Rahim ağzı kanser tipleri
Rahim ağzı kanserinin çeşitlenmesinin nedeni kanserin başladığı hücrelerin farklılık göstermesidir. Farklı rahim ağzı kanseri türleri bulunmakla birlikte en sık görülen türleri içerisinde şunlar yer almaktadır.
Skuamöz hücreli kanser
İnce ve düz bir hücre türü olan Skuamöz hücrelerinde başlayan rahim ağzı kanseri türüdür. Bu hücrelerin yer aldığı kısım ise rahim ağzının dış kısmıdır. Rahim ağzı kanserinin en sık görülen türü Skuamöz hücreli karsinomlar olmaktadır.
Adenokarsinom
Sütun şeklindeki hücrelere adenom denmektedir. Rahim ağzı kanalında yer alan bu hücrelerde başlayan rahim ağzı kanseri türüne ise adenokarsinom adı verilmektedir.
Bazı vakalarda ise her iki kanser türünde aynı anda başladığı görülmektedir. Rahim ağzında bulunan diğer hücre türlerinde de rahim ağzı kanseri görülebilir. Ancak bu çok nadir görülen bir durumdur.
Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
Rahim ağzı kanserinin doku değişikliklerinden gelişmesi genellikle yıllar ila on yıllar alır. Bunlar genellikle zararsızdır ve çok az rahatsızlığa neden olur veya hiç rahatsızlığa neden olmaz. Kanser bir kez geliştiğinde, aşağıdaki belirtilerle kendini gösterebilir:
- Olağandışı kanama: örneğin cinsel ilişkiden sonra, menstrüasyon dışında veya menopoz sırasındaki son adet döneminden sonra
- olağandışı, bazen kötü kokulu, vajinal akıntı
- yorgunluk ve kilo kaybı
- karın ağrısı ve pelvik ağrı
- idrar yaparken ağrı
Rahim ağzı kanseri semptomlara neden olduğunda, genellikle zaten ilerlemiştir.
Rahim Ağzı Kanseri Nedenleri
Rahim ağzı kanserinin temel sebebi insan papilloma virüsü olmaktadır. HPV olarak da adlandırılan bu virüs ailesi rahim ağzı kanserine neden olmaktadır. HPV türlerinin bulaşabileceği alanlar içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Genital bölgenin ten tene teması
- Seks oyuncaklarının paylaşılması
- Vajinal, oral ya da anal seks
Bunun yanında bazı grupların rahim kanserine yakalanma riski daha yüksek olmaktadır. Bu grubun özellikleri içerisinde ise şunlar yer alır.
- 45 yaş altı kadınlar
- Zayıflamış bağışıklık sistemine sahip olmak
- HIV ya da AIDS hastaları
- Birden fazla çocuk doğurmak
- 17 yaş altında çocuk sahibi olmak
- Daha öncesinde mesane, vulval, böbrek ya da vajinal kanser geçirmek
- Sigara ve tütün ürünleri kullanmak
- Cinsel partner sayısının fazla olması
- Erken cinsel aktivite
- Cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlar
- Düşük yapmayı önleyici ilaçlara maruz kalma
Rahim Ağzı Kanseri Risk Faktörleri
Bazı kadınların diğerlerine göre serviks kanseri geliştirme olasılığı daha yüksektir. Bu, örneğin, muhtemelen bağışıklık sistemi virüsle daha az etkili bir şekilde savaştığı için sigara içenler için geçerlidir. AIDS gibi hastalıklar veya organ nakli sonrası alınan ilaçlar bağışıklık sistemini zayıflatır ve insanları HPV enfeksiyonlarına karşı daha duyarlı hale getirir.
HPV cinsel yolla bulaştığı için, genellikle cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskini artıran tüm faktör ve davranışlar da serviks kanseri için risk faktörü olarak kabul edilir. Örneğin, cinsel partner sayısı arttıkça risk artar.
Rahim Ağzı Kanseri Görülme Sıklığı
Türkiye’de her yıl yaklaşık 4.600 kadın rahim ağzı kanserine yakalanıyor. Yaklaşık 1600 kadın bundan ölüyor. Rahim ağzı kanseri riski, esas olarak bir kadının taramaya katılıp katılmadığına, HPV'ye karşı aşı olup olmadığına ve kaç yaşında olduğuna bağlıdır.
Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Prekanseröz lezyonlar veya serviks kanseri şüphesi semptomlarla gösterilebilir, PAP smear testi veya jinekolojik muayene çoğu zamana işe yarar. Muayene sırasında jinekolog, rahim bölgesini karın duvarı ve vajina üzerinde hisseder. Ayrıca rahim ağzı çevresindeki dokuya bakmak için vajinaya bir alet (spekulum) sokar. Değişiklikler daha şiddetli ise rahim ağzındaki doku bir tür büyüteçle (kolposkopi) incelenebilir. Bir doku örneği de alınabilir (biyopsi). Bu bir laboratuvarda incelenir.
Bir ön evre veya kanser şüphesi doğrulanırsa, sonraki prosedür doku değişikliklerinin ne kadar gelişmiş olduğuna bağlıdır. Küçük değişiklikler veya tümörler cerrahi operasyonla kaldırılabilir.
Ultrason, röntgen, manyetik rezonans veya bilgisayarlı tomografi kanser daha derin doku katmanlarına yayılmışsa gereklidir. Ek olarak, lenf düğümlerini çıkarmak için sıklıkla bir laparoskopi yapılır. Bu incelemelere dayanarak kanserin ne kadar ilerlediğini değerlendirmek mümkündür.
Erken Teşhis
Rahim ağzı kanserinin erken evreleri, potansiyel olarak rahim ağzı kanserine dönüşmeden önce tarama testleri ile tespit edilebilir ve çıkarılabilir. Bu amaçla hücre yayma incelemesi yapılır. PAP smear testi kullanılabilir. Bu testi yapan doktorun deneyimli olması çok önemlidir. 1970'lerde düzenli muayenelerin başlamasından bu yana, önceki on yıllara göre önemli ölçüde daha az rahim ağzı kanseri gelişmiştir.
20 ila 34 yaş arasındaki kadınlar yılda bir kez test yaptırabilirler. Rahim ağzından bir sürüntü alınır ve laboratuvarda incelenir. 35 yaş üstü kadınlar her üç yılda bir kombine muayeneyi tercih edebilirler. Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunun farkında olun ve düzenli olarak test yaptırın. Yayılma, hem HP virüsleri hem de hücre değişiklikleri açısından incelenir.
Erken teşhis muayenelerinin sonuçlarına göre ileri tetkikler yapılabilir.
Rahim ağzı kanseri testi
Rahim ağzı kanseri testleri hem tanı aşamasında hem de önlenmesi için kontrol muayenelerinde uygulanan testlerdir. Tarama testleri olarak adlandırılan testler yardımıyla kanser ilk evrelerin tespit edilebilir. Tanı için uygulanan testler ise daha kapsamlı olmakla birlikte sadece tanı amacıyla değil kanserin evrelemesi gibi önemli noktalar için de uygulanmaktadır.
Rahim ağzı kanseri taraması
Herhangi bir belirti olmadan ve genellikle rutin jinekoloji muayenelerinde uygulanan testlerdir.
HPV testi
İnsan papilloma virüsünün rahim ağzı kanserinin öncelikli nedeni olmasından dolayı tarama testlerinde öncelik kazanmaktadır. Bu test ile kişilerin HPV türlerinin neden olduğu enfeksiyonlar açısından test edilmeleri mümkün olmaktadır.
PAP SMEAR testi
Rahim ağzından çeşitli hücrelerin toplandığı bu test sayesinde tedavi edilmemesi durumunda rahim ağzı kanserine dönüşebilecek hücrelerin taranması yapılmaktadır. HPV’nin neden olduğu hücre değişikliklerinin erken dönemde keşfedilmesini sağlar. Bu test ile sadece kanser hücrelerinin fark edilmesini değil aynı zamanda kanser olmayan enfeksiyon ve iltihaplanma gibi durumların tespit edilmesinde de kullanılmaktadır.
HPV/ PAP cotest
Hem yüksek riskli HPV’nin hem de servikal hücrelerdeki değişikliklerin kontrol edilmesini sağlayan bir testtir. Bu testte HPV ve PAP SMEAR testi birlikte kullanılmaktadır.
Tanı amaçlı testler
Rahim ağzı kanserinin belirtilerinin görülmesi ya da rutin kontroller sırasında şüphe bulunması halinde farklı testlerden yararlanılarak rahim ağzı kanseri tedavi edilebilmektedir. Bu testler sadece rahim ağzı kanserinin tanı almasını değil aynı zamanda tedavinin planlanmasında da son derece önemli olmaktadır.
