30 Saniyelik Özet
- Böbrek yetmezliği olduğunda, böbrekler kanı olması gerektiği gibi filtreleyemez. Sonuç olarak atıklar ve toksinler kan dolaşımında birikir. Diyaliz böbreklerin işini yaparak kandaki atık ürünleri ve fazla sıvıyı temizler.
- Periton diyaliz ile karın zarının içindeki küçük kan damarları diyaliz solüsyonun yardımıyla kanı filtreler.
- Evde de hemodiyaliz uygulanabilir. Her seans daha kısa sürelerde gerçekleşir. Evde hemodiyaliz uygulanması halinde haftada 4 ila 7 kez yapılması gerekmektedir.
- Hastaların tükettikleri tüm katı ve sıvı miktarını takip etmesi gerekmektedir. Temel olarak aşırı sıvı alımından kaçınılması gerekmektedir. Bu sayede potasyum, fosfor ve sodyum miktarı kontrol altına alınabilir.
Diyaliz Nedir?
Bir kişinin böbreklerin işlevlerinin tamamen kaybetmesi durumunda tedavi olarak diyaliz uygulanmaktadır. Böbrek yetmezliği olduğunda, böbrekler kanı olması gerektiği gibi filtreleyemez. Sonuç olarak atıklar ve toksinler kan dolaşımında birikir. Diyaliz böbreklerin işini yaparak kandaki atık ürünleri ve fazla sıvıyı temizler.
Diyalizin Türleri
Diyaliz iki farklı şekilde uygulanmaktadır.
Periton Diyaliz
Periton diyaliz ile karın zarının içindeki küçük kan damarları diyaliz solüsyonun yardımıyla kanı filtreler. Bu solüsyon su, tuz ve diğer katkı maddeleri içeren bir tür temizlemesi sıvısıdır. Periton diyaliz evde uygulanabilir. Periton diyalizi uygulamanın 2 yolu bulunmaktadır. Otomatik periton diyalizi de döngüleyici adı verilen bir makine kullanılır. Sürekli ayaktan peritoneal diyalizde ise uygulama ayakta ve manuel olarak gerçekleşir.
Hemodiyaliz
Bu diyalizde ise bir makina vücuttan kanı alır ve diyalizörden geçirir. Temizlenen kan vücuda geri verilir. Bu işlem 3 ila 5 saatlik bir işlemdir. Haftada 3 kez hastaneye ya da diyaliz merkezine gidilmesi gerekir.
Evde de hemodiyaliz uygulanabilir. Her seans daha kısa sürelerde gerçekleşir. Evde hemodiyaliz uygulanması halinde haftada 4 ila 7 kez yapılması gerekmektedir. Evde hemodiyaliz uygulayan hastalar genellikle gece uyurken diyalize girmeyi tercih etmektedir.
Diyalizin Süreci
Diyaliz süreci uygulanan türüne göre değişiklik göstermektedir. Diyaliz sürecine başlamadan önce hastaların hazırlanması gerekmektedir.
Hemodiyaliz Süreci
Hemodiyaliz başlamadan önce kan dolaşımına erişimi kolaylaştırmak için hastalara küçük bir cerrahi işlem uygulanır. Bu cerrahi işlem de 2 farklı damar yolu açılmaktadır. Bunlardan ilki arteriovenöz fistül olmaktadır. AV fistül olarak da adlandırılan bu işlemde cerrah koldaki bir atardamar ile bir toplardamarı birbirine bağlar.
Arteriovenöz greft ise AV greft olarak da adlandırılmakla birlikte atardamar ve toplardamar birbirine bağlanmayacak kadar kısa olduğu durumlarda uygulanmaktadır. Bu durumda cerrahlar atardamar ve toplardamar birbirine bağlamak için bir graft kullanmaktadır.
AV fistül ve grafikler bağlı atardamar ve toplardamarların genişletir. Bu sayede diyaliz erişimi kolaylaşır. Ayrıca vücuda kan akışının daha hızlı olmasına da yardımcı olur. Diyalizden acilen gerçekleşmesi gerektiği durumlarda cerrahlar geçici erişim için boyundaki, göğüsteki ya da bacaktaki bir damara kateter yerleştirilebilirler.
