30 Saniyelik Özet
- Yemek borusu kanserinin en karakteristik belirtisi yutkunma güçlüğüdür.
- En önemli risk faktörleri sigara, alkol, reflü, obezite ve genetiktir.
- Tedavisinde cerrahi işlemler, kemoradyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler gibi yöntemler uygulanır.
- Tedavisi kanserin evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir.
Yemek borusu (özofagus) kanseri nedir?
En sık görülen 7. kanser türü olan yemek borusu kanseri boyundan başlayan ve mideye kadar uzanan yaklaşık olarak 25-30 cm uzunluğundaki yemek borusunda meydana gelen kanser türüdür. Özofagus kanseri olarak da isimlendirilmektedir.
Yemek borusu kanseri türleri
Yemek borusu kanseri etkilenen hücrelerin türüne göre çeşitlenmektedir. Bu sebeple de iki ana gruba ayrılır:
Skuamöz hücreli karsinom
Yemek borusun besinler ile temas eden iç yüzeyi yassı epitel hücreler ile kaplı olmaktadır. Bu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması durumunda skuamöz hücreli karsinom adı verilen kanser türü ortaya çıkmaktadır. Yassı hücreli kanser de denilen bu kanser türü yemek borusu kanseri türlerinden biridir.
Adenokarsinom
Yemek borusu kanseri genellikle yemek borusunun alt kısmında meydana gelir. Mide içeriğinden etkilenen bu bölüm sindirim sistemindeki hücrelere benzemeye başlar. Bu noktadan sonra da kontrolsüz bir şekilde çoğalarak kanserleşir. Bu duruma özofagus adenokanseri adı verilmektedir.
Yemek borusu (özofagus) kanseri tanı
Yutkunma güçlüğü ve açıklanamayan kilo verme gibi karakteristik belirtileri olan yemek borusu kanseri tanısında öncelikle hastaların tıbbi hikayesi dinlenir ve daha sonrasında fiziki muayene yapılır. Daha sonrasında ise belirtilere neden olan bir tümörün var olup olmadığının anlaşılması için hastalardan bazı tetkikler istenmektedir.
Endoskopi
Yemek borusu kanserinin teşhisinde öncelikli olarak başvurulan tetkik yöntemi endoskopi olmaktadır. Bu tetkikte ucunda kamera olan ince bir boru ile hastaların yemek borusu içeriden görüntülenir. Hekimin gerekli görmesi halinde ise aynı işlemde patolojik inceleme için gerekli örnekler alınabilir.
Özofagus ve mide röntgeni
Baryum yutma testi olarak da adlandırılan bu testte hastaların yemek borusundaki yapısal değişikliklerin görüntülenmesi amacıyla uygulanmaktadır. Bunun için röntgen ışınları altında görüntülenebilen sıvı bir ilacın tüketilmesi gerekir. İlaç yutulurken aynı zamanda görüntüleme yapılır. Bu sayede yemek borusundaki fiziksel değişiklikler fark edilebilir.
Bilgisayarlı tomografi
Yemek borusu kanserinden şüphelenilmesi durumunda tümörün çevredeki organlara metastaz yapıp yapmadığının anlaşılması için bilgisayarlı tomografiden yararlanılmaktadır. Yemek borusundaki tümörler özellikle karaciğere ve akciğere metastaz yapma ihtimali yüksek olan tümörlerdir.
Endoskopik ultrasonografi
Bu yöntem endoskopi yöntemi ile benzerlik göstermektedir. Ancak görüntüleme ses dalgaları ile yapılır. Bu tetkikin amacı tümörün yemek borusundaki yayılımının anlaşılması, lenf düğümlerinin durumu ve tümörün derinliğinin belirlenmesidir.
Pozitron emisyon tomografisi
Kısaca PET olarak adlandırılan bu tetkik nükleer bir test olmaktadır. Hücrelerin aktivitesinin ölçülmesini sağlayan bu test ile olası kanser yerleri hakkında da bilgi alınabilmektedir. PET taraması özellikle uzak bölgelere metastaz yapıp yapmadığının anlaşılması için kullanılmaktadır.
