Testis Kanseri Nedir?
Testislerin başlıca görevi üremek için semen ve erkeklik hormonu üreten organdır. Bu kanser türü erkeklerin neredeyse yüzde birlik bir kısmında oluşabilmektedir. 35 yaşından küçük olan erkeklerde ise genellikle oldukça sık rastlanan kanser çeşitlerinden bir tanesidir. Testis kanseri bulunan bir erkek için daha önce ailesini de böyle bir kanser türüne rastlanıp rastlanılmadı kontrol edilmelidir.
Eğer ailede böyle bir kanser türü daha önce olmuşsa bu ailedeki erkeklerin her yıl düzenli aralıklar ile test yaptırmaları gerekmektedir. Genellikle testis kanseri olan kişiler kemoterapi ile tedavi edilebilmektedir. Tedavi sonrasında bu hastalığın iyileşmesi oldukça yüksektir. Kanserin meydana gelmesinde germ hücreleri olarak adlandırılan hücrelerden kaynaklı oluşmaktadır.
Testis kanseri tipleri
Testislerde birçok kanser türüne dönüşebilecek çeşitlilikte hücre tipleri bulunmaktadır. Kanserin başladığı hücre tipi ise kanserin tipini belirlemektedir. Kanserin tipi ise tedavinin planlanmasında temel alınan faktörlerden birisi olmaktadır. Testis kanserinin belirlenebilmesi için ise mikroskop altında kanserli hücrenin incelenmesi gerekmektedir.
Germ hücreli tümörler
Testis kanseri vakalarının %90’nından fazlası germ olarak adlandırılan hücrelerde başlamaktadır. Germ hücreleri ise temel olarak seminomlar ve seminom olmayan olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki türde de kanser görülme ihtimali eşit olmaktadır. Çoğu testis kanseri vakası ise hem seminom hem de seminom dışı hücreleri içermektedir. Bu karışık germ hücreli tümörler seminom olmayan testis kanseri gibi çoğalıp büyüdükleri için seminom olmayan kanser türü olarak tedavi edilir.
Seminomlar
Seminom hücrelerinde başlayan testis kanseri seminom olmayan hücrelerde gelişen kansere göre daha yavaş büyüme eğiliminde olmaktadır. seminomlar da kendi içerisinde 2 ana gruba ayrılmaktadır. Bu alt türlerden ilki klasik seminom olmaktadır. seminom hücrelerinde görülen kanser vakalarının %95’inden fazlası bu türe ait olmaktadır. Özellikle 25 ile 45 yaş aralığındaki erkeklerde görülürler.
Spermatositik seminom ise nadir görülen bir testis kanseri türü olmakla birlikte özellikle yaşlı erkeklerde görülmektedir. Spermatositik seminom 65 yaş üzerindeki erkeklerde daha sık görülmektedir. Bu tür de yavaş büyüme eğiliminde olup klasik seminomlara oranla diğer dokulara yayılma ihtimalleri de daha düşük olmaktadır.
Seminom olmayanlar
Seminom olmayan germ hücrelerinde görülen testis kanseri özellikle 30’lu yaşlarının başındaki erkekleri etkileme eğiliminde olmaktadır. Seminom olmayan testis kanseri kendi içerisinde 4’e ayrılmaktadır. Ancak görülen vakaların önemli bir kısmı karışık nitelikte olmaktadır. Vakanın karışık olması tedavisini etkilemez.
Embriyonel karsinom
Testis kanseri vakalarının yaklaşık olarak %40’ında embriyonel karsinom görülmektedir. Bunun yanında saf embriyonel karsinom görülme sıklığı %3 ile %4 oranı arasında değişiklik göstermektedir. Bu türe embriyonel karsinom adı verilmesinin nedeni ise erken döneminde kanser hücrelerinin embriyo hücrelerine benzemesidir. Embriyonel karsinom hızlı büyüme ve kısa süre içerisinde diğer organlara yayılma eğiliminde olan bir türdür.
