30 Saniyelik Özet
- Akalazya, yemek borusu ile mide arasındaki sfinkterin düzgün çalışmaması nedeniyle yutulan yiyeceklerin yemek borusunda birikmesi ile karakterize bir sindirim sistemi hastalığıdır.
- Genellikle 50 yaş üstü kişilerde görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir.
- Kesin nedeni bilinmemektedir, ancak otoimmün hastalıklar, genetik faktörler ve yemek borusu kanseri gibi bazı risk faktörleri olduğu düşünülmektedir.
- En yaygın belirtileri yutkunma güçlüğü, göğüste ağrı, yutma sonrası göğüste dolgunluk hissi ve kilo kaybıdır.
- Tedavisinde ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve beslenme tedavisi gibi farklı yöntemler kullanılmaktadır.
Akalazya Nedir?
Sindirim sistemi hastalıklarından birisi olana akalazya toplumda nadir rastlanılan bir hastalıktır. Genellikle ileri yaştaki yetişkinlerde görülmekle birlikte, nadir olarak çocukluk çağında ki kişilerde de görülebilir. Akalazyanın tanımı ise yemek borusu ile mide arasında yer alan sfinkterin normal işlevini yerine getirerek açılmaması ile yemeklerin yemek borusunda birikmesi olarak yapılabilir. Sfinkter kasında yaşanılan bu sorunlar sinirsel hasar sebebiyle olabileceği gibi kasa ilişkin bozukluklardan da kaynaklanabilir.
Akalazya olan hastalarda aspirasyon riski artmaktadır. Bu sebeple de hastalar boğulma tehlikesi altındadır. Diğer bir yandan akalazyanın sahip olduğu belirtiler diğer hastalıklar ile de benzerlik gösterdiği için karıştırılabilir. Örneğin mide reflüsünde de akalazyada da besinler ağıza geri gelmektedir ve her ikisinde de gösğüsteağrı yaşanmaktadır. Bu sebeple hastaların belirtileri net bir şekilde hekime anlatabilmesi önemlidir.
Akalazya Tipleri
Son yıllarda akalazya tedavisi için sıklıkla kullanılmaya başlanılan yüksek rezolüsyonlu manometri (HRM) ile akalazya 3 alt tipe ayrılmaya başlanmıştır. Akalazya tip 1 türünde hastaların yemek borularında kasılma görülmemektedir. Akalazya tip 2 türünde ise hastaların yutkunma sonrasında yemek borusunda eş zamanlı olarak gerçekleşen kasılmalar görülmektedir. Akalazya tip 3’te ise hastaların orta ve distal özofagusunda yüksek amplitüdlü ve uzun süreli kasılmalar görülmektedir.
Tip 1
Tip 1 klasik akalazya olarak da adlandırılmaktadır. Bu tipi diğerlerinden ayıran özelliği tüm yemek borusu kaslarının zor bir şekilde kasılmasıdır. Bu sebeple de tüketilen besinler sadece yer çekiminin etkisi ile mideye ulaşabilmektedir.
Tip 2
Akalazya tip 2 türünde oluşan basınç yemek borusu kaslarının sıkışmasına neden olmaktadır. Akalazyanın en yaygın türü olmakla birlikte tip 1`e göre daha şiddetli belirtilere neden olmaktadır.
Tip 3
Spastik akalazya olarak da adlandırılan tip 3 türünde yemek borusunun alt kaslarında anormal kasılmalar görülmektedir. Akalazyanın en şiddetli belirtileri bu tipte görülmektedir. Yaşanılan kasılmalar hastaların uykudan uyanmasına neden olabileceği gibi kalp krizi belirtilerini de taklit edebilmektedir.
Akalazya Belirtileri
Akalazya hastalığının en karakteristik özelliği hastaların yutkunma güçlüğü çekmeleridir. Bunun yanında hastalar boğazlarında takılma hissini de sıklıkla yaşamaktadır. Bu sebeple de bu hastalarda boğaz tahrişleri ve öksürük de görülmektedir.
Hastalığın ilk evrelerinde hastaların yaşadıkları belirtiler çok fazla olmamaktadır. Ancak hastalık ilerledikçe hastalar daha fazla rahatsızlık hissederler. Bu hastalar zamanla katı besinleri yutmada güçlük yaşamaya başlayabilirler. Bunların yanında hastalarda görülen diğer belirtiler ise şunlar olmaktadır.