Bimanual pelvik muayene ve steril spekulum muayenesi
Jinekolojik muayene olarak da adlandırılabilecek bu muayenede kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kişilerin rahim ağzında, rahim girişinde, yumurtalıklarında, vajinada ve diğer yakın ordganlarda herhangi bir değişikliğin olup olmadığını kontrol etmektedir.
Bunun için öncelikle kişilerin vulvaları muayene edilir ve herhangi bir değişiklik olup olmadığına bakılır. Daha sonrasında ise spekulum adı verilen bir alet yardımı ile vajinal duvarlar açık tutulur ve bu sayede vajina içi görülebilir. Bu aşamada aynı zamanda PAP SMEAR testi de yapılmaktadır.
Ancak bu aşamada yakın organların görülmesi mümkün değildir. Bu sebeple de doktor elle muayene yaparak alt karın bölgesine hafif baskı yapar. Genellikle birkaç dakika süren bu muayene klinik şartlarında yapılmaktadır.
Kolposkopi
Rahim ağzında anormal alanların tespit edilebilmesini sağlayan Kolposkopi, aynı zamanda rahim ağzı biyopsisine rehberlik etmek için de kullanılan bir yöntem olmaktadır. Kolposkopi işlemi sırasında kolposkop adı verilen ve mikroskop gibi rahim ağzı hücrelerinin görülmesini sağlayan bir alet kullanılmaktadır.
Kolposkopi muayenesi spekulum muayenesi ile benzerlik göstermektedir. Bu sebeple de doktor muayenehanesinde uygulanabilen bir işlem olmaktadır. Güvenli bir yöntem olan Kolposkopi aynı zamanda hamilelik dönemindeki kadınlara da uygulanabilen bir test yöntemi olmaktadır.
Rahim ağzı kanseri taramalarında ya da ASCO taramalarında şüpheli ya da pozitif sonuç alan kişilerin Kolposkopi yaptırması önerilmektedir.
Biyopsi
Rahim kanseri tanısının kesinleşmesi için biyopsi sonucunun pozitif çıkması şarttır. Rahim ağzı bölgesinden alınan doku örneklerinin mikroskop altında incelenmesi gerekir. Daha sonrasında ise patolog tarafından alınan sonuçların ve hücre değerlerinin değerlendirilmesi ve sonuca ulaşılması gerekmektedir. Farklı biyopsi türleri bulunmaktadır.
Servikal küretaj (ECC)
Kolposkopi sırasında görülmeyen alanların kontrol edilmesi için ECC kullanılmaktadır. Bu işlemin yapılabilmesi için ise rahim ağzı açıklığından az miktarda doku kazınır. Bu işlem için küret adı verilen ve kaşık şeklin olan bir alet kullanılmaktadır.
Döngü elektro cerrahi eksizyon prosedürü (LEEP)
İnce bir tel kancadan geçen elektrik akımının doku almak için kullanıldığı bu test sayesinde laboratuvarda incelenmek üzere doku alınması mümkün olmaktadır. LEEP tanı için kullanılabileceği gibi kanser öncüsü ya da erken evre kanserin tedavisinde de kullanılabilen bir yöntem olmaktadır.
Konizasyon (koni biyopsisi)
Genel ya da lokal anestezi altında uygulanabilen konizasyon işleminde rahim ağzı bölgesinde alınan doku koni biçiminde olmaktadır. Hem ameliyathane hem de klinik şartlarında uygulanabilen bir işlemdir ve erken evre rahim ağzı kanserinde de tedavi amaçlı kullanılabilir.
Anestezi altında pelvik muayene
Anestezi altında yapılan pelvik muayene tedavinin planlanması aşamasında başvurulan bir teknik olmaktadır. Hastalar anestezi altında iken pelvik bölgenin detaylı incelemesi yapılır. Bu sayede kanserin yakın organlara yayılım gösterip göstermediği tespit edilebilir.
Röntgen
Böbrekleri ve mesaneyi görüntülemek ve bu bölgelerde kanser yayılımının olup olmadığının belirlenmesi için kullanılan bir yöntemdir.