Hemodiyalizin aşamaları ise şunlardır:
- Diyaliz makinesi koldaki iğneden kan alır.
- Kanı diyalize filtresinde dolaştırır ve bu da atığı diyaliz solüsyonuna taşır. Bu temizleme sıvısı su, tuz ve diğer katkı maddeleri içerir.
- Filtrelenmiş kan koldaki farklı bir iğne aracılığıyla vücuda geri verilir.
- Vücuda giren ve çıkan kadın hızını ayarlamak için kan basıncı izlenir.
Periton diyalize başlamadan yaklaşık olarak 3 hafta önce hastalara küçük bir cerrahi prosedür uygulanır. Bu işlemde karından peritona yumuşak ince bir kateter yerleştirilir. Bu kateter kalıcı olarak yerleştirilmektedir. Ayrıca sağlık uzmanı evde periton diyalizi nasıl uygulanacağını ve katater bölgesinin enfeksiyonlardan nasıl korunacağına dair çeşitli bilgilendirmelerde bulunmaktadır.
Periton diyalizi sırasında şunlar meydana gelmektedir.
- Kateter Y şeklindeki bir tüpe bağlanır. Bu tüp diyaliz solüsyonu içeren bir torbaya bağlanır. Solüsyon tüp ve kateterden periton boşluğa akar.
- Yaklaşık 10 dakika sonra torba boşaldığında tüp ve katater çıkartılır.
- Kateterin kapağı çıkarılır.
- Karın boşluğundaki diyaliz solüsyonu vücuttaki atıkları ve ekstra sıvıları emerken hastalar normal aktivitelerine devam edebilirler. Bu işlem 60 ila 90 dakika arasında sürmektedir.
- Bu sürenin sonunda katater kapağı çıkarılır ve Y şeklindeki tüpün diğer dalı kullanılarak sıvı temiz ve boş bir torbaya boşaltılır.
- Tüm adımlar günde 4 defaya kadar tekrarlanabilir. Ayrıca gece boyunca karın bölgesinde solüsyonla uyulması gerekmektedir.
Bazı hastalar gece periton diyaliz yapmayı tercih ederler. Otomatik peritoneal diyalize dengeleyici adı verilen bir makine hasta uyurken sıvıyı vücuda pompalar ve dışarı atar.
Diyaliz Hangi Hastalıklarda Kullanılır?
Böreklerin işlevini yerine getirememesi durumunda diyalizden yararlanılmaktadır. Diyalize başvurulabilmesi için böbrek hastalığının çok şiddetli hale gelmesi gerekmektedir. Bu noktada böbrekler atıkları filtreleyecek ve metabolizmanın normal işleyişine devam edebilecek durumda değildir. Böbreklerin bu derecede işlevini kaybedecek noktaya gelmesine genellikle şu hastalıklar neden olmaktadır.
- Lupus
- Yüksek tansiyon
- Diyabet
- Yaralanmalar
Bunların yanında bilinen herhangi bir neden olmadan da böbrek hastalığının gelişmesi mümkün olmaktadır.
Diyalize başlamak için şiddetli belirtilerin görülmesi ve yapılan laboratuvar testlerinde kanda toksik atık seviyesinin belirli bir düzeye gelmiş olması gerekmektedir. ayrıca hastaların yaşına, genel sağlığına, enerji seviyesine ve hastanın tedaviye istekli olup olmamasına göre değişiklik göstermektedir.
Diyaliz ve Böbrek Naklinin İlişkisi
Son evre böbrek hastalığının tedavisinde iki seçenek bulunmaktadır. Bunlardan ilki diyaliz olurken ikincisi ise böbrek nakli olmaktadır. Diyaliz böbrek hastalığının iyileşmesini sağlamamakla birlikte semptomların yönetilmesini sağlar. Böbrek nakli ise böbrek yetmezliğinin iyileşmesini sağlamaktadır.