- Kilo kaybı,
- Aspirasyon oluşan hastalarda pnömoni,
- Geğirme,
- Öğürme,
- Kusma,
- yemek yedikten sonra ağrı ve rahatsızlık hissetmek,
- Mide ve göğüste yanma,
- Göğüste ağrı ve rahatsızlık hissi,
Akalazya Hastalığının Nedenleri
Akalazya birçok sebebe bağlı olarak görülebilir.
Kalıtımsal
Aile bireylerinde akalazya ya da mide rahatsızlıkları olan kişilerde daha sık akalazya görülmektedir.
Otoimmün Hastalıklar
Vücudun kendi dokularına zarar veren hastalıkların genel tanımı olarak kullanılan otoimmün hastalıklar sfinkter kaslarına ya da burada bulunan sinirlere de zarar verebilmektedir. Bu sebeple otoimmün hastalığı bulunan kişilerde risk artar.
Yemek Borusu Kanserleri
Yemek borusu kanserleri hem akalazya'nın ortaya çıkmasında hem de şiddetlenmesinde rol oynayabilmektedir.
Patolojik Sebepler
Yemek borusunda ki parazitler ve virüsler de akalazyanın oluşumunda etkili olmaktadır. Özellikle virüsler burada bulunan sinirlere saldırabilirler.
Akalazya Nasıl Teşhis Edilir?
Çeşitli belirtiler ile doktora başvuran hastalarda zaman içerisinde yutkunmada güçlük yaşanması ve katı besinlerin yutulamaması gibi belirtiler akalazya ihtimalini artıran sebeplerdir. Akalazyadan şüphelenilmesi durumunda ise hastalara bazı tetkikler uygulanır.
Özofagus Manometresi
Akalazyanın teşhisinde kullanılan en önemli testlerden birisi olmaktadır. Bu testte hastaların yemek borularına özel bir tüp yerleştirilir ve hastalar yutkunurken alt özofagus sfinkterinin hareketleri araştırılır. Bu yöntem ile aktivitenin olup olmadığı kolay bir şekilde tespit edilmektedir.
Görüntüleme Yöntemleri
Röntgen ve diğer görüntüleme yöntemleri ise yemek borusunun tamamının araştırılması ve başka yeme bozukluklarının bulunup bulunmadığının anlaşılması için uygulanmaktadır.
Endoskopi
endoskopi uygulamasında ucunda kamera ve ışık bulunan bir tüp hastaların sindirim sistemine yerleştirilir ve duodenuma kadar bulunana tüm sindirim sistemi kolaylıkla görüntülenebilir.
Baryum Yutma
Akalazya hastalığının teşhisinde en az kullanılan tanı yöntemi baryum yutma olmaktadır. Bu tetkikte hastaların sıvı baryumu yutmaları istenir. Daha sonrasında baryumun sindirim sisteminde ilerlemesi X ışınları kullanılarak görüntülenir. Bu görüntülemede sistemde herhangi bir tıkanıklık olması durumunda tespit yapılabilir.
Akalazya Tedavisi
Alt özofagus sfinkterlerinde oluşan felcin ne yazık ki bir tedavisi bulunmamaktadır. Hiçbir tedavi kasların eski işlevlerini geri kazanmasını sağlanamamaktadır. Ancak bazı tedavi yöntemleri hastalarda görülen semptomların hafiflemesine yardımcı olarak hastaların hayat kalitelerinin yükselmesini sağlamaktadır.
Akalazya tedavisinde cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Birçok farklı yöntem ile hastalığa müdahale edilebilmektedir. Bu cerrahi işlemler sayesinde sfinkterlerin işlevlerinde semptomların hafiflemesini sağlayacak olan kalıcı değişiklikler yapmak mümkün olmaktadır.
Pnömonik Dilatasyon
Balon dilatasyon olarak da adlandırılan bu cerrahi yöntem ile hastaların alt özofagus sfinkterlerinin genişlemesi sağlanmaktadır. Yemek borusuna özel bir balon yerleştirildikten sonra şişirilir. Bu sayede sfinkter kaslarının genişlemesi saplanır. Kaslarda ki bu değişim hastaların daha rahat bir şekilde yutkunabilmesini ve yemeklerin mideye ulaşmasını sağlar. Bazı hastalarda kaslarda bu genişlemeden dolayı bazı yırtılmalar meydana gelebilmektedir. Bu durumda hastalara başka cerrahi girişimlerin uygulanması gerekir.
