Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)

Onaylayan Doktor (-lar) ; Ender Özgün Çakmak , Seden Erten Çelik • May 01, 2023

KISA YOL

30 Saniyelik Özet

  • Hipertansiyon, kalpten vücuda pompalanan kanın damarlara uyguladığı basıncın normalden yüksek olmasıdır.
  • Kontrol edilmezse kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
  • Genellikle belirti göstermez.
  • Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara ve alkolden uzak durma ile önlenebilir veya kontrol altına alınabilir.

Hipertansiyon toplumda yaygın olarak görülen hastalıkların başında gelmektedir. Kalpten vücuda dağılan atardamarlara kan tarafından uygulanan basıncın kalp hastalıklarına neden olacak kadar fazla olduğu durumları anlatmak için kullanılan tıbbi bir terim olmaktadır. Aynı zamanda yüksek tansiyon adıyla da anılan hipertansiyon sistolik ve diyastolik değerler ölçülerek belirlenmektedir.

Hipertansiyon nedir?

Tansiyon değerinin belirlenmesinde damar çeperine uygulanan basınç önemli olmaktadır. Bu basınç ise kalp tarafından pompalanan kan miktarı ve atar damar ve toplar damardaki kan akışına karşı uygulanan direnç tarafından belirlenmektedir. Bu sebeple de kalp tarafından pompalanan kanın fazla olması ve damarların dar olması kan basıncını artırmaktadır.

Kardiyovasküler hastalığı ya da riski bulunmayan yetişkinlerin dinlenme halinde sistolik değerleri 12 mmHg ve diastolik değerleri 80 mmHg altında olması gerekmektedir. Bu değerlerin yüksek olması durumunda öncül hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Eğer yetişkin kardiyovasküler hastalık riski altında ise o zaman bu değer 10 mmHg olarak kabul edilmektedir.

Hipertansiyon her zaman belirti göstermez. Bu sebeple de hastalar uzun süre herhangi bir belirti yaşamadan hipertansiyon hastası olabilirler. Bu durum da hastaların kalp ve damarlarına zarar verir. Bunun yanında kontrolsüz hipertansiyon felç ve kalp krizi gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.

Genellikle ilerleyen yaş ile birlikte ortaya çıkan hipertansiyon damarların yaşlanmasından dolayı neredeyse herkeste görülmektedir. Hipertansiyonun kolay bir şekilde tespit edilebilmesi ve kontrol altına alınması için çeşitli yöntemlerin bulunması sayesinde hayat kalitesini etkilememektedir.

Hipertansiyon çeşitleri

Hipertansiyon kendi içerisinde çeşitlere ayrılmaktadır.

Maskelenmiş hipertansiyon

Maskelenmiş hipertansiyon hastalarında sağlık kurumlarında ölçülen tansiyon değerleri normal olmaktadır. Ancak 24 saatlik ya da evdeki ölçümlerde tansiyon değerleri yüksek çıkmaktadır. Bu tür hipertansiyona maskelenmiş hipertansiyon adı verilmektedir. Yaklaşık olarak 7- 8 kişiden birinde görülen maskelenmiş hipertansiyon, normal kan basıncına sahip olan kişilere karşı çok daha yüksek organ hasarına neden olmaktadır.

Beyaz önlük hipertansiyonu

Maskelenmiş hipertansiyonun tam tersi olan beyaz önlük hipertansiyonu olan hastalarda 24 saatlik ya da ev ortamlarında tansiyonunun ölçülmesi durumunda değerler normal çıkarken, sağlık çalışanlarının ölçmesi durumunda tansiyon değerlerinin yüksek çıkması söz konusu olmaktadır. Bu sebeple de sağlık ocağı ya da hastane gibi ortamlarda yapılan ölçümlerde değerlerin yüksek çıkması durumunda hemen hipertansiyon teşhisinin konulması doğru olmamaktadır.

Toplumun yaklaşık olarak %15’inde görülen beyaz önlük hipertansiyonu, hipertansiyon alan hastaların ise yaklaşık olarak üçte birinde görülmektedir. Özellikle kadınlarda, yeni ortaya çıkan hipertansiyonda, sigara kullanmayanlarda ve sağlık kurumlarında yapılan ölçümlerde daha sık görülmektedir.