Diyalizde yaşanan gelişmelere rağmen ayarlanmış ölüm oranları halen yüksektir. Diğer bir yandan ileri derecede böbrek yetmezliği olan hastaların ölüm oranlarının %15-20 oranında düşmesini sağlamaktadır.
Böbrek nakli ise diyalize göre hastalara daha fazla avantaj sunmaktadır. Bu avantajların başında ise daha uzun sağkalım oranı sunmasıdır. Bunun yanında böbrek nakli geçiren hastaların yaşam kalitelerinde önemli bir artış olurken aynı zamanda diyetlerinde de önemli bir değişiklik gerektirmemektedir.
Diyalize Girilmezse Ne olur?
Diyaliz kararının verilmesi için etraflıca düşünülmesi gerekmektedir. Özellikle ileri yaşta olan ya da huzurevinde yaşayan hastalar genellikle diyalizi reddederler. Diyalize başlamama ya da bırakma kararını vermek son derece zor olmaktadır. Çünkü hastalar genellikle birkaç hafta içerisinde hayatlarını kaybederler.
Diyalizin durdurulmasının ardından toksinler kanda birikmeye başlar ve bu duruma üremi adı verilmektedir. Hastalara üremi ve diğer belirtilerin yönetilmesini sağlayacak ilaçlar verilir. Kandaki toksin birikim hızına bağlı olarak ölüm birkaç gün ya da hafta içerisinde gerçekleşir.
Toksinlerin birikmesiyle birlikte görülen belirtiler de artmaya başlar. Bu süre içerisinde fiziksel ve duygusal değişimler yaşamaları mümkün olmaktadır. Son günlerinde ise vücut kapanmaya başlar. Çoğu durumda vücudun kapanması aşağıdakileri içeren düzenli bir fiziksel değişim dizisidir.
- İştahsızlık
- Günün çoğunu uyuyarak geçirmek
- Huzursuzluk
- Var olmayan insanları görmeleri
- Yön kaybı
- Kafa karışıklığı
- Tanıdık yüzleri tanıyamama
- Solunum değişiklikleri
- Tıkanıklık
- Cildin renginde ve sıcaklığında değişiklikler
Diyalizin durdurulmasının ardından genellikle hastalar yemek yememeyi ve sıvı tüketmemeyi tercih ederler. Bu sebeple de hastaların zorlanmaması gerekmektedir. Ancak hastaların istemesi halinde yemek yiyebilirler ya da sıvı tüketebilirler.
Diyalizde Kreatinin Önemi
Kanda bir miktar kreatin bulunması normaldir. Kreatin kandan böbrekler ile atılır. Böbrek fonksiyonlarının yeterince olmadığı durumlarda kandaki kreatin seviyesi artar. Diyaliz de aynı görevi üstlenmektedir. Bu sebeple de diyaliz hastaların kanlarının yeterince filtrelenip filtrelenmediğinin anlaşılması için sıklıkla kreatin seviyesine bakılmaktadır.
Diyaliz Hastalarında Beslenme
Diyaliz hastalarının tükettiği besinler ve sıvılar diyalizin etkinliğini arttırmanın yanı sıra hastaların kendilerini nasıl hissettiğini de etkilemektedir. Çünkü diyaliz seansları arasında tüketilen besinler sebebi ile kanda yüksek derecede toksin birikebilir ve bu durum hastaların kendilerini daha kötü hissetmelerine neden olabilir.
Diğer bir yandan dikkatli beslenme ile kandaki toksin miktarının önemli ölçüde azaltılması sağlanabilir. Hastaların nasıl beslenmeleri gerektiğine dair ayrıntılı bilgileri doktorlarından alabilirler.
Hastaların tükettikleri tüm katı ve sıvı miktarını takip etmesi gerekmektedir. Temel olarak aşırı sıvı alımından kaçınılması gerekmektedir. Bu sayede potasyum, fosfor ve sodyum miktarı kontrol altına alınabilir. Aşırı sıvı tüketiminin olması halinde vücutta şunlara neden olmaktadır.