Embriyonel karsinom görülen hastalarda alfa- fetoprotein adı verilen bir tümör belirteci ve insan koryonik gonadotropinin (HCG) kan düzeylerinin artmasına neden olmaktadır.
Yumurta kesesi karsinom
Yumurta kesesi karsinom ismini erken evresindeki kanserli hücre görünümünün insan embriyosundaki yolk kesesine benzemesinden almaktadır. Bu sebeple de bir diğer ismi yolk kesisi karsinomu olmaktadır. Testis kanserinin bu türü çocuklarda, özellikle bebeklerde görülen, testis kanseri olmaktadır. Yetişkinlerde ise nadir olarak görülür.
Yumurta kesesi karsinomunun çocuklarda görülmesi durumunda tedavinin başarılı olma ihtimali son derece yüksektir. Ancak yetişkinlerde görülmesi ve özellikle de saf olması durumunda çok daha endişe verici olmaktadır. Bunun yanında yumurta kesesi karsinomları yayılım göstermiş olsalar bile kemoterapiye çok iyi yanıt verirler. Yumurta kesesi karsinomları hastaların kanlarındaki alfa-fetoprotein düzeyinin artmasına neden olmaktadır.
Koryokarsinom
Yetişkinlerde nadir olarak görülse de hızlı yayılım gösteren testis kanseri türü olmaktadır. Özellikle koryokarsinomun saf olması durumunda akciğerler, beyin ve kemikler de dahil olmak üzere vücudun diğer bölgelerine daha hızlı bir şekilde metastaz yaparlar. Ancak genellikle koryokarsinom hücreli kanser karışık bir şekilde görülmektedir. Tümörün karışık olması durumunda daha iyi bir görünüme sahip olurlar. Ancak koryokarsinom her zaman endişe verici testis kanseri tiplerinden birisi olarak kabul edilir.
Teratom
Teratom hücreli testis kanseri mikroskop altında gelişmekte olan embriyonun 3 katmanının her birine benzeyen alanlara sahip germ hücreli tümörleri olmaktadır. saf teratomlar nadir görülür ve AFP ile HCG değerlerinin artmasına neden olmaz. Genellikle karışık germ hücreli tümörlerin parçaları olarak görülen teratomlar kendi içerisinde üçe ayrılmaktadır.
Olgun teratomlar
Nadiren yayılan olgun teratomlar yetişkin doku hücreleri ile benzerlik gösterirler. Genellikle ameliyat ile tedavi edilebilirler. Ancak nadir olarak tekrarlama ihtimalleri bulunmaktadır.
Olgunlaşmamış teratomlar
Erken embriyodakine benzeyen hücreler tarafından oluşturulan ve daha az gelişimiş kanser türü olmaktadır. Olgunlaşmamış teratomların yakın dokulara yayılması, metastaz yapması ve tekrarlaması olgunlaşmış teratomlara oranla daha yüksek oranda görülmektedir.
Somatik tip maligniteli teratomlar
Son derece nadir görülen bir tür olmakla birlikte bazı noktalarda olgun teratomlara benzemektedir. Bunun yanında normal testis dışında gelişen bir kanser türü haline gelmesini sağlayan alanları da vardır.
Karsinom
Testiküler germ hücreli tümörlerin intraübüler germ hücreli neoplazi ya da karsinoma in situ olarak başlama ihtimali de bulunmaktadır. Bu durumda başlayan vakalarda testiküler CIS hücreleri mikroskop altında anormal görülmekle birlikte henüz sperm hücrelerinin oluştuğu yerin duvarı dışına yayılım göstermezler. Bu sebeple de karsinoma her zaman invaziv kanserle ilerlemez.
Stromal tümörler
Testis kanserinin testislerin destekleyici ve hormon üretmekle görevli olan hücrelerinde başlaması da söz konusu olabilmektedir. Bu tümörler gonadal stromal tümör olarak bilinir ve erişkinlerde görülen testis kanserinin %5’inden azını oluştururken, çocukluk çağında görülen testis kanseri vakalarının %20’sini oluşturmaktadır. Stromal tümörlerin en sık görülen türleri ise leydig hücreli tümörler ve sertoli hücre tümörleri olmaktadır.