Yemek borusu (özofagus) kanseri belirtileri
Yemek borusu kanserinin en karakteristik belirtisi hastaların yutkunma güçlüğü çekmesidir. Bunun yanında hastalarda görülen belirtiler içerisinde şunlar da yer almaktadır:
- Geçmeyen hıçkırık
- Göğüs ağrısı
- Mide yanması
- Kilo kaybı
- Gıdaların yutulması sırasında boğazda ağrı hissedilmesi
- Kusma
- Yiyeceklerin ağza geri gelmesi
- Göğüste baskı hissi
- Göğüste yanma
- Mide ekşimesi
- Öksürük
- Seste kabalaşma
- Kanama
- Devamlı halsizlik
- Siyah ya da katran renginde dışkı
- Kanamaya bağlı olarak anemi gelişmesi
- Yorgunluk
Yemek borusu (özofagus) nedenleri
Diğer kanser türlerinde de olduğu gibi yemek borusu kanserinin altında yatan faktörler çok çeşitli olabilir. Diğer bir yandan yemek borusu kanserinin kesin nedeni henüz araştırmalar ile kanıtlanamamıştır. Ancak bu çalışmalarda bazı faktörlerin yemek borusu kanseri riskini arttırdığı gözlemlenmiştir.
Aile geçmişi
Birinci derece akrabalar başta olmak üzere yakın akrabalarında yemek borusu ya da mide kanseri olan kişilerde yemek borusu kanseri görülme ihtimali artmaktadır. Bu durum kişide sindirim sistemi kanserlerine karşı bir yakınlık olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Sigara ve alkol tüketimi
Sigara ve alkol kullanımı hem yemek borusunun tahriş olmasına hem de genetik mutasyona neden olmaktadır. Bu sebeple de yemek borusu kanseri riskini önemli ölçüde arttırmaktadır.
Reflü hastalığı
Mide ya da safra içeriğinin yemek borusuna geri kaçması durumunda yemek borusundaki dokular ciddi bir şekilde hasar alabilmektedir. Bu durumun uzun sürmesi yemek borusunda yapısal değişikliklerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu değişiklik ile yemek borusundaki hücrelerin yapısı sindirim sistemindeki hücrelerin yapısına dönüşür. Bu duruma Barrett özofagusu adı verilir ve bu lezyonlar yemek borusu kanseri geliştirme riskini arttırır.
Obezite
Vücut ağırlığının ideal kilonun çok üstünde olması durumunda reflü gibi sorunlar artış göstermektedir. Bu sebeple de obezite olan kişilerde yemek borusu kanseri gelişme riski de artar.
Yemek borusu hastalıkları
Gıdaların mideye geçmesini engelleyen bazı yapısal hastalıklar yemek borusu yapısında değişikliğe neden olmaktadır. Buradaki dokuların zarar görmesi de kanser riskini arttırır.
Yemek borusunu tahriş edecek gıdaların tüketilmesi
Çok sıcak yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi yemek borusunun zarar görmesine neden olmaktadır. Bu durum da yemek borusu kanseri riskini arttıran faktörlerden birisidir.
Radyasyon
Karın, boyun ya da göğüs kafesinin yüksek dozda radyasyona maruz kalması dokuların tümör geliştirme riskini arttırmaktadır.
Yetersiz beslenme
Meyve ve sebzelerin yeterince tüketilmemesi özellikle yemek borusu kanseri riskini arttırmaktadır. Çünkü meyve ve sebzelerde bulunana vitamin ve minerallerin yanı sıra antioksidan maddeler kişileri yemek borusu kanserinden korumaktadır.
Yemek borusu (özofagus) kanseri tedavi yöntemleri
Yemek borusu kanserinin tedavisi kanserin çeşidine, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanmaktadır. Yemek borusu kanserinin tedavisinde genellikle cerrahi seçenekler tercih edilmektedir. Bunun yanında diğer tedaviler ile de kombinlenmektedir.
Küçük tümörlerin çıkarılması
İlk aşamada olan yemek borusu kanserlerinde uygulanan bu tedavi yönteminde endoskopi kullanılmaktadır. Bu yöntemin uygulanabilmesi için hücrelerin henüz kanserleşmemiş ancak kanserleşme ihtimalinin bulunması ya da kanser hücrelerinin sadece yüzeysel olması gerekmektedir. Bu şartlara uyan hastalarda endoskopi işlemi uygulanır ve bu işlemde tehlikeli dokuların yakınındaki sağlıklı dokular ile birlikte çıkarılır.
Özofajektomi
Bu işlemde kanser hücrelerinin görüldüğü yemek borusunun tamamı ve bazı vakalarda midenin bir kısmı çıkarılmaktadır. Genellikle midenin üst kısmının da çıkarıldığı bu ameliyatlar yemek borusunun kalan kısmı ile mide yeniden birleştirilmektedir. Bu işlem için ise midenin vücudun üst kısmına doğru çekilmesi gerekmektedir.
