Klostrofobi Nedir?
Kaygı bozukluklarından birisi olan klostrofobi, genellikle ergenlik ya da çocukluk dönemlerinde ortaya çıkar. Halk arasında kapalı alan korkusu olarak adlandırılan klostrofobi yaşayan insanlar genellikle asansör, uçak, kilitli odalar ya da mağara gibi yerlerde kalmakta zorluk yaşarlar.
Klostrofobinin tanımı ise kapalı alanlarda kalmak zorunda kalan kişilerde görülebilen ciddi iç sıkıntısı yaşamasıdır. Yaşanılan bu sıkıntı aynı zamanda fizyolojik belirtilerin de yaşanmasına neden olmaktadır. Kaygı düzeyleri yüksek olan kişilerin klostrofobi yaşama ihtimali de yüksektir. En yaygın kaygı bozukluklarından birisi olan klostrofobi, şiddetli yaşanması durumunda kişilerin panik atak yaşamasına da neden olmaktadır. Klostrofobinin tetiklenmesine neden olan etmenler ise kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir.
Klostrofobinin Nedenleri Nelerdir?
Diğer fobi türlerinde de olduğu gibi klostrofobide de kişilerin beyinlerinin belirli bölgeleri aşırı derecede aktive olmaktadır. Kişiler arasında farklılık gösteren klostrofobinin ise neden oldu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bazı teoriler bulunmaktadır.
Çocukluk Travmaları
Çocukluk döneminde yaşanmış travmaların klostrofobinin oluşmasında etkili olduğu birçok psikiyatr tarafından savunulmaktadır. Çocukluk döneminde örneğin ceza olarak kilitli bir odaya kapatılma kişilerin yetişkin dönemlerinde kendini klostrofobi olarak göstermektedir.
Genetik
Klostrofobi ile ilgili yapılan bir araştırmada klostrofobisi olan insanlarda GPM6A geninin mutasyona uğradığı görülmüştür. Bu sebeple klostrofobinin genetik bir geçişi olduğu da düşünülmektedir.
Yakın Alan Algısı
Herkesin bir kişisel alanı bulunmaktadır. Bu alan insanların herhangi bir nesneye en yakın olduğu ve kendilerini en rahat hissettikleri alanı ifade eder. Beyinde ise yakın ve uzak nesneleri ayırt eden nöronlar farklıdır. Kişisel alanı geniş olan insanlarda daha sık klostrofobiye rastlanmaktadır.
Klostrofobi Belirtileri
Klostrofobinin belirtileri diğer kaygı bozuklukları ile benzerlik göstermektedir. Ancak klostrofobinin en yaygın ve en karakteristik belirtisi kontrolü kaybetme hissi veya korkusu olmaktadır. Klostrofobinin diğer belirtileri arasında ise şunlar bulunur.
- Kalp çarpıntısı,
- Titreme,
- Nefes almada güçlük,
- Terleme,
- Sıcak basması,
- Boğulma hissi,
- Göğüs ağrısı ya da sıkışma hissi,
- Midede kelebek hissi,
- Mide bulantısı,
- Baş ağrısı,
- Baş dönmesi,
- Vücutta uyuşma,
- Kulak çınlaması,
- Kafa karışıklığı,
Bu belirtilerin bir kısmı panik atağında belirtileri olmaktadır. Çünkü klostrofobisi bulunan insanlarda aynı zamanda panik atak da sıklıkla görülmektedir. Klostrofobinin şiddetli olması durumunda ise görülen belirtiler şunlar olmaktadır.
- Ölme korkusu,
- Şiddetli korku duyguları,
- Bayılma korkusu,
- Kontrolü kaybetme korkusu,
Klostrofobinin Tetikleyicileri
Birçok duygu ve durum klostrofobiyi tetikleyebilmektedir. Bu etkenler kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte genel olarak görülen tetikleyiciler şunlar olmaktadır.