Bilgisayarlı tomografi
Yapılardaki herhangi bir anormalliğin ya da tümörün varlığının belirlenebilmesi için bilgisayarlı tomografiden yararlanılmaktadır. Bunun yanında tümörün boyutunun ölçülmesinde de kullanılmaktadır. Bazı vakalarda daha ayrıntılı görüntünün alınabilmesi için kontrast madde uygulanmaktadır. Kontrast madde damar yolu ile verilebileceği gibi hap şeklinde de uygulanabilir.
Manyetik rezonans görüntüleme
Vücudun bölümlerinin görüntülenmesi için radyasyon yerine manyetik alanların kullanıldığı bir görüntüleme yöntemidir. Tümörün boyutunun ölçülebilmesi için kullanılan bu görüntüleme yönteminde daha ayrıntılı görüntünün alınabilmesi için kontrast madde de kullanılabilmektedir.
Pozitron emisyon tomografisi (PET) ya da PET- CT taraması
Genellikle tomografi ile birleştirilen bir yöntem olmasının yanında doktor kısaca PET taraması olarak adlandırmaktadır. Bu taramadan önce hastalara az miktarda radyoaktif şeker yüklemesi yapılır. Bu şeker maddesi damar yolu ile hastalara verilir ve kanser hücreleri tarafından emilir. Daha sonrasında ise vücutta radyoaktif bölgenin birikim yaptığı bölgeler taranır. Maddenin birikim yaptığı alanlar aynı zamanda kanser hücreleri olmaktadır.
Tümörün biyobelirteç testi
Belirli genlerin, proteinlerin ve tümöre özgü olan diğer özelliklerin belirlenebilmesi için yapılan bir testtir. Tümörün moleküler testi de denilen tümörün belirteç testinin sonuçları tedavinin planlanmasında etkili olmaktadır.
Hastalarda rektal ya da mesane belirtilerinin bulunması durumunda ise bu testlere ve görüntüleme yöntemlerine ek olarak aşağıdaki testler de uygulanabilir. Bu prosedürler pelvik muayene sırasında yapılabilmektedir.
Sistoskopi
Üretranın içerisinin görüntülenmesi için ucunda ışık ve kamera bulunan özel bir alet ile yapılan bir işlemdir. İşlem sırasında hastalara sedasyon uygulanabilir. Sistoskopi sayesinde kanserin mesane ve üretraya yayılım gösterip göstermediği belirlenmektedir.
Sigmoidoskopi
Kolon ve rektumun incelenmesini sağlayan ucunda ışık ve kamera bulunan bir alet ile yapılan bir işlemdir. İşleme başlamadan önce hastalar sakinleştirilir. Kanserin rektuma ve kolona yayılıp yayılmadığının tespit edilmesi için kullanılmaktadır.
Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Önlenir?
Rahim ağzı kanseri neredeyse her zaman belirli HPV virüsleriyle enfeksiyonun nadir bir geç teşhisi olarak gelişir. Bu nedenle - en azından teorik olarak - üç önleme yolu mümkündür:
- cinsel perhiz veya prezervatif kullanımı
- HPV virüsüne karşı aşı
- Doku değişikliklerinin erken tespiti ve giderilmesi
Kendilerini enfeksiyondan korumak isteyen herkes, cinsel ilişkiden uzak durmalı ya da başka cinsel partneri olan ve olmayan biriyle sadece yakın temasta bulunmalıdır.
Prezervatifler cinsel yolla bulaşan birçok hastalığa karşı etkili koruma sağlayabilir ve bu nedenle farklı seks partnerleriniz varsa kesinlikle yararlıdır. Bununla birlikte, genital bölgedeki etkilenebilecek tüm cilt bölgelerini korumadıkları için HPV'ye karşı güvenilir bir koruma sağlamazlar.
Rahim ağzı kanserini önleyebilen aşılar mevcuttur. Gençlerin 9-14 yaşları arasında yani ilk cinsel temastan önce aşılanması önerilir. Erkek ve erkek çocuklara da aşı yapılabilir. Daha sonra enfekte olsalar bile HPV virüslerini bulaştırmazlar.
Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Hangi tedavinin mantıklı olduğu öncelikle rahim ağzı kanserinin ne kadar büyük olduğuna ve yayılıp yayılmadığına bağlıdır. Tümör çok ufak ise, rahim ağzına küçük bir işlem (konizasyon) yeterlidir. Tümör zaten çevreleyen dokuya yayılmışsa, doktorlar genellikle tüm rahmin alınması için ameliyat önermektedir (histerektomi). Ek olarak, lenf düğümleri kapsamlı bir şekilde çıkarılır. Radyasyon da bir seçenektir. Radyasyon, bir tümör artık ameliyatla alınamadığında da bir seçenektir. Bazı hastalarda kombine kemoterapi tedavisi de işe yarayabilir. Kanser tedavisinden sonra genellikle rehabilitasyon (takip tedavisi) hakkı vardır.
Tedavi tam olarak size göre planlanır. Kanser uzak lenf düğümlerine veya organlara yayılmadıysa, etkilenenlerin yarısından fazlası tedavi edilebilir. Daha sonra uzmanlar cerrahi veya radyasyon kemoterapisini önerir.
Aşağıdaki cerrahi müdahaleler düşünülebilir:
- Konizasyon: Rahim ağzının bir kısmının kesilmesi. Bu, çok küçük ve erken tespit edilen tümörler için yeterli tedavi olabilir.
- Trakelektomi: Rahim ağzının kısmen çıkarılması. Prosedür sadece kanser çok küçükse ve lenf düğümleri etkilenmemişse düşünülür. Hamilelik hala mümkündür.
- Histerektomi: Rahim alınması. Uzmanlar, aile planlaması tamamlandığında veya kanser zaten dokuya daha derine indiğinde bu prosedürü önermektedir. Bu ameliyat, kanserin nasıl yayıldığına bağlı olarak değişebilir.
Gelişmiş tümörler veya etkilenen lenf düğümleri durumunda uzmanlar radyasyon kemoterapisini önermektedir. Bu, genellikle kapsamlı bir tedavidir. Hasta için oldukça stres yaratan ameliyattan daha iyi bir seçimdir.
Rahim ağzı kanseri aşısı
Rahim ağzı kanserinin temel sebebi olan HPV cinsel aktivite ile yayılan bir virüs türüdür. Bu virüs genital siğillere de neden olabilirken bazı türleri ise rahim ağzı kanserine neden olabilmektedir. Genellikle bağışıklık sistemi HPV virüslerini temizleyebilmektedir. Ancak bu virüslerin uzun süre vücutta kalması ve temizlenmemesi durumunda rahim ağzı kanseri söz konusu olabilmektedir.
HPV aşısı ne işe yarar?
HPV aşısı başta genital siğiller olmak üzere rahim ağzı kanserinin birçok türüne göre de koruma sağlamaktadır. Bu sebeple de HPV’nin neden olduğu vulva, vajina, anüs ve penis kanserlerine karşı da koruma da sağlamaktadır.
Aşı sayesinde vücudun bağışıklık sistemi yanıtı oluşturmanın güvenli bir yolu olmaktadır. Bu sebeple de aşı olmuş bir kişiye HPV bulaşması durumunda en kısa süre içerisinde bağışıklık sistemi virüsleri temizlemektedir.
HPV aşısı kimlere ve ne zaman yapılmalıdır?
FDA tarafından onaylanan HPV aşısı 9 yaşın üzerindeki herkese uygulanabilen bir aşı olmaktadır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi ise 12 ve 12 yaşındaki çocuklara rutin HPV aşısının yapılmasını önermektedir. HPV aşısının aktif cinsel yaşam başlamadan önce yapılması en önemli noktasıdır.
15 yaşın altında aşı yaptıran kişilerin 2 doz aşılama yapması yeterli olmaktadır. Dozlar arasında 6 ya da 12 ay olması yeterli kabul edilir. 15 ile 26 yaş arasındaki kişilerde ise 3 doz aşılama yapılması önerilmektedir. Her dozun arasındaki sürenin ise 6 ay olması önerilmektedir. 26 yaşına kadar tüm dozlarını tamamlamamış olan kişilerin ise mutlaka dozlarını tamamlamaları önerilmektedir.
Kimler HPV aşısı yaptırmamalıdır?
HPV aşısı yaptırmaması gereken kişiler içerisinde şunlar yer almaktadır.