Leydig hücreli tümörler
Erkek cinsiyet hormonlarının salgılanmasından sorumlu olan leydig hücrelerinde başlayan tümörlerdir. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda görülebilen bir testis kanseri türü olmaktadır. Leydig hücreleri genellikle erkeklik hormonları üretmekle sorumlu olsa da bazen östrojen de salgılarlar.
Leydig hücrelerinde gelişen tümörlerin önemli bir kısmı iyi huylu olmaktadır. Bunun yanında nadiren dışarı yayılım gösterirler ve genellikle ameliyat ile tedavi edilebilirler. Ancak az sayıda leydig tümörü kötü huylu olmaktadır. Kötü huylu olanlar ise vücudun diğer bölgelerine yayılım gösterebilirler. Bunun yanında kemoterapi ve radyasyon tedavisine yanıt vermeyen kanser türlerinden birisi olması sebebiyle endişe yaratıcı olmaktadır.
Sertoli hücre tümörleri
Sperm hücrelerini üretmek ve beslemekle görevli olan sertoli hücrelerinde başlayan tümör çeşidi olmaktadır. Bu tümörlerin de önemli bir kısmı iyi huylu olmaktadır. Bunun yanında kötü huylu olması durumunda kemoterapi ve radyoterapiye olumlu yanıt vermemektedir.
İkincil testis kanserleri
İkincil testis kanserleri başka bir hormonda başlayan ve daha sonrasında testislere yayılan kanserleri ifade etmek için kullanılan bir terim olmaktadır. Gerçek testis kanseri olarak adlandırılmayan bu kanser türlerinin isimlendirilmesinde kanserin ilk başladığı yere göre isimlendirilmesi yapılmaktadır.
İkincil testis kanserleri içerisinde en sık görüleni ise lenfoma olmaktadır. Testiküler lenfoma 50 yaş üstündeki erkek hastalarda birincil testis kanserlerine göre daha sık görülen bir kanser türü olmaktadır.
Akut lösemili çocuklarda ise tümör testisin içerisinde görülebilir. Bu sebeple de lösemiyi tedavi ederek testislerdeki tümörün de tedavi edilmesi mümkün olmaktadır. Sekonder testis kanserinin görülmesinde en çok rol oynayan diğer kanser türleri içerisinde ise deri, akciğer ve böbrekler gelmektedir. Bu durumun gerçekleşmesi durumunda hastaların genel prognozu kötü olma eğiliminde olmaktadır. Çünkü bu tür kanserler sekonder testis kanserine neden olmadan önce diğer organlara yayılım gösterir.
Testis Kanserinin Belirtileri
Testis kanseri olan hastalarda görülen belirtiler içerisinde şunlar yer almaktadır:
- Her iki testistede şişlik
- Sırt ağrısı
- Skrotumda ağırlık hissi
- Meme dokusunun genişlemesi ve hassasiyet
- Alt karın ve kasıkta donuk ağrı
- Testis ya da skrotumda ağrı ya da rahatsızlık
- Skrotumda ani şişlik
Testis kanseri risk faktörü
Testis kanserinin görülme riskini arttıran bazı faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin bir kısmı değiştirilebilir. Ancak yaş ya da aile geçmişi gibi bazı risk faktörleri değiştirilemez. Diğer bir yandan bir kişinin risk faktörlerini barındırması testis kanserinin görülmesini kesinleştirmez. Bunun yanında testis kanseri görülen hastalarda da risk faktörlerin bulunmaması söz konusu olmaktadır. Testis kanserinin görülme riskini arttıran faktörler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
İnmemiş testis
Testis kanseri açısından en büyük risk inmemiş testistir. Anne karnındaki bebeklerde oluşan bu durumda testislerden birisi ya da her ikisi de yerine inmek yerine karında kalmaya devam eder. İnmemiş testis vakası görülen kişilerde testis kanseri görülme oranı çok daha fazla olmaktadır.
