30 Saniyelik Özet
- Lupus hastalığı, bağışıklık sisteminin sağlıklı dokulara saldırması sonucu ortaya çıkan bir otoimmün hastalıktır.
- Vücudun birçok organını etkileyebilir.
- En yaygın belirtileri arasında yüz bölgesinde kelebek şeklinde döküntü, eklem ağrısı, yorgunluk, ateş ve böbrek sorunları yer alır.
- Tedavi planını takip etmesi, stresten uzak durması ve güneş ışınlarından korunması önemlidir.
Dünyanın her köşesinde ki insanlarda görülebilen bir hastalık olan lupus hastalığı istatiksel olarak Asyalı, Afro-Amerikan ve Hispaniklerde daha sık görülmektedir. Lupus hastalığı ile ilgili en iyi istatiksel çalışmalar Avrupa kıtasında yapılmıştır. Bu çalışmalardan çıkan sonuçlardan ilki her 2500 kişiden birinde lupus hastalığını görünmesidir. Lupus hastalığının tanısını alanları %15’i 18 yaşın altında bu teşhisi almıştır. Diğer bir yandan lupus hastalığı daha çok ergenlik sonrası dönemde ve doğurganlık döneminde ki kadınlarda daha sık görülmektedir.
Lupus Hastalığı Nedir?
Otoimmün hastalıklar arasında yer alan lupus hastalığı halk arasında kelebek hastalığı olarak da bilinmektedir. Otoimmün hastalıklarda olduğu gibi lupus hastalığında hastaların bağışıklık sisteminin sağlıklı dokular ile savaşması sebebiyle olmaktadır. Lupus hastalığından genellikle böbrekler, kan, deri, merkezi sinir sistemi ve eklemler etkilenmektedir.
Tıp dilinde sistemik lupus eritematozus olarak geçen kelebek hastalığı Yunanca ve Latince kelimelerin birleştirilmesinden oluşmaktadır. Lupus Latince bir kelime olan kurt anlamına gelmektedir ve kurtların yüzünde yer alan kelebek şekillerine benzeyen ve deride oluşan kelebek şeklinde lekelere ithaf edilmiştir. Eritematozus ise Yunanca kırmızı anlamına gelir ve lekelerin rengini ifade etmektedir. Hastalığın isminde yer alan sistemik ifadesi ise hastalığın birçok organı etkilendiğini ifade etmektedir.
Lupus hastalığının teşhisinin zor olmasının en büyük sebebi birden çok organı etkilemesidir. Ancak hastalığın en karakteristik belirtisi yüzde kelebek şeklinde ortaya çıkan ve kırmızı döküntüler olmaktadır. Tüm bunların yanında lupus hastalığı büyük taklitçi olarak isimlendirilmektedir. Bunun sebebi ise lupusun göstermiş olduğu belirtiler diğer birçok hastalığın belirtisi ile benzerlik göstermesidir.
Lupus (Kelebek) Hastalığı Nedenleri Nelerdir?
Lupus hastalığına neden olacak birçok faktör bulunmaktadır. Bunların içinde genetik yatkınlık en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bunun yanında özellikle ergenlik dönemi ile birlikte yaşanan hormonal değişiklikler, kişilerin ağır mental stres altında kalması ve güneş ışınları hastalığın ortaya çıkmasının sebepleri olmaktadır. Bunların yanında bazı ilaçların ve viral enfeksiyonların da lupus hastalığını tetiklediği bilinmektedir. Lupus hastalığında, hastaların bağışıklık sistemlerinin sağlıklı dokulara saldırdığı için çevresel faktörler son derece önemli olmaktadır.
Lupus Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?