İzole sistolik hipertansiyon

İzole sistolik hipertansiyonda sadece büyük tansiyon yüksek olurken, küçük tansiyon normal değerinde ya da daha altında olmaktadır. Genellikle yaşlı hastalarda karşılaşılan bir durum olan izole sistolik tansiyon toplumda oldukça asık karşılaşılan hipertansiyon çeşitlerinden birisi olmaktadır.

Kalpten çıkan ana atardamarda, genellikle yaş sebebiyle, ortaya çıkan damar sertliği sebebiyle oluşan izole sistolik hipertansiyon aynı zamanda tiroid bezinin fazla çalışması ya da kansızlık gibi sebeplerle de görülebilmektedir.

Yaşın ilerlemesi ile birlikte sertleşen kan damarlarının kanın pompalanması sırasında yeterince esneyememesi basıncın artmasına neden olmaktadır. Bunun yanında hem kadınlarda hem de erkeklerde 55 yaşından sonra küçük kan basıncı düşme eğiliminde olmaktadır. Bu durum da izole sistolik hipertansiyonun otaya çıkmasındaki en büyük sebeptir.

Hastalarsa küçük kan basıncı ile büyük kan basıncı arasındaki farkın artması ise bazı risklerin artmasına neden olmaktadır. Bu sebeple de uygulanacak tedavide küçük kan basıncının çok fazla düşürülmeden büyük kan basıncın normal değerlere çekilmesi gerekmektedir. Tedavi sırasında küçük kan basıncının çok fazla düşürülmemesi ise özellikle üzerinde durulması gereken en önemli nokta olmaktadır.

Hipertansiyon komplikasyonları

Hipertansiyonun tedavi edilmemesi ya da kontrol altında tutulması beraberinde birçok riski getirmektedir. Çünkü kan damarlarına uygulanan aşırı basınç zaman içerisinde hastaların organlarına ciddi zararlar verebilmektedir. Hipertansiyonun kontrol altına alınamaması durumunda hastalarda görülebilecek komplikasyonlar ise şunlar olmaktadır.

Kalp krizi

Söz konusu kontrol edilemeyen hipertansiyon olduğunda en riskli komplikasyon kalp riski olmaktadır. Ölümle sonuçlanabilen kalp krizleri genellikle atardamarlarda sertleşme ya da daralma olması durumunda ortaya çıkmaktadır.

Felç

Beyne kan taşımakla görevli olan damarlardan herhangi birinde kan akışının kısıtlanması felce neden olmaktadır. Hipertansiyon ise beyne giden bu damarları direkt olarak etkilediği için felç riskini de arttırmaktadır.  

Kalp yetmezliği

Kalbin fazla stres altında olması durumunda gelişen kalp yetmezliği de hipertansiyonun komplikasyonları arasında yer almaktadır. Kalbin kan pompalarken sürekli olarak zorlanması ya da kalp kaslarının sertleşmesi sebebiyle ortaya çıkan kalp yetmezliği aynı zamanda hipertansiyon hastalarının başlıca ölüm sebeplerinden birisi olmaktadır:

Kalp yetmezliğinin belirtileri arasında ise şunlar yer almaktadır.

  • Yorgunluk
  • Güçsüz hissetme
  • İdrar kaçırma
  • Uyku problemleri
  • Karın bölgesinde şişlik
  • Eller ve ayaklarda enflamasyon
  • Nefes alıp vermede zorlanma

Diyabet

Diyabet kontrol edilemeyen hipertansiyonun sonucu olabileceği gibi sebebi de olabilmektedir. Bu sebeple de diğer komplikasyonlardan farklı olmaktadır. Diyabetin kan damarlarını etkilemesi ve esnekliklerinin kaybolmasına neden olması hipertansiyonun gelişmesine neden olmaktadır. Diğer bir yandan hipertansiyon diyabet hastalığının daha da kötüleşmesine neden olmaktadır.

Ateroskleroz

Tansiyonun sürekli olarak yüksek olması durumunda ortaya çıkan bir komplikasyon olan ateroskleroz için herhangi bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Atardamarın sertleşmesine de neden olan bu hastalık aynı zamanda damar tıkanıklığına ve koroner kalp hastalıklarına da neden olabilmektedir.

Böbrek hastalıkları

Hipertansiyonun direkt olarak etkilediği organların başında böbrekler gelmektedir. Çünkü böbrekler kanı süzmekle görevlidir. Çünkü hipertansiyon böbrekler için hayati öneme sahip olan kan dolaşımının kısıtlanmasına neden olur. Bu durum da zaman içerisinde böbrek sistemlerinin bozulmasına neden olur. Bunun yanında oksijenlenmenin ve organlara besin iletiminin engellenmesine de neden olur. Böbreklerin etrafında yer alan atardamarlarda tıkanıklık meydana gelmesi durumunda ise atıklardan kurtulma becerisi azalır. Bu durum da böbreklerin kalıcı olarak hasar görmesine neden olur.