Testislerin doğumdan önce testis torbasına inmemesi durumunda bir yıl beklenmesi gerekmektedir. Çünkü bazı vakalarda testisler bebeklerin ilk yılları içerisinde yerine yerleşir. Bazı vakalarda ise bu süre içerisinde de testisler testis torbasına inmez. Ancak kasık bölgesine kadar inebilir. Bu sorunun çözülebilmesi için orşipeksi adı verilen cerrahi işlem uygulanmaktadır.
İnmemiş testis problemi bulunan ve tedavi edilmeyen vakalarda testis kanseri inmemiş testislerde görülmektedir. Bunun yanında her 4 vakadan biri inmiş testislerde görülmektedir. Bu sebeple de riskin azaltılması için orşipeksi operasyonunun çocuk küçükken yapılması gerekmektedir.
Aile öyküsü
Babada ya da erkek kardeşte testis kanseri görülmesi durumunda kişide de testis kanseri görülme riski artmaktadır. Bunun yanında ailesinde testis kanseri görülenlerin küçük bir kısmında testis kanseri görülmektedir. Ayrıca testis kanseri görülen hastaların önemli bir kısmının ailesinde testis kanseri öyküsü bulunmaz. Ancak kalıtımsal olan Klinefelter sendromu olan kişilerde testis kanseri görülme ihtimali artmaktadır.
HIV enfeksiyonu
Testis kanseri üzerinde yapılan bazı çalışmalar HIV ile enfekte ve AIDS olan kişilerde testis kanserinin görülme ihtimalinin arttığını göstermektedir. Bunun dışında başka hiçbir enfeksiyon nedeninin testis kanseri riskini arttırdığına yönelik bulguya rastlanmamıştır.
Karsinom
Karsinom genellikle testislerde herhangi bir şişliğe ya da başka belirtilere neden olmamaktadır. Bunun yanında testiste görülen in situ olarak adlandırılan karsinom tipleri her ne kadar kanserin 0. evresi olarak değerlendirilse de bu yapıların testis kanserine ne oranda dönüştüğü hakkında net veriler bulunmamaktadır. Bu sebeple de karsinom söz konusu olduğunda genellikle gelişimleri yakından takip edilerek herhangi bir tedavi uygulanmaz.
Diğer testis kanseri türleri
Bir kişide testis kanseri görülmesine neden olabilecek bir diğer risk faktörü de kişisel kanser öyküsü bulunmasıdır. Bu sebeple de tedavi edilmiş bile olsa kişide testis kanserinin görülmesi durumunda %3- 4 oranında diğer testis kanseri türleri de görülmektedir.
Yaş
Testis kanseri genellikle 20 ile 34 yaş aralığındaki erkeklerde görülmektedir. Ancak testis kanseri bebeklik döneminden itibaren hayatın her döneminde görülebilen bir kanser türü olmaktadır.
Irk ve etnik köken
Beyaz erkeklerde testis kanseri görülme ihtimali Asyalı ya da siyah ırktaki erkeklere oranla 4- 5 kat olmaktadır. Bu sebeple de testis kanserinin dünyadaki dağılımında Amerika ve Avrupa’da artarken, Afrika ve Asya’da daha nadir görülen bir kanser türü olmaktadır.
Vücut ölçüsü
Testis kanseri üzerine yapılan çalışmalarda belirlenen bir diğer risk faktörü de erkeklerin boy ölçüsü olmaktadır. Bu çalışmalarda boy uzadıkça kanser görülme riskinin arttığı tespit edilmiştir. Bunun yanında vücut ağırlığı ile testis kanseri arasında herhangi bir bağlantı bulunamamıştır.
Tartışmalı risk faktörleri
Aşağıda belirtilen risk faktörleri için henüz yeterli kanıtlar elde edilememiştir.