Lupus hastalığının teşhisinin son derece zor olduğu ve ancak muhtemel hastalıkların elenerek tanı koymanın mümkün olduğu bir hastalıktır. Çünkü lupus hastalığında karakterize tutulmalar ya da hastalıkla ilgili karakterize belirtiler bulunmamaktadır. Bunun yerine başta diğer otoimmün hastalıklar olmak üzere diğer birçok hastalık ile karıştırılmaktadır. Bunun için de hastalara bir takım tahlillerin yapılması ve 11 tanı kriterinden en az dördünün karşılanması gerekmektedir.
Kan Testleri
Lupus hastalığının teşhis edilmesinde kan testlerinin önemi büyük olmaktadır. Çünkü kan testleri ile hastalığın organları tutup tutmadığı ya da hangi organlarda tutulum gösterdiği belirlenebilir. Bunun için de hastalara uygulanması gereken testler içerisinde özellikle aşağıda belirtilen testler önemli olmaktadır.
- Lupus hastalarının büyük bir çoğunluğunda ANA olarak bilinen Anti-nükleer Antikor testi pozitif olmaktadır. Ancak diğer hastalıklarda da bu test pozitif sonuç verdiği için tek başına tanı koymada yeterli olmaz.
- Anti-çift zincir DNA testi lupustan şüphelenilen hastalara uygulanan bir diğer test olmaktadır ve pozitif çıkması durumunda hastalar büyük ihtimalle lupus teşhisini alır. Test tekrarlanır ve sonucunda artış görülürse o zaman bu durum hastalığın ilerlediğinin bir kanıtı olarak yorumlanır. Bu sebeple de hastalar tanı aldıktan sonra da belirli aralıklar ile hastaların anti-dsDNA testlerinin tekrarlanması ve hastalığın seyrinin izlenmesi gerekmektedir.
- Anti-Ro Antikor testinin pozitif çıkması durumunda ise hastalarda baş dönmesi ve sjögren sendromunun da görülmesi beklenir. Bunun yanında ciltte kuruluğa neden olan ve Raş adı verilen bulguların da gözlemlenmesi beklenir. Gebelik döneminde ki bir hastada belirlenmesi durumunda ise yakından takip edilmesi gerekmektedir. Çünkü sözü edilen bu antikorlar anneden bebeğe aktarılmaktadır.
- Lupus hastalığının tanısında kullanılan son kan testi ise antifosfolipid antikor testi olmaktadır. Bu test sonucunun pozitif çıkması durumunda ise hastaların damarlarında pıhtılaşma ya da gebe olmaları durumunda düşük görüleceği için yakından takip edilmesi gerekmektedir.
İdrar Testleri
Lupus hastalığının böbreklerde tutulum gösterip göstermediğinin belirlenmesi için idrar testinden yardım alınmaktadır. Bu testte idrarda bulunan protein ve kırmızı kan hücrelerinin seviyelerinin ölçülmesi gerekmektedir. Bu değerlerin yüksek çıkması ise böbrek tutulumunun kanıtı olarak görülmektedir.
Lupus Hastalığı Tedavi Yöntemleri
Lupus hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Tedavi yönteminin belirlenmesine en etkili olan faktör ise hastalığın hafif mü yoksa ağır mı olarak sınıflandırıldığıdır. Hastalarda görülen belirtilere bağlı olarak yapılan bu sınıflandırmaya göre de birkaç yöntem bir arada kullanılarak tedavi planı oluşturulur.
Hafif Lupus
Hafif lupus organlar yerine ciltte tutulum göstermektedir. Özellikle hastaların burun bölgelerinde görülen ve kelebek şeklinde olan döküntüler en karakteristik belirtisini oluşturmaktadır. Bunun yanında hastaların vücutların farklı yerlerindeki cilt dokularında da bu tutulumlar gerçekleşebilir.
Hafif lupusta hastalık eklemlerde de tutulum göstermektedir. Bu durumda hastaların eklemlerinde iltihap ve ağrı olmaktadır. Lupus hastalığının bu alt türünün hafif lupus olarak adlandırılması ise hastaların semptomları hafif geçirdiğinin bir göstergesi olmamaktadır. Aksine hastaların hayat kaliteleri üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Bu sebeple de hastalığı erken dönemde teşhis edilmesi ve tedavisinin başlaması alevlenmelerin daha hafif atlatılmasını sağlamaktadır.