Özofagomiyotomi
Pnömonik dilatasyonun başarılı sonuç vermediği hastalarda uygulanan bir cerrahi işlem olmaktadır. Bu yöntemde hastalara küçük bir kesi uygulanmaktadır. Daha sonrasında bu kesiden girilerek özofagus sfinkterlerinin alt ucunda yer alan kas kesilerek bu alanın genişlemesi sağlanır. Bu işlemden sonra hastalarda mide reflüsü görülebilmektedir. Bu sebeple de hastalarda mide ekşimesi ya da ağıza besinlerin geri gelmesi görülebilir.
Heller Miyotomisi
Bu işlemde besinlerin mideye rahat bir şekilde erişebilmesi için yemek borusu sfinkterinin en alt ucundaki kası kesmektedir. Hem açık hem de kapalı yöntemle uygulanan bir prosedürdür. Bu yöntemle ameliyat olan bazı hastalarda ameliyattan sonra GERD görülebilmektedir.
Hastalarda GERD oluşumunun engellenmesi için ameliyat sırasında fundoplikasyon olarak adlandırılan tekniğin de uygulanması gerekmektedir. Bu teknikte yemek borusunun üst kısmı alt yemek borusunun etrafına sarılır ve anti- reflü valfi oluşturulur. Bu sayede midedeki asit yemek boruna kaçmasını önler. Genellikle laparoskopik yöntemle uygulanan bir tekniktir.
Peroral endeskopik Miyotomi (POEM)
Endoskopik yöntem kullanılarak uygulanan tekniklerden birisi olan POEM tekniğinde yemek borusunun iç kısmında yer alan astara kesi oluşturmak için ağızdan bu boğaza kadar uzanan bir endoskop kullanır. Daha sonrasında ise heller miyotomisinde olduğu gibi yemek borusu sfinkterinin en alt ucunu keser.
POEM ameliyatından sonra GERD üçgenin ortadan kaldırılması için fundoplikasyon ile birleştirilir. Ayrıca işlemden sonra GERD gelişmesi durumunda günlük ağızdan alınacak ilaçlar ile tedavi edilebilir.
Akalazya tedavisinde kullanılan cerrahi işlemler laparoskopik olarak gerçekleştirdiği için hastaların iyileşme süreçlerinin daha konforlu olmasını sağlamaktadır. Cerrahi işlemlerin avantajları içerisinde hastaların daha ağrı hissetmeleri gelecekte fıtık oluşma ihtimalinin düşük olması, işe ve normal aktivitelere daha erken dönüş yapabilme ve hastane kalış süresinin azalması bulunmaktadır.
Akasya tedavisinde kullanılan prosedürler hastalığın kesin olarak tedavi edilmesini sağladığı için en sık başvurulan tedavi yöntemi olmaktadır. Ameliyatlardan sonra hastalar kısa süre içerisinde konforlu günlük yaşamlarına geri dönebilirler.
İlaç Tedavileri
Ameliyata uygun olmayan hastalara ilaç tedavisi uygulanmaktadır. İlaç tedavilerinin içinde öncelik kas gevşeticilerde olmaktadır. Bunun yanında alt özofagus sfinkterlerinin gevşemesi için botoks tedavisinde de yardım alınır. Ancak bu tedaviler kalıcı etki sağlamadığı için sadece ameliyata uygun olmayan kişilere uygulanmaktadır.
Akalazya ameliyatının komplikasyonları
Tüm ameliyatlarda komplikasyon görülme riski bulunmaktadır. Bu sebeple de akalazya tedavisinde kullanılan cerrahi prosedürler dedim bu riskler görülebilir. Akalazya ameliyatında görülebilecek komplikasyonlar içerisinde şunlar yer almaktadır.
Kanama
Hem işlem sırasında hem de işlemden sonra hastalarda kanama görülebilir. Ancak bu risk son derece düşük olmaktadır. Bu sebeple de ameliyatlarda genellikle nakledebilmek için hazırda kan bulundurulmaz.