- Testislerde daha öncesinde meydana gelen yaralanma ya da travma
- Ata binmek gibi sürekli olarak tekrarlayan hareketler
Testis kanseri tanı yöntemleri
Testis kanserinin tespit edilebilmesi ve tanının kesin olarak konulabilmesi için bazı yöntemlere başvurulmaktadır. Bu yöntemler arasında ilk olarak skrotal ultrason dediğimiz ultrason ile tesiste bulunan tümörün başka bir organdan mı geldi yoksa burada mı oluştuğu kesin olarak tespit edilmektedir. Kan testi ile de bireyin testis kanseri belirtileri göstermesinin ardından yapılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi yöntemi de bulunan tümörü çevre organlara yayılma gösterip göstermediği görüntülenmektedir.
Testis kanseri evreleri
Bir hasta testis kanseri tanısı aldıktan sonra tedavisinin planlanması için tümörün evrelemesinin yapılması gerekmektedir. Bu sayede kanserin ciddiyeti anlaşılarak tedavide kullanılacak yöntemler belirlenir.
Testis kanseri 0. evre
Testis kanserinin 0. evresi, testis kanserinin en erken evresi olmaktadır. Yerinde germ hücreli neoplazi ya da GCNIS olarak da adlandırılmaktadır. Diğer evrelemeler ise 1 ile 3 arasında değişmektedir ve testis kanserinde dördüncü evre bulunmaz.
Testis kanserinin sıfırıncı evresinde olması durumunda kanser hücreleri sadece testislerin içerisinde küçük tüplerde bulunmaktadır ve hücreler testisin diğer kısımlara doğru yayılım göstermez. Bunun yanında kanser hücrelerinin uzak organlara ve lenf düğümlerine yayılım göstermemiştir. Hastanın tümör belirteçleri de normal düzeyde olur.
Testis kanseri 1.evre
Testis kanserinin birinci evresi kendi içerisinde iki gruba ayrılmaktadır. Bu evrede genel olarak tümör testis içerisinde yer alan tüplerin ötesine büyüme göstermektedir.
1A evresinde ise tümör testislerin içerisindeki tüplerden dışarı doğru büyüme gösterir. Ancak tümör halen testislerin içerisinde konumlanır ve yakındaki kan damarlarının ya da lenf düğümlerine doğruna büyüme göstermez. Tümör belirteçleri ise halen normal düzeyde devam eder.
1B evresinde ise tümör testis dışına ve yakındaki diğer yapılara doğru büyüme göstermektedir. Kanser hücreleri yakındaki lenf düğümlerinde ya da uzak organlarda görülmez ve tümör belirteçleri normal düzeyde seyretmektedir.
Testis kanseri 2.evre
Testis kanserinin ikinci evresinde tümörün testis dışına büyümesi söz konusu olabilir de olmayabilir de. Bunun yanında bu aşamadaki tümör boyutları değerlendirilemez. Kanser hücreleri uzak organlara yayılım göstermemekle birlikte yakındaki 1 veya daha fazla lenf düğümüne yayılım göstermektedir. Testis kanserinin ikinci evresi kendi içerisinde üçe ayrılmaktadır.
2A evresinde tümör testisin dışına büyüme gösterebilir. Bunun yanında tümörün boyutu çeşitli nedenlerden dolayı değerlendirilemez. Bu evrenin bir diğer özelliği kanser hücrelerinin en az 1 lenf düğümüne yayılmıştır. Lenf düğümlere ameliyat ile bakılması durumunda 5 lenf düğümüne kadar kanser hücresi görülebilir. Bu aşamada lenf düğümleri 2 cm’den daha büyük olmamaktadır. Bu aşamada uzak organlara metastaz söz konusu olmamaktadır. Bunun yanında tümör belirteçlerinden en az biri normal değerlerinden biraz yüksek olması mümkün olabileceği gibi tümör belirteçlerinin tamamının normal düzeyde olması da mümkün olmaktadır.
Testis kanserinin 2B evresinde ise kanser yakındaki lenf düğümlerinde görülmektedir. Bu evrede lenf düğümlerinin büyüklükleri 2 ile 5 cm arasında değişiklik göstermektedir. 2C evresinde ise kanser görülen en az bir lenf düğümünün boyutu 5 cm’den fazla olmaktadır.