Egzersiz
Lupus tedavisinin en önemli aşaması egzersiz olmaktadır. Hastaların düzenli olarak egzersiz yapmaları kas dokularını canlı tutacağı için hastalık ile mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır. Bunu yanında düzenli olarak yapılan egzersizler vücut direncini artırır ve lupusun baskılanmasını sağlar.
Bunun yanında eklemlerde tutulum göstermesi durumunda ise yapılan egzersizler ile durdurulması mümkün olmaktadır. Bunun için uzmanlar tarafından hazırlanan bir egzersiz programının uygulanması gerekmektedir. Bu hareketlerin içinde genel olarak açma, germe, çekme ve bırakma hareketleri bulunur. Bunların yanında lupus hastalarının motivasyonların yükseltmesini ve kronik yorgunluk ile mücadele etmelerini de sağlamaktadır.
Stresi Azaltma
Stresli olan kişilerde vücutta bulunan organlar ya da dokular görevlerini tam olarak ya da zamanında yerine getirememektedir. Bu durumda da kafası karışmış olan bağışıklık sistemi tehlike oluşturmayan bu dokulara daha fazla saldırmaya başlar. Bu sebeple lupus hastası olan kişiler özellikle stresli olduğu dönemlerde daha fazla alevlenme yaşarlar. Bu sebeple de hastaların teşhis aldıktan sonra stres düzeylerini optimal seviyede tutması hastalığın ilerlemesi açısından son derece önemli olmaktadır.
Güneşten Koruma
Lupus hastalığında güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmak tetikleyici etken olabilmektedir. Bu sebeple de hastaların yaz ve kış sürekli olarak ciltlerini güneş ışınlarından korunması önemlidir. Bunun için güneşten koruyucu kıyafetler giyilmesi ve yüksek faktörlü güneş kremi kullanılması gerekmektedir.
Ağır Lupus
Ağır lupus hastalarında cilt deformasyonları ve eklem tutulumları çok daha şiddetli olurken, aynı zamanda organ ve sistem tutulumları da söz konusu olmaktadır. Ağır lupus tutulum gösteren organların iltihaplanmalarında ve ciddi zarar görmelerinde etkili olmaktadır. Bu sebeple de organların fonksiyonlarının engellemesi hatta ölüme sebep olmaktadır. Özellikle beyin ve böbreklerde tutulum gösteren lupus hastalığının alevlenme dönemlerinde hastalarda nöbetler, malar raş, felç, inme, kalp zarında inflamasyon ve artritlere sebep olmaktadır.
Kortizon Tedavisi
Kortizon tedavisinin iki amacı bulunmaktadır. Bunlardan ilki lupus kaynaklı olarak görülen eklemler ve diğer organlardaki enflamasyonun giderilmesidir. Kortizon tedavisinin diğer amacı ise bağışıklık sisteminin baskılanarak lupusu kontrol altına almaktadır. Hekimler kortizon tedavisinin dozunu ve kullanılacak ilaçları belirlerken yapılan tetkiklerden faydalanmaktadır. Ayrıca bu tedavi genellikle santral sinir sistemi ve böbreklerin etki altında kaldığı hastalara uygulanmaktadır. Bu hastalarda aynı zamanda hemolitik aneminin de bulunması gerekir.
İmmünosüpresif İlaçlar
Ağır lupusun özellikle ağır alevlenme dönemlerinde kullanılan bir yöntem olmaktadır. Bu ilaçlar ile hastaları bağışıklık sistemleri baskılanmaktadır. Bu ilaçların tercih edilmesi için alevlenme dönemlerinde bağışıklık sisteminin sağlıklı dokulara ciddi bir şekilde saldırması gerekmektedir. Ayrıca immünosüpresif ilaçlar bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını da baskıladığı için vücudun genel direncini artıracak metotların da tedavi ile birlikte uygulanması gerekmektedir.
