli
Lenfoma tedavisinde en etkili yöntem kemik iliği veya kök hücre nakli olmaktadır. Ancak bu yöntemden önce kemoterapi ya da immünoterapi seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekir.
Lenf Kanseri Nedenleri Nelerdir?
Lenf kanserine sebep olan enfeksiyöz, çevresel ve genetik faktörler bulunmaktadır.
Mesleksel Maruziyet
Özellikle tarım alanında çalışan kişilerin zararlı kimyasallara maruz kalmaları sebebiyle ortaya çıkmaktadır.
Enfeksiyöz Nedenler
Çeşitli mikroorganizmalar lenfoma riskini arttırmaktadır. Özellikle lenfoma gelişimi ile ilişkilendirilmiş mikroorganizmalar bulunmaktadır. Bunlar:
- Helicobacter pylori adı verilen bakteri MALT (mukoza ilişkili lenfoid doku) lenfomaya,
- Borrelia burgdorferi, chlamydia psittaci, campylobacter jejuni olarak isimlendirilen bakteriler,
- T hücre lenfotropik virüs yetişkin T hücreli lenfomaya, hepatit C virüsü lenfoplazmasitik lenfoma ya da
- Diffüz büyük b hücreli lenfomaya,
- HHV8 virüsü ise primer efüzyon lenfoma ve Castleman hastalığına neden olabilir.
İmmün Yetmezlik
Çeşitli sebepler ile baskılanmış bağışıklık sistemi de lenfoma riskini arttıran sebepler arasında yer almaktadır.
Lenf Kanseri Evreleri
1. Evre
Lenfoma 1. evrede sadece tek bir lenf nodu bölgesinde görülmektedir. Özellikle timus, dalak ya da geniz bölgesinde tek bir lenfoid yapıda ya da lenf dışında ki tek bölgede tutulum söz konusudur.
Lenf Kanseri 1. Evre Belirtileri
Lenf kanserinin ilk evresi olan 1. evre belirtileri spesifik belirtiler vermemektedir. Bu sebeple de daha az ciddi olan hastalıklar ile sıklıkla karıştırılabilmektedir. Bu sebeple de bu aşamada teşhis edilmesi zorlu olabilmektedir. Bu aşamada en sık görülen belirtiler içerisinde şunlar yer almaktadır:
- Şişmiş lenf düğümleri
- Ateş
- Gece terlemesi
- Kaşıntı
- İştah kaybı
- Kilo kaybı
- Kronik yorgunluk
Bunların yanında ilk evrenin en spesifik belirtisi alkol kullanımından sonra lenf düğümlerinde ağrı hissedilmesi olmaktadır. Diğer zamanlarda şişmiş lenf düğümleri hastalarda ağrıya neden olmaz.
2. Evre
2. evrede ise diyaframın aynı bölgesinde birden fazla lenf bezi bölgesinin tutulumu söz konusu olmaktadır. Ayrıca diyaframın tek bölgesinde olmak kaydıyla organların tutulumu da söz konusu olmaktadır.
Lenf Kanseri 2. Evre Belirtileri
Lenf kanserinin ikinci evresinde birden fazla lenf nodülünün ve organların tutulumu söz konusu olduğu için ilk evrede görülen belirtilere ek olarak organ tutulumunun sebep olduğu belirtiler de görülebilmektedir. Örneğin derinin etkilenmesi durumunda cilt lekeleri ya da avuç içlerinde kalınlaşma görülebilir. Kemiklerde görülmesi durumunda kemik ağrısı ya da uzuvda hareketsizlik görülebilir. Merkezi sinir sisteminin etkilenmesi durumunda ise duyu kaybı ya da baş ağrısı görülebilir. Örneklerden de anlaşılacağı üzere tutulumun olduğu organa göre belirtiler farklılaşacaktır.
3. Evre
Lenfoma 3. evre de ise diyaframın her iki tarafında bulunana nodüllerin de tutulumu söz konusu olmaktadır. Ayrıca lenf dışında ki organların tutulumu ya da dalak tutulumu da görülebilir.