- Diyaliz seansları arasında şişlik ve kilo alımı
- Kan basıncı değişiklikleri
- Kalbin daha fazla çalışmasına neden olacağı için ciddi kalp sorunlarının yaşanmasına neden olabilir.
- Akciğerlerde sıvı birikmesi ise nefes alışverişini zorlaştırır.
Hemodiyaliz vücuttan bir miktar suyun uzaklaştırılmasını sağlamaktadır. Ancak yanlış beslenme sebebi ile vücutta çok fazla sıvı birikmesi halinde işlem tüm suyun güvenli bir şekilde uzaklaştırılmasını sağlamaz. Vücutta fazla su bulunması durumunda diyaliz uygulandığında tedavinin kas krampları yaratmasına ya da kan basıncında ani düşüşe neden olmasına neden olabilir.
Su tüketimini sınırlandırmanın en temel yolu sodyum alımının sınırlandırılmasıdır. Çünkü tuzlu gıdaların tüketilmesi daha fazla susamaya ve daha fazla su içmeye neden olmaktadır.
Sıvı Olarak Kabul Edilen Besinler
Sıvı olarak kabul edilen yiyeceklerin içerisinde şunlar yer almaktadır.
- Çorba
- Jelatin
- Puding
- Tarifinde çok fazla sıvı bulunana besinler
- Kavun
- Üzüm
- Elma
- Portakal
- Domates
- Marul kereviz
Potasyum Tüketimi
Böbrekler sağlıklı olduğunda kalbin sabit bir hızda artması için kanda doğru miktarda potasyum bulunmasını sağlar. Ancak hemodiyaliz sırasında potasyum seviyesi yükselerek kalp atışının etkilenmesine neden olabilir. Bu sebeple de çok fazla potasyum tüketmek kalp için tehlikeli olacağı gibi ölüme de yol açabilir.
Potasyum seviyesinin bu denli önemli olmasından dolayı beslenmede potasyuma daha az yer verilmesi gerekmektedir. Doğru miktarın belirlenmesi için ise uzmanlarla birlikte çalışılması gerekir.
Fosfor Tüketimi
Kanda yüksek düzeyde fosfor bulunması halinde kemiklerdeki kalsiyum çekilir. Bu durum kemiklerin daha güçsüz olmasına ve çabuk kırılmasına neden olur. Ayrıca yüksek fosfor cildin kaşınmasına da neden olmaktadır. Diğer bir yandan fosfor alımının sınırlandırmak son derece zordur. Çünkü hastalar için önemli protein kaynakları arasında yer alan et ve süt gibi ürünler aynı zamanda yüksek miktarda fosfor içermektedir.
Hastaların yeterli miktarda protein tüketmeye dikkat etmesi gerekir. Bunun yanında fosfor alımının da sınırlandırılması gerekmektedir. Bunun için aşağıdaki besinlerden uzak durulmalıdır.
- İşlenmiş yiyecekler
- Paketlenmiş yiyecekler
- Kümes hayvanları
- Balık
- Fındık
- Fıstık ezmesi
- Fasulye
- Kola
- Çay süt ürünleri
Hemodiyaliz işlemlerinde kandaki fosforun kontrol altında olması için sevelamer, kalsiyum asetat, lantan karbonat ya da kalsiyum karbonat gibi fosfat bağlayıcılarının kullanılması gerekebilmektedir. Bu ilaçlar fermuarlı torbalar gibi davranarak besinlerde bulunan fosforun kana karışmasını engeller ve fosfor besin artıkları ile birlikte dışkı yolu ile atılır.
Protein Tüketimi
Diyaliz hastaların kaliteli protein tüketmesi gerekmektedir. Çünkü yüksek kaliteli proteinler daha az atık oluşturmaktadır. Yüksek kaliteli proteinlerin içerisinde kırmızı et, kümes hayvanları, balık ve yumurta bulunmaktadır. Bunun yanında sodyum ve fosfor açısından zengin olan sosis gibi işlenmiş protein kaynaklarının ise tüketilmemesi gerekmektedir.