Göz hastalıkları

Hastaların önemli bir kısmı kontrol edilemeyen hipertansiyonun göz sağlığının üzerindeki olumsuz etkilerini bilmez. Her ne kadar birbiri ile alakalı gibi görünmeseler de hipertansiyon retinadaki kan akışının engellenmesine neden olur. Bu sebeple de hipertansiyon hastalarında göz hastalıkları yavaş bir şekilde gelişmeye başlar. Bunların içerisinde özellikle netlik kaybı, bulanık görme ve göz enflamasyonları en sık görülen göz hastalıkları olmaktadır. 

Hipertansiyon evreleri

Erişkin kişilerde kan basıncının derecesinin sınıflandırılması nitel olmakla birlikte, uygulamada hekimlere kolaylık sağlamaktadır. Bu sebeple de hipertansiyon evreleri tedavinin planlanabilmesi açısından önemlidir. 

Hipertansiyon evreleri 18 yaşının üstündeki erişkin hastalar için geçerli olmaktadır. 3 farklı evreye ayrılan hipertansiyon tanısının konulabilmesi için en az 2 ölçümün ortalaması alınmaktadır. Hipertansiyon birinci evre hastalarının büyük kan basınçlarının ortalaması 140 ile 159 mmHg arasında olurken küçük kan basınçları ise 90 ile 99 mmHg arasında olmaktadır. 

İkinci evre hipertansiyon hastalarının büyük kan basınçlarının ortalaması ise 160 ile 279 mmHg arasında olurken küçük kan basınçları ise 100 ile 109 mmHg arasında olmaktadır. Son olarak üçüncü evre hipertansiyon hastalarının büyük kan basınçları 180 mmHg’nin üzerinde olurken küçük kan basınçları ise 110 mmHg’nin üzerinde olmaktadır.

Bu evreler hipertansiyonunu kontrol etmek için herhangi bir tedavi almayan hastalar için geçerli olmaktadır. Bunun yanında küçük ve büyük kan basınçlarının farklı evrelerin sınırları içerisinde olması durumunda evreleme büyük değere sahip olan kan basıncı üzerinden yapılmaktadır. 

Hipertansiyon zararları

Hipertansiyon kan akışında bozulmalara neden olduğu için çeşitli organların etkilenmesine ve zarar görmesine de neden olmaktadır. Organlar içerisinde öncelikli olarak etkilenen organların içerisinde ise atardamarlar, böbrekler, beyin, kalp ve gözler gelmektedir. Bu organlar öncelikle hipertansiyonun olumsuzluklarına karşı savunma mekanizmalarını devreye sokarlar. Ancak tansiyon değerlerinin uzun süre kontrol altına alınamaması durumunda organlarda kalıcı hasarın oluşması söz konusu olmaktadır. 

Bu zararların içerisinde kalp yetmezliği ya da kalp krizi gibi riskler hastalar için ölümcül riskler yaratırken, görme bozuklukları gibi etkileri ise hastaların hayat kalitelerini önemli ölçüde bozmaktadır. Kontrol altına alınmayan hipertansiyonun neden olduğu zararlar içerisinde ise şunlar yer almaktadır:

  • Kalp krizi
  • Kalp yetersizliği
  • Aort anevrizması
  • İnme
  • Böbrek yetmezliği
  • Görme bozuklukları
  • Beyin kanaması
  • Felç
  • Bütün damarlarda daralma

Hipertansiyon hastalarında beslenme

Hipertansiyon alınan besinlerden etkilenmektedir. Bu sebeple de hastalarının tedavilerinin yanı sıra beslenmelerine de dikkat etmeleri gerekmektedir. Besinlerin bir kısmı tansiyonun düşmesini sağlarken, bir kısmı ise yükselmesine neden olmaktadır. Bu sebeple de hipertansiyon hastalarının beslenme tercihlerini bilinçli bir şekilde yapmaları gerekir. 

Beslenmenin yanı sıra hastaların vücut ağırlıklarına da dikkat etmeleri ve düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekmektedir. Hem hipertansiyon hastalarının hem de bu risk altında olan kişilerin sağlıklı kilolarını korumaları tedavinin başarılı olası açısından son derece önemli olmaktadır. 