Testis kanseri 3.evre
Testis kanserinin son evresi olan 3. Evresi de kendi içerisinde üçe ayrılmaktadır. Alt aşamalarda kabul edilebilen durumlar ise çeşitlilik göstermektedir.
3A evresinde tümör testisinde dışarına büyüme gösterebilir ya da göstermeyebilir. Bunun yanında tümörün boyutu çeşitli nedenler ile değerlendirilemez. Yakındaki lenf düğümlerinde ise kanser hücresinin görülmesi ya da görülmemesi belirleyici değildir. Bunun yanında kanser uzaktaki lenf düğümlerine ve akciğerlere yayılım göstermektedir. Bu aşamada tümör belirteçleri normal değerler içerisinde olabileceği gibi en az bir değer normal değerlerin üzerinde de olabilir.
Testis kanserinin 3B evresinde ise tümör testis dışına büyüme gösterebilir de göstermeyebilir de. Bunu yanında tümörün boyutu değerlendirilemez ve kanser hücreleri yakındaki lenf düğümlere yayılım gösterebilir. Bunun yanında uzaktaki lenf düğümlerinde ve akciğerlerde kanser hücreleri görülür. Tümör belirteç değerleri içerisinde en az bir değer normalin çok üzerinde çıkmaktadır.
3B evresi olarak nitelendirilebilecek bir diğer evre ise uzak lenf düğümlerinde ya da akciğerlerde metastaz görülmemesine rağmen yakındaki lenf düğümlerin en az birinde kanser hücresi görülebilmektedir. Bunun yanında tümör belirteçlerinden en az bir değeri normal değerlerin çok üzerinde görülmektedir.
Testis kanserinin son evresi olan 3C evresinde görülebilecek 3 farklı durum bulunmaktadır. Bunların içerisinde ise ilk senaryoda tümör testis dışına büyüme gösterebilir ve herhangi bir sebep ile değerlendirilemez. Bu aşamada kanser yakındaki 1 en az 1 lenf düğümüne yayılım göstermektedir. Uzak bölgelerde metastaz görülmemekle birlikte tümör belirteç düzeyi çok yüksek olmaktadır.
3C aşamasının ikinci sırasında ise kanser hücreleri yakındaki lenf düğümlerinin en az birinde görülebilir. Bunun yanında uzaktaki lenf düğümlerinde ve akciğerlerde de metastaz gerçekleşmiştir. Tümör belirteçleri içerisinde en az biri ise normal düzeyin çok üzerinde olmaktadır.
3C evresinin son senaryosunda ise kanser hücreleri akciğer dışında uzak organlara metastaz yapmıştır. Tümör belirteç düzeyleri ise normal değerlerin çok üzerinde olmaktadır.
Testis kanserinin tedavi yöntemleri
Testis kanserinin tedavisinde birçok cerrahi yöntem ve farklı yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında ilk olarak cerrahi müdahale kanserin ilerlemiş olduğu veya riskin oldukça yüksek olduğu kişilerde uygulanmaktadır. Kemoterapi yöntemi ile de tedavi yapılmaktadır. Kemoterapi ile testisin dışına eğer kanser hücreleri yayılmış ise kemoterapi ile tedavi edilmektedir. Bazı durumlarda ise ameliyat sonrasında ek bir tedavi olarak uygulanmaktadır. Radyasyon tedavisi ise diğer tedavi yöntemlerine desteklemek amacı ile kullanılmaktadır.
Testis Ameliyatı
Genellikle ilk evrelerde kesin tanı konulan hastalara kanserli olan testislerin alınabilmesi için ameliyat yapılmaktadır. Eğer kanser testis dışında herhangi bir organa yayılmadıysa yapılan ameliyatlar sadece testislerin alınması ile gerçekleştirilir ve oldukça başarılı bir ameliyat yapılmış olur. Bununla birlikte tek bir testisin alınması durumunda hastada beklenmedik bir komplikasyon genellikle gerçekleşmez. Halk arasında tek bir testisin alınması o kişi de kısırlığa sebep olacağına düşünürse de böyle bir durum söz konusu değildir. Fakat iki testisin birden alınması kısırlığı da beraberinde getirmektedir.