- Hamileler
- İlk HPV dozundan sonra alerjik reaksiyon yaşayan kişiler
- Orta ya da ağır derecede hasta olan kişiler
Rahim ağzı kanseri aşısı yan etkileri
HPV aşısı üzerine yapılan birçok araştırmada aşının güvenli olduğu kanıtlanmıştır. Bunun yanında hafif yan etkiler görülebilmektedir. Bu yan etkileri içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Enjeksiyon bölgesinde ağrı
- Şişlik
- Kızarıklık
- Baş dönmesi
- Bayılma
- Baş ağrısı
- Mide bulantısı
- Kusma
- Yorgunluk
- Halsizlik
Bu belirtilerin yanında CDC ve FDA halen ciddi ve beklenmedik yan etkiler açısından HPV aşılarını izlemeye devam etmektedir.
Rahim ağzı kanseri evreleri
Rahim ağzı evreleri karışık olabilmektedir. Bunun sebebi ise evrelerin tek başına detaylı bilgi vermemesidir. Bu sebeple de tedavi planlanırken sadece evresine değil aynı zamanda derecesine ve tümörün özelliklerine de bakılmaktadır. Temel olarak rahim ağzı kanserinin 4 evresi bulunmaktadır. Ancak evreler kendi içerisinde çeşitli alt gruplara ayrılır.
1.evre
Birinci evre rahim ağzı kanseri kendi içerisinde ikiye ayrılır. Ancak her bir aşama da kendi içerisinde çeşitlenmektedir.
1A evresi
Bu aşamada kanserli hücre sayısı çok azdır ve ancak mikroskop görüntüsü altında görülebilirler. Bu sebeple de yakındaki lenf düğümlerine ve uzak dokulara yayılım söz konusu değildir.
1A1 evresi
Kanser alanının sadece mikroskop altında görülebildiği bir diğer evre de 1B olmaktadır. Derinliği 3 mm ile sınırlı olan bu evrede yakındaki lenf düğümlerinde ya da uzak organlarda yayılım görülmez.
1A2 evresi
Bu aşamada da kanser bölgesi ancak mikroskop altında görülmektedir. Ancak derinliği 3 ile 5 mm arasında değişiklik göstermektedir. Yakındaki lenf düğümlerine ya da uzak organlara yayılım göstermemiştir.
1B evresi
Rahim ağzı kanserinin birinci evresinin ikinci aşaması olan B aşaması kendi içerisinde 3 alt gruba ayrılmaktadır. Bu aşamada kanser hücreleri halen rahim ağzı ile sınırlı olmakla birlikte derinliği 5 mm’ye inmektedir.
1B1 evresi
Bu aşamada kanser evresi ile 5 mm ile 2 cm arasında değişiklik göstermektedir. Yakındaki lenf düğümlerine ve uzak organlara yayılım göstermez.
1B2 evresi
Bu aşamada tümörün boyutu 2 cm’den büyük 4 cm’den küçük olmaktadır. Yakındaki lenf düğümlerine ve uzak organlara yayılım göstermez.
1B3 evresi
Bu aşamada tümör 4 cm’den daha büyük olmaktadır. Ancak halen rahim ağzında görülmektedir. Bu sebeple de yakındaki lenf düğümlerine ve uzak organlara yayılım göstermemiştir.
2.evre
Rahim ağı kanserinin ikinci evresinde de yakın lenf düğümlerinde ya da uzak organlarda metastaz görülmez. Ancak tümör rahmin ötesinde büyüme göstermiştir. Bu evrede tümör rahim ağzının ötesine geçse de pelvis duvarında ya da vajinanın alt kısmında yayılım görülmez.
2A evresi
Tümör dokusu rahim ağzının ötesinde görülse de rahim ağzının yanında parametria adı verilen dokularda görülmez. Bunun yanında yakındaki lenf düğümlerinde ve uzak organlarda da metastaz görülmez.
2A1 evresi
Bu aşamada tümör 4 cm’den daha büyük değildir. Yakındaki lenf düğümlerinde ya da uzak organlarda metastaz görülmez.
2A2 evresi
Bu aşamasında kanser 4 cm’den daha büyük olmakla birlikte yakındaki lenf düğümlerinde ya da uzak organlarda metastaz görülmez.
2B evresi
Bu aşamada tümör hücreleri rahmin ötesinde büyümüştür. Bu sebeple de parametria yayılımı görülmektedir. Ancak bu aşamada da yakındaki lenf düğümlerinde ve uzak organlarda yayılım göstermez.