Lenf Kanseri 3. Evre Belirtileri
Lenf kanserinin 3. Evrede olması durumunda belirtiler tümörün bulunduğu konuma göre değişiklik göstermektedir. Bunu yanında dalağınızda tümör bulunması durumunda belirtiler komşu organlarda da görülebilir. Bu sebeple de belirtiler mideyi etkileyebilir ya da nefes darlığına neden olabilir. Lenfomanın üçüncü evresinde görülen belirtiler içerisinde ayrıca şunlar da yer almaktadır:
- Cildin kaşınması
- Sık sık tekrarlayan ciddi enfeksiyonlar
- Midenin şişmesi
- İştah kaybı
- Az yemek yedikten sonra tok hissetmek
- Tükenmişlik
- Göğüs ağrısı
- Yorgunluk
- Sırt ağrısı
- Vücudun çeşitli bölümlerinde şişmiş lenf düğümleri
- Kolay morarma
Bunun yanında hastalarda B aşamasının da belirtileri de görülebilmektedir. Bu belirtiler içerisinde ise şunlar yer almaktadır:
- Artan gece terlemeleri
- Yüksek ateş
- Altı ay içerisinde vücut ağırlığının %10’nundan fazlasını kaybetmek
4. Evre
4. evrede ise birden fazla dokunun ve organın tutulumu söz konusu olmaktadır. Bunun yanında birden fazla lenf nodu organlarının tutulumu da görülmektedir.
Lenf Kanseri 4. Evre Belirtileri
Lenf kanserinin son aşaması olan 4. evrede var olan semptomlar daha ağır bir şekilde görülmektedir. Bu evrede en sık görülen belirti şişmiş ancak ağrısı bulunmayan lenf düğümleri olmaktadır. Ancak alkol almak lenflerin ağrılı olmasına neden olabilir. Bunun yanında tümörün yayıldığı bölgeye göre belirtiler de farklılık gösterecektir. Örneğin kanser hücreleri beyne metastaz yapmış ise o zaman baş ağrısı ve nöbetler görülebilir. Göğüs bölgesine yayılmış ise o zaman nefes darlığı, mide etkileniyor ise mide bulantısı ve ağrı hissedilebilmektedir. Bunun yanında 4. aşamada ayrıca görülen belirtiler şunlar olmaktadır:
- Sinire baskı yapan bir tümörün neden olduğu ağrı
- İştah azalması
- Kaşıntı
- Kolay morarma
- Kolay kanama
- Titreme
- Bitkinlik
- Yorgunluk
Bu belirtilerin yanında sınıflara göre de belirtilerde değişiklikler görülmektedir.
Lenf Kanserinde Yaş Ortalaması Kaçtır?
Lenf kanseri bazı yaş gruplarında daha sık görülmektedir. Özellikle 15 ile 34 yaş aralığında ve 55 yaş üstü kişilerde daha sık görülen bir kanser türü olmaktadır. yaş faktörünün yanı sıra kişilerde diğer risk faktörlerinin bulunması lenf kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır.
Lenf Kanseri Ölümcül Müdür?
Lenf kanserinin farklı türleri bulunmaktadır. Bu sebeple de her lenf kanserinin ölümcül olduğu söylemek mümkün değildir. Ancak hızlı bir gelişme gösteren türlerinde hayatta kalma oranı daha az olmaktadır. Lenf kanseri sebebi ile ölümün gerçekleşmesini etkileyen birçok faktör bulunur. Bunların içerisinde özellikle tanının hangi evrede alındığı ve kanserin türü önem taşımaktadır.
Lenf Kanseri Hastası Ne Kadar Yaşar?
Lenf kanserinin farklı türlerinin bulunmasından dolayı sağkalım oranları türlere göre değişiklik göstermektedir. Hızlı seyirli türlerde tedavinin gerçekleşmemesi durumunda hasta aylar hatta haftalar içerisinde kaybedilebilmektedir. Yavaş seyirli olan türlerde ise tümörün büyüme hızının son derece yavaş olmasından dolayı hastaların hiç tedavi olmadığı durumlarda bile 15 - 20 yıl arasında hayatta kalmaları mümkün olmaktadır.
Ö** B** | 27 Oca 2024
M** M** | 13 Tem 2024