Özofagogastrektomi
İleri evredeki yemek borusu kanserine uygulanan tedavi yöntemlerinden birisi olan bu yöntemde kanserli hücrelerin yemek borusu ve midenin büyük bir bölümü çıkarılmaktadır. Bunlara ek olarak metastaz olan lenf nodulları da çıkarılmaktadır. Daha sonrasında yemek borusunun kalan kısmı ile mide birleştirilir.
Boyun bölgesindeki yemek borusu kanseri tedavisi
Bu bölgede yer alan tümörler için genellikle cerrahi işlemler uygulanmamaktadır. Çünkü bu alanda yapılan araştırmalar cerrahi müdahale ile kemoradyoterapi arasında başarı açısından bir fark olmadığını göstermektedir.
Bu sebeple de boyun bölgesinde görülen yemek borusu tümörlerinin tedavisinde kemoradyoterapi ile büyük başarı elde edilmektedir. Diğer bir yandan kemoradyoterapinin yeterli olmadığı hastalarda cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulması gerekmektedir.
Boyun bölgesindeki tümörlerin alınması için cerrahi işlem uygulanması durumunda sadece yemek borusu değil aynı zamanda soluk borusu ve yutak bölgesinin bir kısmı ile tiroidin alınması da gerekmektedir. Bu sebeple de operasyondan sonra hastalar boğazlarından nefes almak zorunda kalırlar.
Göğüs bölgesi yemek borusu kanseri
Göğüs bölgesinde görülen tümörlere uygulanacak tedavi, tümörün soluk borusu ile yemek borusunun ayrıldığı yerin altında ya da üstünde olmasına göre değişiklik göstermektedir. Eğer tümör soluk borusunun üzerinde olması durumunda kemoterapi tercih edilmektedir. Eğer tümör soluk borusunun altında ise o zaman cerrahi tedavi yöntemleri öncelik kazanmaktadır.
Göğüs bölgesinde görülen tümörlerin çıkarılması işleminde yemek borusunun tamamen çıkarılması söz konusu olmaktadır. Bunun yanında toplamda en az 16 adet olmak üzere lenf bezleri de çıkarılmaktadır. Daha sonrasında ise hastalara mideden yemek borusu yapılır ve bu sayede hastaların ağızdan beslenmeye devam etmesi sağlanır.
Mideye yakın yemek borusu kanseri
Alt yemek borusunda görülen tümörler mideye sıçrama yapıp yapmamasına göre tedavi planlanmaktadır. Eğer tümör mideye 2 santimetreden daha fazla yayılım gösterdi ise yemek borusunun büyük bir bölümü ile midenin tamamının çıkarılması gerekmektedir.
Bu tedavinin uygulandığı hastalara ince ya da kalın bağırsaktan yeni yemek borusunun yapılması gerekmektedir. Mideye yakın yemek borusu kanserlerinde yemek borusunun değişmesinden dolayı hastaların daha sonraki yaşamlarında özel bir beslenme programını takip etmeleri gerekmektedir. Bu programda hastaların az ve sık beslenmesi gerekir.
Yemek borusu kanseri ameliyatının riskleri
Yemek borusu kanseri ameliyatlarında hem açık hem de kapalı yöntemler uygulanmaktadır. Kapalı yöntem ile uygulanan cerrahi işlemlerde riskler daha düşük olmaktadır. Ancak yemek borusu kanseri ameliyatlarında anestezi risklerinin yanı sıra ameliyata özgü riskler de bulunmaktadır. Bu risklerin içerisinde ise şunlar yer alır.
- Yemek borusu kanseri ameliyatlarında gerçekleşebilecek en önemli risk kaçak olmasıdır. Bu sebeple de tüp haline getirilen mide ile yemek borusunun birleşim yerinin çok iyi tetkik edilmesi gerekir.
- Ameliyatlardan sonra hastaların bir kısmında ses kısıklığı problemi görülebilir. Ancak ses kısıklığı geçici süre ile olmaktadır.
- Ameliyatlardan sonra ameliyata bağlı olarak hastalarda zatürre görülebilir.
- Zatürre sebebiyle hastalarda sepsis tablosu oluşabilir.
- Lenf sıvısı kaçağı yaşanabilir.
- Lenf sıvısı kaçağının olması durumunda ikinci bir cerrahi müdahale gerekebilir.
Yemek borusu kanseri ameliyatından sonra yaşanabilecek kaçağın belirtileri
Yemek borusu kanserinin cerrahi tedavisinden sonra görülebilecek en önemli risk kaçak olmasıdır. Kaçağın belirtileri içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Yapılan radyolojik görüntülemede akciğerin üst kısmında yer alan hava birikmesi kaçağın belirtileri içerisinde yer almaktadır.