Aynı zamanda kanserli olan hücrelerin tedavi edilebilmesi için lenf bezlerinin alınmasına da ihtiyaç duyulabilir. İşte bu durumda lenf bezlerinin alınabilmesi için karından bir kesit açılır ve buradan lenf bezi alınır. Yapılan bu ameliyatlar sonrasında kemoterapi ve radyoterapi işlemleri de yardımcı tedavi olarak uygulanmaktadır. Uygulanan bu yardımcı tedaviler sonrasında hastanın doğurganlık oranı düşürme ihtimali de unutulmamalıdır. Fakat erken teşhis edilen testis kanserlerinde mutlaka kanserin diğer organlara yayılmaması için müdahale edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden doktorun tavsiyelerine uyulup tedavinin aksatılmadan uygulanması gerekmektedir.
Radyoterapi
Radyasyon tedavisinde tümör hücrelerinin öldürülmesi için yüksek enerjili X ışını kullanılmaktadır. Bu ışınlar genellikle vücut dışından verilmektedir. Özellikle 1. ve 2. evre saf testis kanserlerinde uygulanan tedavi yöntemi olmaktadır. Bazı vakalarda ise radyasyon tedavisi testis ile pelvisin aynı tarafındaki lenf düğümlerine yönlendirilmektedir.
Günümüzde radyasyon tedavisi daha az tercih edilen bir tedavi seçeneği olmaktadır. Çünkü radyasyon tedavisi çeşitli kalp hastalıklarına ve diğer kanser türlerine neden olabilmektedir.
Kemoterapi
Testis kanserinde kullanılan kemoterapi kanser hücrelerinin bölünmesini ve çoğalmasını engellemesinin yanı sıra kanser hücrelerinin ölmesini de sağlamaktadır. Testis kanserinde uygulanan kemoterapi uygulamaların ilaçlar direkt olarak damar içerisinden verilmektedir. Testis kanserinde kemoterapi verilen kürler genellikle 3 hafta sürmektedir. Ancak kanserin evresine bağlı olarak hastalara 1 ile 4 kür arasında kemoterapi uygulanmaktadır.
Testis kanseri sonrasında çocuk sahibi olunabilir mi?
Testis kanseri sonrasında testisin alınması durumu söz konusu ise genellikle kısırlık ve ereksiyon durumları yaşanmamaktadır. Çünkü bir testis alındığında diğeri onun yerine daha fazla sperm üretebiliyor ise bu durumda herhangi bir sorun yaşanmaz. Fakat ameliyat sonrasında kemoterapi veya radyoterapi gibi uygulamalar doğurganlığı belli bir seviyede düşürmektedir. Eğer kanser ilerlemiş ise tedavi sürecinde testislerle birlikte lenf düğümleri de alınmış ise bu durumda doğurganlığı ciddi bir oranda etkilenebilir.
Testis kanseri önlenebilir mi?
Testis kanseri önlemenin belirli bir yöntemi bulunmamaktadır. Ancak erken teşhis oldukça önemli ve tedavinin yanıt vermesi için yapılması gereken durumlardan birisidir. Fakat alınabilecek küçük önlemler ile testis kanserinin oluşma riski düşürülebilir. Erkekler genellikle belirli periyotlar ile kendi kendilerini kontrol ettiklerinde ve herhangi bir değişiklik gördüklerinde doktora başvurmaları Bu Kanserin yaşanmasını önleyebilir. Aynı zamanda testislerde herhangi bir testis kanseri belirtisi bulunup bulunmadığına bakılması gerekmektedir. Eğer göze çarpan ve anormal bir durum bulunuyor ise doktora başvurulması gerekmektedir. Bu şekilde erken teşhis eğer kanser görülüyor ise hastalığın seyrini olumlu yönde etkilemektedir. Aynı zamanda ailesinde daha önce bu kansere yakalanmış kişiler var ise bu kişilerin belirli periyotlar ile mutlaka ön testler ve muayeneler yaptırmaları gerekmektedir. Bu sayede Eğer kişide böyle bir kanser türü mevcut ise daha erken teşhis edilmiş hem müdahalesinin de daha erken yapıldığı için hasta çok fazla etkilenmeden bu durumdan kurtulmuş olur.