Hipertansiyon Hastalarının Yemeleri Gerekenler

Bazı besinler kan akışının düzenlenmesini ve kan damarlarının esnekliklerini artırmasını sağladığı için özellikle hipertansiyon hastaları tarafından tüketilmesi önerilmektedir. Bu besinlerin içerisinde nane, dereotu, maydanoz, limon suyu, kekik ve soğan yer almaktadır. 

Bunların yanında hipertansiyon hastalarına sarımsak tüketimi de önerilmektedir. Özellikle kalsiyum alımının da arttırılması için yoğurtla birlikte tüketilmesi önerilir. 

Kan basıncının dengelenmesi için hastaların haftada en az 2 kez balık tüketmeleri önerilmektedir. Balık tüketiminde problem yaşayan hastaların ise balık yapı gıda takviyelerinden tüketmeleri önerilir. 

Hipertansiyon hastalarının atıştırmalık olarak tercih edebileceği besinlerin içerisinde patlamış mısır, çiğ sebze ve meyve bulunmaktadır. Kilonun korunması için de bu besinlerin de tüketiminde dikkatli davranılması gerekir. 

Hipertansiyon hastalarının lif ve mineral ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için beyaz ekmek yerine tam tahıl unlardan elde edilen ekmekleri tercih etmeleri gerekmektedir. 

Hipertansiyon ve beslenme üzerine yapılan araştırmalarda kalsiyum ve tansiyon değerleri arasında tersi ilişkinin bulunduğu gözlemlenmiştir. Bu sebeple de beslenmenize kalsiyum açısından zengin besin kaynakları eklemeniz tansiyon değerlerinizin düşmesini sağlayacaktır. 

Bunların yanında hipertansiyon hastaları beslenmelerinin önemli bir kısmında taze meyve ve sebze tüketiminde bulunması gerekmektedir. Bunun yanında baklagiller ile protein alımının desteklenmesi önemli olmaktadır. 

Hipertansiyon Hastalarının Yememeleri Gerekenler

Hipertansiyon hastaları öncelikle sodyum tüketimine dikkat etmesi gerekmektedir. Bu sebeple de günlük olarak en fazla 1,5 ile 2.5 g arasında sodyum tüketmeleri gerekmektedir. Bu oranda günlük olarak 4- 6 g tuza eş değer olmaktadır. Bu oranın sağlanabilmesi için hastalarının yemeklerinde tuz kullanmaması ve gerekli olması halinde tuzsuz ekmek tüketmeleri gerekmektedir.

Hipertansiyon hastalarının kaçınması gereken bir diğer nokta ise alkol tüketimi olmaktadır. Hastaların haftada en fazla 3-4 gün olacak şekilde ayarlaması gerekmektedir. Bu günler içerisinde de erkeklerin 2, kadınların ise 1 kadeh alkol tüketmeleri gerekmektedir.

Hipertansiyon hastalarının damar sağlıklarını korumaları için beslenmelerine margarin başta olmak üzere doymuş yağ açısından yüksek olan besinleri çıkarmaları gerekmektedir. Margarinin yanı sıra tereyağı, kuyruk yağı ve içyağı gibi yağ çeşitlerini de tüketmemesi gerekmektedir.

Hipertansiyonun kontrol altına alınabilmesi için hastaların sağlıklı bir beslenme düzenini benimsemesi gerekmektedir. Bu sebeple de özellikle paketlenmiş gıdalardan ve özellikle de şeker oranı yüksek olan gıdalardan uzak durmaları gerekmektedir.

Başta şarküteri ürünleri olmak üzere turşular ve soslar içeriğinde yüksek miktarda tuz bulunduğu için tüketiminin sınırlandırılması gerekmektedir. Mümkünse bu ürünlerin tüketiminin bırakılması gerekir.

Hipertansiyon hastalarının kaçınması gereken besinler içerisinde çay ve kahve de bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar çok fazla çay ve kahve tüketen kişilerde tansiyon değerlerinin yükseldiğini göstermiştir.

Hipertansiyon hastalarının kaçınmaları gereken bir diğer besin grubu ise kırmızı et olmaktadır. Hastaların kırmızı et tüketmek istediklerinde en az yağlı olan seçeneği değerlendirmeleri gerekmektedir.

Doktora Soru Sor