- Ameliyattan sonra hastalarda sebebi açıklanamayan zatürrenin oluşması
- Nabız artışı
- Çok küçük olan kaçaklarda hastalarda enfeksiyon görülmesi kaçak belirtisi olabilmektedir.
- Kaçağın en önemli belirtisi ise ameliyatta yerleştirilen drenajda mide içeriğinin görülmesidir.
Özofagus ameliyatı sonrası beslenme
Yemek borusu kanseri ameliyatı olan hastaların hayatları boyunca beslenmelerine dikkat etmesi gerekmektedir. Bunun başında ise hastaların az ve sık beslenmesi bulunmaktadır. Bunun yanında ameliyattan sonra hastalara sıkı bir yasak gıda listesi verilmektedir.
Bunun yanında hastaların beslenmelerinde dikkat etmeleri gereken noktalar içerisinde şunlar yer almaktadır:
- Hastaların hayatları boyunca saf şeker olarak kabul edilen bal, pekmez ve şerbetli tatlıları tüketmemeleri gerekmektedir. Aksi halde dumping sendromu adı verilen şeker anomalisi oluşmaktadır.
- Hastaların tüm gıdaları çok iyi çiğneyerek tüketmeleri gerekmektedir.
- Hayatları boyunca reflü ilacı kullanmaları gerekir.
- Kahve, çay ve asitli içecekleri aşırıya kaçmamak şartı ile tüketebilirler.
Yemek borusu (özofagus) evreleri
Diğer kanser türlerinde de olduğu gibi yemek borusu kanseri de evrelere ayrılmaktadır. Doğru evrelemenin yapılması tedavinin başarı şansını arttırmaktadır.
1.evre
Kanser hücrelerinin sadece yemek borusundaki epitel tabakasında görülmesi durumunda 1. evre olarak tanı almaktadır.
1.evre belirtileri
Yemek borusu kanserinin ilk evresinde hastalarda belirtilerin görülmesi sık rastlanan bir durum değildir. Bu sebeple de ilk evredeki yemek borusu kanserinin tanı alması genellikle tesadüfen olmaktadır.
2.evre
Yemek borusu kanserinin ikinci evresinde kanser hücreleri yemek borusunun kas dokusuna ve dış duvarına ulaşır. Bunun yanında tümörün 1. ve 2. lenf nodullarına da sıçrama ihtimali yüksek olmaktadır.
2.evre belirtileri
2. evre yemek borusu kanseri olan hastalarda görülen ilk belirti genellikle yutkunma güçlüğü olmaktadır. Aynı zamanda bu evredeki hastalarda nadir olarak görülse de bağırsaklarda kanama ve boğazda takılma hissi de görülmektedir.
3.evre
3. evredeki yemek borusu kanserinde tümör hücreleri yemek borusunun kas dokusunun içine ulaşmıştır. Bunun yanında kanserli hücreler yemek borusunun çevresinde yer alan bağ dokulara da ulaşır. 3. evredeki yemek borusu kanserinin yakın çevredeki organlara metastaz yapma ihtimali de yüksek olmaktadır.
3.evre belirtileri
3. evredeki yemek borusu kanseri hastalarında yutkunma güçlüğü ciddi boyuta ulaşmıştır. Bu sebeple de hastalar katı gıda yiyemez hale gelir. Salya akıntısı ise özellikle ileri yaştaki hastalarda görülmektedir.
4.evre
Yemek borusu kanserinin en ileri evresi olan 4. Evresinde kanser hücreleri yemek borusunun çevresinde yer alan organlarda ve lenf nodullarında görülmeye başlanır.
4.evre belirtileri
Yemek borusu kanserinin son evresinde görülen belirtiler metastaz yaşanan organa göre farklılık göstermektedir. Ancak bu evrenin karakteristik belirtisi hastaların ciddi şekilde kilo kaybetmeleridir.
Eğer tümörden soluk borusu da etkilenirse hastalarda öksürük de görülmektedir. Karaciğerde metastaz olması durumunda ise hastalar yan ağrıları yaşayabilir. Kemiklere sıçraması durumunda ise hastalarda kemik ağrıları görülmektedir.