Testis kanseri metastaz belirtileri
Testis kanseri hastalarının yaklaşık olarak %5’inde metastaz görülmektedir. En yaygın yayılım alanları ise akciğerler ve lenf düğümleri olmaktadır. Daha az sıklıkla ise testis kanseri karaciğere, beyne ve kemiklere yayılım göstermektedir. Testis kanserinin metastaz yapması durumunda ise hastalarda görülebilecek belirtiler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Bel ağrısı
- Kalıcı öksürük
- Boyunda şişlik
- Öksürmek
- Kan tüketme
- Göğüslerin şişmesi ve büyümesi
- Nefes darlığı
Testis kanserinde elle muayene ne demek?
Testis kanserinin erken evrede tanı alıp tedavi edilebilmesi için erkeklerin düzenli olarak testis kontrollerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bunun için şu adımların takip edilmesi gerekir.
- Kontrolün duşta yapılması önerilmektedir. Çünkü sıcak su ve buhar testislerin ısınmasını ve yumuşamasını sağlayacaktır.
- Daha sonrasında testis torbalarının parmakla yuvarlanması ve hafif baskı uygulanması gerekmektedir.
- Bu işlem sırasında acı, şişkinlik ya da sertlik hissedilmesi durumunda doktora başvurulması önerilir.
Testis kanseri ve cinsellik
Hem testis kanseri hem de testis kanseri tedavisi hastaların cinsel yaşamları ve doğurganlığı üzerinde etkili olmaktadır. Bunun yanında testis kanseri tedavisi hastaların görünüşlerini ve hissini değiştirebilir. Bu değişiklikler kısa vadeli olabileceği gibi uzun vadeli de olabilmektedir. Bu sebeple de cinsellik ve kanser hakkında hastaların partnerleri ile konuşmaları gerekmektedir. Bunun için şu noktalara dikkat edilmesi gerekir:
- Hastaların eşleri de kanserden etkilenmektedir. Bu sebeple de partnerlerinde sinirli, üzgün ya da öfkeleri olmaları normaldir. Bunun yanında hastalık nedeni ile eşlerin hamile kalma şansı da yok olabilmektedir. Bu durum da eşleri etkileyen durumlardan birisi olmaktadır.
- Hastaların cinsel yakınlık konusunda kendilerini daha iyi hissetmeleri için hem partnerleri hem de doktorları ile iletişim içerisinde olmaları önemlidir.
- Tedavi sırasında ve sonrasında hastalarda cinsel isteksizlik görülmesi normal bir durumdur.
- Hastaların sabırlı olması ve kendilerine zaman tanıması gerekir.
Testis kanserinde ölüm oranı
Testis kanserinde 5 yıllık sağ kalım oranı %95 olmaktadır. Ancak bu oran kanserin evresine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre farklılık göstermektedir. Erken evrede teşhis konulan ve testislerin ötesine yayılım göstermeyen testis kanserlerinde 5 yıllık sağ kalım oranı %95 olmaktadır. Bunun yanında karnın arka kısmındaki lenf düğümlerine yayılım gösteren testis kanserinde 5 yıllık sağ kalım oranı ise %96 olmaktadır. Testis kanserinin akciğerlere ya da uzak lenf düğümlerine yayılması durumunda 5 yıllık sağ kalım oranı ise %73 olmaktadır.
Ameliyatın Özeti
Ameliyatın Süresi: 30 Dakika-2 Saat
Anestezi Yöntemi: Genel, Spinal
Hastanede Yatma Süresi: 1 Gün
İşe Dönme Süresi: 1-2 Hafta