Ağır Lupus Tedavisinin Yan Etkileri
Ağır lupus tedavisinde kullanılan ilaçların hastalara bazı yan etkileri bulunmaktadır. Bu yan etkilerin bazıları çok sık görülürken bazıları ise nadir olarak görülmektedir. Bu sebeple hastaların değerlerine göre doktorlar hastalarını yan etkileri konusunda kapsamlı bir şekilde bilgilendirmektedir. Tedavi çerçevesinde hastalarda görülebilecek yan etkiler ise şunlar olmaktadır:
- Ani kilo alma,
- Vücutta kıllanma,
- Cilt hassasiyeti,
- Kan basıncının artması,
- Hazımsızlık,
- Mide yanması,
- Depresif ruh hali,
- Tüberküloz,
Lupus Hastalarının Beslenmesi
Lupus hastalarının verilen tedaviyi titiz bir şekilde uygulamaları gerekmektedir. Bunun yanında tedaviden daha olumlu sonuçların alınabilmesi için ise hastaların beslenmelerine de dikkat etmeleri ve doğru beslenerek tedaviyi desteklemeleri son derece önemli olmaktadır. Lupus hastalarının beslenmelerine eklemeleri gerekenler ise şunlar olmaktadır:
- Tahıl grubundaki besinleri tüketirken bunların tam tahıl grubundan olmasına özen göstermeleri gerekmektedir.
- Hastaların tükettikleri besinlerin inorganik ve işlenmemiş olmasına dikkat etmeleri gerekir.
- Vitamin ve mineral ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için ise bol miktarda sebze ve meyve tüketmeleri gerekir.
- Antioksidan açısından zengin olan besinlere beslenme düzenleri içinde bolca yer vermeleri gerekir.
- Badem, ceviz ve fındık gibi beslenme değeri yüksek olan besinlere yer vermeleri gerekmektedir.
- Bağışıklık sistemine olan yararları çok büyük olduğundan beslenmelerine kemik suyunu da eklemeleri gerekir.
- Omega yağları açısından zengin olan balıkların da lupus hastalarının beslenmelerinde önemli bir rolü bulunur.
- Lupus hastalarının vücut dirençlerini yükseltmek için yoğurt, kefir, zeytinyağı, zerdeçal, zencefil, epsom tuzu, fesleğen, yeşil çay, süt, salatalık ve kavuna da beslenmelerinde yer vermeleri gerekmektedir.
- Son olarak lupus hastalarının gün içerisinde bol su tüketmeleri önerilmektedir.
Lupus hastalarının beslenmelerinde üzerinde durulması gereken iki önemli nokta bulunmaktadır. Bu noktalar ilki kandaki kolesterol ve trigliseritlerin normal düzeyde kalmasını sağlamak olurken; ikinci ise böbrek sorunlarını önleyici bir diyet listesinin belirlenmesidir.
Bunların yanında özellikle çocuk ve ergenlerde görülen lupus tedavisinde kullanılan ilaçların uzun vadede kan şekerini etkilemesi ve kilo alımına sebep olması sebebiyle beslenmelerinin bu olasılıkları ortadan kaldıracak şekilde düzenlenmesi önemli olmaktadır. Bunun için hastaların sürekli olarak gözlem altında bulunmaları ve değişen değerlere uygun olarak belirlenen beslenme programları ile hayatlarına devam etmeleri önemli olmaktadır.
Az Kalorili Besinler ile Beslenmek
Sadece lupus hastalığında değil tüm otoimmün hastalıklar üzerinde yapılan çalışmalarda düşük kalorili beslenme programlarının uygulanması hastalıklarının ilerleyişini durdurduğu gözlemlenmiştir. Bu sebeple lupus hastalarının günlük kalorilerini %30 ile %40 arasında düşürmeleri önerilmektedir. Düşük kalorili beslenmek kandaki enfeksiyon seviyesini azaltmak kalmaz aynı zamanda nefritin ana antikoru salınımı azaltarak böbrekleri de korumaktadır. Tüm bunların yanında tedavide kullanılan ilaçlar kilo almaya sebep olabileceği için hastaların obezite riskini de azaltmaktadır.