3.evre
Rahim kanserinin üçüncü aşamasında kanser hücreleri vajinanın alt kısmına ve pelvis duvarına yayılım göstermektedir. Bu sebeple de bu aşamada tümörün üreterleri tıkama ihtimali bulunmaktadır. Bu aşamada yakındaki lenf düğümlerinde de kanserli dokulara rastlanabilir. Ancak uzak organlarda metastaz görülmez.
3A evresi
Bu aşamada kanser vajinanın alt kısmında görülse de henüz pelvis duvarına ulaşmamıştır. Yakındaki lenf düğümlerinde ya da uzak bölgelerde metastaz görülmez.
3B evresi
Rahim ağzının üçüncü evresinin B aşamasında kanserli doku pelvis duvarına göre büyüme gösterir. Bu sebeple de üretralardan birini ya da her ikisini de tıkaması söz konusu olmaktadır. Bu sebeple de hidronefroz adı verilen ve üretranın tıkanmasından dolayı böbrek sorunlarına yol açan sağlık problemi ortaya çıkmaktadır. Bu aşamada da yakındaki lenf düğümlerinde ve uzak organlarda metastaz görülmez.
3C evresi
Bu aşamadaki tümör herhangi bir boyutta olabilmektedir. Görüntüleme yöntemlerinde ya da biyopside yakındaki pelvik lenf düğümlerinde veya para- aortik lenf düğümlerine yayılım görülmektedir. Halen uzak organlarda metastaz görülmez.
4.evre
Rahim ağzı kanserinin son evresi olan dördüncü evre de kendi içerisinde ikiye ayılmaktadır. Bu evrede kanserin mesane, rektum, akciğer ya da kemik gibi organlarda görülmeye başlamaktadır.
4A evresi
Dördüncü evrenin ilk aşamasında tümör hücreleri mesaneye ya da rektuma yayılım gösterir ya da pelvisten dışarı doğru büyümeye başlar
4B evresi
Rahim ağzı kanserinin son aşaması olan 4B evresinde kanser hücreleri uzak lenf düğümlerine, akciğerlere ve kemiklere yayılım göstermektedir.
Rahim ağzı kanseri öldürür mü?
Genellikle 30 ile 50 yaş aralığında bulunan ve aktif bir cinsel yaşama sahip olan kadınlarda görülen rahim ağzı kanserinin erken tanı alması durumunda tedavisinin başarı oranı son derece yüksek olmaktadır. Ancak ölüm oranlarına bakıldığında rahim ağzı kanseri halen ölüm oranı en yüksek kanser türleri arasında üst sıralarda yer almaktadır.
Rahim ağzı kanseri ve cinsellik
Rahim ağzı kanseri kadınların cinsel hayatlarının etkilenmesine neden olan kanser türlerinden birisidir. Rahim ağzı kanserinin hastaların cinsel hayatları üzerinde ne kadar etkili olduğu henüz tam olarak bilinmese de bu alanda yapılan çalışmalar devam etmektedir.
Rahim ağzı kanserinin tedavisinde kullanılan radyoterapinin ve kemoterapinin yan etkileri içerisinde yer alan saç dökülmesi ve yorgunluk gibi semptomların kanser hastaların cinsel hayatlarını etkilediği bilinmektedir. Uzmanların önemli bir kısmı ise tedaviden sonra da hastaların cinsel hayatlarının olumsuz bir şekilde etkilendiğine inanmaktadır.
Özellikle hastaların damgalanması ve ayrımcılığa maruz kalması hastaların sosyal yaşamlarının önemli ölçüde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu durum hastaların daha az cinsel haz yaşamalarına ve psikolojik strese daha yakın olmaları da cinsel hayatlarının etkilenmesine neden oluyor.
Bu alanda yapılan bilimsel çalışmalarda ise hastaların önemli bir kısmında cinsel işlev bozukluğu olduğu görülmektedir. Bunun yanında çoklu idrar kaçağı yaşamaları da hastaların önemli bir kısmını etkilemektedir. Rahim ağzı kanseri tedavisi sırasında hastaların belirtiği diğer şikayetler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Libido kaybı
- Vajinal kuruluk
- Cinsel ilişki sırasında ağrı
- Yorgunluk
- Ağrı
- Bozulmuş uyku ve dinlenme
- Doğurganlık sorunları
- Fonksiyonel hareketsizlik
Rahim kanseri tedavisinin başarı ile sonuçlanmasının ardından ise hastalarda görülen şikayetler içerisinde şunlar yer almaktadır.