Sodyum Tüketimi
Tuzun bir parçası olan sodyum özellikle işlenmiş ve konserve yiyeceklerde bol miktarda bulunmaktadır. Bunun yanında fast food ve çeşitli baharat çeşnilerinde de bol miktarda bulunan sodyum tüketilmesi daha fazla susamaya neden olmaktadır. Ayrıca tuz ikameleri de yüksek miktarda potasyum içermesinden dolayı kullanılmaması gerekmektedir.
Kalori Hakkında
Diyaliz hastalarının önemli bir kısmında iştah sorunu görülmektedir. Bu sebeple de yeterli kaloriyi alamayabilirler. Yeterince kalori alamayan hastaların beslenmelerine zeytin yağı gibi kaliteli yağları eklemesi kalori miktarının artmasını sağlayacaktır. Kalori arttırımı için pirinç, erişte ve ekmek gibi yüksek kalorili besinlerin de eklenmesi yararlı olacaktır.
Tereyağı ve margarinler de kalori açısından zengin olmakla birlikte yüksek miktarda doymuş yağ içerdikleri için damarlarda plak oluşumuna neden olabilmektedir. Bu durum atardamarların tıkanmasına neden olabilir.
Vücudun ihtiyaç duymadığı şeker içeren besinler de kalori açısından yüksek olmakla birlikte hem daha az yemeye neden olması hem de vücut için faydalı olmaması sebebi ile tüketilmemesi önerilmemektedir.
Bunların yanında hastanın aşırı kilolu olması halinde kalori açığının yaratılması gerekmektedir. Bu durumda günlük tüketilen kalori miktarının azaltılması önerilmektedir.
Vitamin ve Mineral Takviyeleri
Diyaliz hastalarının genellikle yeterince beslenememesi ve hemodiyaliz ile kandaki bazı vitamin ve minerallerin uzaklaştırılması hastalarda vitamin ve mineral eksikliğinin görülmesine neden olabilir. Bu durumda uzmanlar hasta için uygun vitamin ve mineral takviyesi reçete ederler. Diyaliz hastalarının reçetesiz takviye kullanması önerilmemektedir.
Diyalizin Yan Etkileri
Diyalizden sonra görülebilecek yan etkiler uygulanan diyaliz türüne göre değişiklik göstermektedir. Hemodiyalizden sonra görülebilecek yan etkiler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Düşük tansiyon
- Mide bulantısı
- Baş dönmesi
- Baygınlık
- Göğüs ağrısı veya sırt ağrısı
- Baş ağrısı
- Cilt kaşıntısı
- Kas krampları
- Huzursuz bacak sendromu
Bu yan etkilerin yanında AV fistül veya greft ile ilgili sorunlar da görülebilmektedir. Bu sorunların içerisinde şunlar yer almaktadır
- Enfeksiyon
- Zayıf kan akışı, yara dokusu veya kamp yapısından kaynaklanan tıkanıklık
Diyalizden sonra görülebilecek yan etkiler içerisinde ise karnın şişkin ve dolu hisse edilmesidir. Bu durum rahatsız edici olsa da ağrı vermez. Midenin sıvıyla dolu olmasından dolayı daha fazla dışarı çıkabilir. Bunun yanında görülebilecek yan etkiler içerisinde şunlar yer almaktadır.
- Bakterilerin kateter yoluyla karın içine girmesiyle oluşan enfeksiyon türlerinden birisi olan peritonit riski yüksektir.
- Ateş
- Karın ağrısı
- Mide bulantısı
- Kusma
- Karın kateterinin kullanılması ve karnın sıvıyla doldurulması zaman içerisinde karın kaslarının zayıflamasına ve fıtık gelişimine neden olabilir.
- Periton diyalizi sırasında vücut diyaliz solüsyonundan bir şeker olan dekstrozu emer. Zaman içerisinde bu ekstra şeker kilo alımına yol açabilir.