Özofagus hastaları için yaşam
Yemek borusu kanseri hastalarının günlük yaşamları en çok ağrı etkilemektedir. Bunu anksiyete ve depresyon takip eder. Hastaların klinik şikayetlerinin artması günlük yaşam kaliteleri üzerinde ilk elden etkili olmaktadır. Bunun yanında özofagus kanseri hastaları diğer kanser türlerine göre özbakım ihtiyaçlarının karşılanması açısından daha fazla dışa bağımlı olmaktadır.
Yapılan geniş çaplı çalışmada hastalık süresinin uzunluğu ve hastaların genel sağlık durumlarının hastaların hareket kabiliyeti üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Diğer bir yandan diğer kanser türlerinden yemek borusu kanserini ayıran en önemli nokta iyileşme sürecinin diğer kanser türlerinden farklı olmasıdır.
Özofagus hastalarında yapılan çalışmalarda hastaların sosyodemografik durumlarının da hastalık sürecinde etkili olduğunu göstermektedir. Bu sebeple de ileri yaştaki hastalarda ağrı ve rahatsızlık hissi daha yüksek olurken hareketlilik daha az olmaktadır. Bu sebeple de hastalar günlük aktivitelerini yerine getirirken ve öz bakımlarını yaparken daha fazla şikayette bulunmaktadır. Diğer bir yandan evli olan yemek borusu kanseri hastalarının aileleri ve arkadaşları tarafından daha fazla desteklenmesinden dolayı süreci daha pozitif atlattığı görülmüştür.
Sonuç olarak yemek borusu kanseri hastalarının tedavi sonrasında günlük yaşamlarında önemli ölçüde bozulmalar olduğu yapılan çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Bu sebeple de yaşlı, eşi olmayan ve ileri evredeki hastalara daha fazla duygusal ve sosyal destek verilmelidir.
Özofagus tedavisinden sonra yaşam
Yemek borusu kanseri tedavisinin başarılı bir şekilde sonuçlanmasından sonra hastaların nüksü engellemek ve daha sağlıklı bir şekilde yaşamak için dikkat etmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır.
Doktor takibi
Tedavi tamamlandıktan sonra dahi hastaların düzenli olarak doktor takibinde kalmaları gerekmektedir. Doktor randevuları sırasında hastaların herhangi bir şikâyetlerinin olup olmadığı ve herhangi bir yan etkinin yaşanıp yaşanmadığına dair. Bilgiler alınır ve tetkikler uygulanır.
Tedavi sonrasında yan etkilerin takip edilmesi son derece önemli olmaktadır. Çünkü her kanser tedavisinden sonra bazı yan etkilerin ortaya çıkması beklenmektedir. Bu yan etkilerin bazıları tedaviden hemen sonra ortaya çıkarken bazıları ise tedaviden yıllar sonra görülebilir.
Bunun yanında hastaların doktor randevularında ortaya çıkan yeni şikayetlerini de doktorlarına bildirmeleri gerekmektedir. Yutkunma güçlüğü ve öksürük gibi belirtiler kanserin tekrarlamasının bir belirtisi olabileceği gibi tedavinin geç ortaya çıkan yan etkileri de olabilmektedir.
Doktor kontrolleri
Yemek borusu kanseri tedavisinin tamamlanmasından sonra ilk 5 yıl hastaların sıkı bir takip altında kalması önemlidir. Bu sebeple de doktorlar hastaları için uygun aralıklarda randevuları planlarlar. Bu randevular genellikle tedaviden sonraki ilk iki yıl için 3 ile 6 ay sıklıkla yapılmaktadır. Daha sonraki 3 yılda ise randevular arasındaki süre 6 ile 12 aya çıkarılır.
Doktor randevularında fiziki muayenenin yanı sıra tetkiklerden ve çeşitli görüntüleme yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. Randevuların sıklığı hastaların genel durumlarına bağlı olarak farklı şekillerde de düzenlenebilir.
Bakım planı
Tedavi sonrasında hastaların sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için bir planın oluşturulması gerekmektedir. Doktor tarafından hazırlanacak bu planın içerisinde ise şunlar yer almaktadır:
- Takip için gerekli testlerin ve tetkiklerin planlanması
- Kanserin ve tedavinin uzun süreli etkilerinin araştırılabilmesi için gerekli testlerin yapılması
- Hastaların dikkat etmeleri gereken noktalar
- Hastaların ne zaman doktorla iletişime geçmesi gerektiği ile ilgili program
- Tedavinin olası ve geç yan etkilerinin listesi
- Genel sağlığı iyileştirecek ve kanserin nüks etmesini engelleyecek öneriler (diyet ve egzersiz gibi)
- Genel sağlık kontrollerinin planlanması