- Değişen cinsel yaşam
- Vajinal darlık
Hastaların tedaviden sonra yaşadıkları bu değişikliklerin depresyon ile ilişkilendirilmesi söz konusu olmaktadır. Bu sebeple de cinsel işlev bozukluğu görülen hastaların yaşam kalitelerinin normal cinsel yaşamını sürdürenlere göre daha düşük olduğu bilinmektedir.
Düşük libido
Hem rahim ağzı kanseri tedavisi sırasında hem de tedavi sonrasında hastalarda cinsel isteksizlik ve arzu kaybı görülmektedir. Bunun sebebinin ise kanser olma endişesi ve tedavinin yan etkileri olduğu düşünülmektedir.
Hastaların normal cinsel yaşamlarına dönmeleri biraz zaman alabilmektedir. Bu sebeple de hastaların partnerlerine karşı açık bir tutum sergilemeleri ve yakınlaşmak için sarılma ve masaj gibi yöntemleri tercih etmeleri önerilmektedir.
Vajinal değişiklikler
Rahim ağzı kanseri tedavisinde uygulanan radyasyon tedavisinde yumurtalıkların etkilenmesi durumunda östrojen üretimi durmaktadır. Bu durum vajinanın kurumasına neden olur. Vajina kuruluğu ise cinsel birliktelikte vajinanın kolaylıkla genişlememesine neden olmaktadır. Ayrıca östrojen salgılanmaması vajinanın elastikiyetinin kaybolmasına ve daralmasına da neden olmaktadır.
Hastaların yaşadığı vajinal daralma vajinal stenoz olarak da adlandırılmaktadır. Bu değişiklik cinsel birlikteliği zorlaştırır ve orgazma ulaşmayı engelleyebilir. Bu sorunun üstesinden gelmek için ise çeşitli yöntem ve egzersizlerden yardım alınması gerekmektedir.
Ne zaman cinsel hayata geri dönülebilir?
Rahim ağzı kanseri teşhisi almak HPV virüsünün riski arttırması sebebiyle hastaların cinsellikten soğumalarına ya da cinsel ilişkiye girmede kaygı yaşamalarına neden olmaktadır. Ancak rahim ağzı kanseri bulaşıcı değildir. Bu sebeple de partnere bulaşması söz konusu olamaz.
Tedavi sırasında da cinsel ilişkide bulunabilir. Ancak bu süreçte partnerlerin prezervatif kullanması önerilmektedir. Her ne kadar HPV virüsünün vajinal mukustan bulaşıp bulaşmadığı henüz kanıtlanamasa da önlem olarak prezervatif kullanımı önerilmektedir. Ayrıca tedavide kullanılan ilaçların da partnere geçip geçmeyeceği hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bu sebeple de partnerlerin önlem alması gerekir.
Rahim ağzı kanseri teşhisi almış olan kişilerin cinsel hayatlarına yeniden başlaması için uzmanlar tedavinin bitmesini önermektedir. Radyoterapi seanslarının tamamlanması ve ameliyatın gerçekleşmesinden sonra dokuların toparlanması için hastaların birkaç haftalık dinlenme süresine ihtiyaçları bulunmaktadır. Daha sonrasında cinsel hayatlarına geri dönebilirler. Hastaların aktif bir cinsel yaşamlarının olması ise kanserin nüks etmesine ya da kötüleşmesine neden olmamaktadır.
Rahim ağzı kanseri öldürür mü?
Rahim ağzı kanserinin tedavisinden sonra hastaların 5 yıllık sağ kalım oranları ile ilgili detaylı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara göre rahim ağzı kanserinin teşhis edilen evrelerine göre sağ kalım oranları şu şekilde olmaktadır.
- Erken evrede teşhis edilen rahim ağzı kanseri hastalarının 5 yıllık sağ kalım oranı %91 olmaktadır.
- Rahim ağzı kanserinin yakın doku ve organlara yayılım göstermesi ya da bölgesel lenf düğümlerine metastaz yapması durumunda hastaların 5 yıllık sağ kalım oranı %60 olmaktadır.
- Rahim ağzı bölgesinin uzak doku ve organlara metastaz yapması durumunda hastaların 5 yıllık sağ kalım oranları ise 519 olmaktadır.
- Rahim ağzı hastalarının ortalama olarak 5 yıllık sağ kalım oranı ise %67 olmaktadır.