- Düzlemler,
- Asansörler,
- Mühürlü pencereli ortamlar,
- Tüneller,
- Mağazaların soyunma odaları,
- Tüp trenler,
- Araba yıkamacılar,
- Döner kapılar,
- Merkezi kilitli araçlar,
- Halka açık tuvaletler,
En Sık Görülen Korkular
Temelde klostrofobisi olan insanlar dar alanlardan korkmazlar. Bunların tetikleyicisi olmasının sebebi altında yatan korkulardır. Bu bağlamda klostrofobik korku:
Kilitli Kalmak ve Kaçamamak
Birçok kişide dar alanlar kapana kısılacaklarını düşünmelerine neden olmaktadır. Bu korkunun altında yatan ise felaket düşünceleri olmaktadır.
Sınırlı Hareketler
Kişiler kilitli kalma korkusu yaşayabilirler. Bu korku ile izolasyonda herhangi birinden yardım alamayacaklarından korkarlar. Bu endişeler ise hareket özgürlüğünün kısıtlanması ile karakterize edilmektedir.
Boğulma Korkusu
Hem hareket kısıtlığı hem de alanın küçük olması sebebiyle kişiler havanın yetersiz olacağına ve boğulacaklarına inanırlar. Bu sebeple de boğulma duyguları yaşarlar.
Beklenti Kaygısı
Klostrofobisi olan bir kimse kapalı bir alana gireceğini önceden bilmesi durumunda titreme, çarpıntı ve terleme gibi belirtiler yaşamaya başlar.
Klostrofobisi olan kişilerin yaşamış oldukları tüm bu korkular kontrol edilmesi son derece zor olan ve panik atağı tetikleyebilen korkulardır. Bu sebeple de kapalı ortamlardan kaçınma eğilimi gösterirler. Bazı durumlarda ise kapalı alandan kaçamazlar. Bu durumlarda kendilerini bir şekilde korumaya almaya çalışırlar. Örneğin cam kenarında ya da kapıların yanında durular.
Klostrofobi Nasıl Teşhis Edilir?
Klostrofobinin teşhis edilebilmesi için herhangi bir fiziksel veya laboratuvar testi bulunmamaktadır. Bunun için uzmanlar klostrofobi ölçeği (CLQ) gibi standart değerlendirmelerden yararlanır. Bunun yanında hastanın detaylı öyküsünün alınması hastalığın teşhisinde kilit nokta olmaktadır. Uzmanlar hastalarına bir takım sorular yönelterek klostrofobiyi tespit edebilirler. Bunun yanında hastaların DSM-5 standartlarını karşıladığının da saptanması gerekmektedir.
Klostrofobi Tedavisi
Klostrofobi diğer anksiyete bozuklukları gibi tedavi edilebilen bir bozukluktur. Tedavisinde birden fazla yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemler genellikle bir arada kullanılarak hastaların en kısa süre içinde tedavi edilmesi sağlanır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT)
Bilişsel davranışçı terapi tüm spesifik fobilerin tedavisinde uygulana ve başarılı sonuçlar elde edilen bir tedavi yöntemi olmaktadır. Randomize yapılan bir çalışmada 5 seanslık bir bilişsel davranışçı terapisinin klostrofobinin klinik semptomlarının tedavisinde yeterli olduğunu göstermiştir.
İlaç Tedavisi
Bilişsel davranışçı terapinin desteklenmesi için ilaçlardan da yardım alınmaktadır. Verilecek ilaçlar ve doz ayarlamaları seansların gidişine göre belirlenmektedir.
Maruziyet Terapisi
Klostrofobinin tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem ise maruziyet terapisi olmaktadır. Bu teknikte hastalar kapalı alanlara kademeli olarak alıştırılırlar. Tedavinin amacı kişilerin sistematik bir şekilde fobiye karşı duyarsızlaşmasıdır.
Sanal Gerçeklik
Maruz kalma terapisinin başka bir formu olan sanal gerçeklik ile kişiler bilgisayar simülasyonundan yararlanılarak fobilerine karşı duyarsızlaştırılmaktadır. Maruz kalma tekniğine göre daha güvenli olarak görülen sanal gerçeklik hala araştırma aşamasında olan bir tekniktir.