Taurinden Zengin Beslenmek
Bir amino asit çeşdi olan taurin, kırmız et, yumurta ve beyaz ette yüksek miktarda bulunmaktadır. Taurinin lupus hastalığındaki önemi ise bağışıklık sisteminin verdiği cevapları düzenlemesine yardımcı olmasıdır. Bunun yanında inflamatuar sitokinlerin aşırı salgılanmasını azaltır ve oksidatif stresin baskılanmasını sağlamaktadır. Sağladığı bu faydalarda sağlıklı hücrelerin lupus hastalığı nedeni ile ölmesinin önüne geçmektedir. Bunun yanında kandaki kolesterolün yükselmesinin de önüne geçmektedir. Ancak taurin konusunda dikkat edilmesi gereken gıda takviyesi olarak almak yerine besinlerden alınmasıdır. Çünkü bazı hastalarda taurinin gıda takviyesi olarak alınması hastalığın şiddetlenmesine neden olmaktadır.
Sağlıklı Yağların Tüketilmesi Gerekir
Kandaki kolesterolün kontrol altına alınması lupus hastalarının beslenmesi için önemli olmaktadır. Bu sebeple de hastaların doğmuş yağ içeren besinlerden tamamen uzak durmaları gerekir. Bunun içinde hastaların kakao yağı ve hindistan cevizi yağı gibi bitkisel doymuş yağlardan; margarin, kaymak, krema ve kuyruk yağı gibi hayvansal doymuş yağlardan uzak durması gerekmektedir. Bunların yerine omega yağları, ceviz yağı ve keten tohumu yağı gibi sağlıklı yağların günlük beslenmelerinde dengeli bir şekilde var olması gerekir. Bunun yanında omega 3 yağı kolesterolün düşürülmesinde ve iyi kolesterolün yükselmesinde etkili olurken; omega 6 içeren yağlar ise kreatin seviyesinin artmasına ve inflamatuar belirteçlerinin yükselmesine neden olmaktadır.
Kalsiyum Açısından Zengin Beslenme
Bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için çinko, selenyum, bakır, demir gibi minerallerin yanında D vitaminini de desteklemesi gerekmektedir. Lupus hastalarında buna ek olarak kalsiyum desteğinin de sağlanması önemli olmaktadır. Çünkü lupus hastalarında kemik erimesi riski daha fazla olmaktadır. Bunun önlenmesi için ise hastaların günlük olarak 1500 mg kalsiyumun yanı sıra 800 IU D vitamini de alması gerekmektedir.
Aşırı Protein Tüketiminden Kaçınılması Gerekir
Lupus hastalarının protein açısından zengin beslenmeleri tehlikeli olmaktadır. Bunun yerine hastaların ılımlı protein beslenme şekillerini tercih etmesi gerekir. Çünkü lupus hastalarının aşırı protein tüketmesi hastaların kemikteki mineral kaybını hızlandırmaktadır. Bunun içinde lupus hastalarının günlük olarak tüketmesi gereken protein miktarının kilo başına 0,6 gram olarak sınırlandırılması önemli olmaktadır. Bu kısıtlamanın diyetisyen kontrolünde yapılması önemlidir. Aksi takdirde düşük protein alımı kronik böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir.
Lupus hastalığı ölüm oranı
Lupus hastalığının neden olduğu belirtilerin ve komplikasyonların etkin bir şekilde yönetilebilmesinden dolayı hastaların tanı konulduktan sonraki ilk 10 yıl içerisinde hayatlarını kaybetme oranı %10 olmaktadır.