Enfeksiyon
Operasyondan sonra indüksiyondan, akciğerlerde ve başka bir oradan da enfeksiyon meydana gelebilir. Açık cerrahi yapılması durumunda enfeksiyon riski artmaktadır. Buna rağmen operasyondan sonra enfeksiyon görülme sıklığı son derece nadirdir.
Perforasyon
Operasyon bölgesinde oluşan enfeksiyon genellikle yemek borusunun iç zarının delinmesi ile ilişkili olmaktadır. Bu sebeple de ek bir operasyon gerekebilir. Ancak bu durumu genellikle antibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir.
Diğer komplikasyonlar
Akalazya tedavisi için uygulanan operasyonlardan sonra görülebilecek geç komplikasyonlar arasında şunlar yer almaktadır.
- Fıtık
- Bağırsak tıkanıklığı
- Akal Asya'nın tekrar etmesi
Fıtık ve bağırsak tıkanıklığı açık yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra daha sık görülmektedir. Çünkü açık yöntemle yapılan operasyonlar daha fazla yarı dokusunun oluşmasına neden olmaktadır.
Laparoskopik yöntemlerle uygulanan operasyonlarda ise nadir olarak komplikasyon görülmektedir bu operasyonlarda her bir noktadan birinde bağırsak veya büyük bir kan damarında yaralanma olmaktadır bu durumun gerçekleşmesi durumunda operasyonun açık yöntemle devam edilmesi gerekir.
Akalazya ameliyatı sonrası yaşam
Akalazya ameliyatlarından sonra hastalar 4 ila 6 gün arasında hastanede kalırlar. Bunun sebebi ameliyat sonrasında hastaların hissettiği rahatsızlıktır. Eğer hastalar daha az rahatsızlık hissediyorsa ameliyattan sonraki 2. ya da 3. günü taburcu edilebilirler.
Hastaların taburcu edilmesinden sonra ağır kaldırma ve araba kullanma dışında normal aktivitelerine devam edebilirler. Operasyon sebebiyle hastaya reçete edilen ilaçların narkotik etkilerinin bulunmasından dolayı bu süre içerisinde araba kullanmaları ya da önemli karar vermemeleri gerekmektedir. Hastaların önemli bir kısmı 2 hafta içerisinde araba kullanmaya ve 4 ile 6 hafta içerisinde işe ve ağır kaldırmaya dönebilirler.
Akalazya Hastalarının Beslenmesi
Akalazya hastaları için beslenme tedavinin desteklenmesi için son derece önemlidir. Hastalara beslenme tedavisi verilmeden önce hastaların detaylı beslenme öykülerinin alınması gerekmektedir. Daha sonrasında seçilecek besinlerin hastalarının şikayetlerine uygun olarak belirlenir. Hastalar için verilen genel beslenme tavsiyeleri ise şunlar olmaktadır.
- Kızarmış, acı, koyu çay ve kahve, baharatlı yiyecekler, gazlı içecekler diyetten çıkarılır.
- Besinler tüketilirken iyice çiğnenmesi gerekmektedir.
- Her yemek sonrasında bir miktar su tüketilmelidir.
- Öğün sayıları arttırılır ve öğün miktarları azaltılır.
- Yumuşak ve az posalı olan yiyecekler tercih edilmelidir.
Akalazya hastaları nelere dikkat etmeli?
Akalazya hastalarının beslenmelerini dikkat etmeleri şikayetlerin hafiflemesine yardımcı olacaktır. Hastaların dikkat etmesi gereken noktalar içerisinde şunlar yer almaktadır.
- Besinler hastalarda görülen şikayetlerin düzeyine göre seçilmeli ve hazırlanmalıdır.
- Öğün sayısı 6 ile 8 arasında olmalıdır.
- Her lokmadan sonra bir miktar su içilmelidir.
- Çay, kahve, mideyi rahatsız eden baharat türleri, alkol, sirke ve hardaldan uzak durulmalıdır.
- Posası az olan yumuşak besinlerin tercih edilmesi önerilir.
- Besinlerin iyi bir şekilde çiğnenmesi yutmayı kolaylaştıracaktır.
- Hastalara sıkıntı veren besinlerin beslenmeden çıkarılması gerekir.
- Çok sıcak ve soğuk yiyecek ve içeceklerin tüketilmemesi gerekir.
- Hastalarda beslenme yetersizliği görülebilir. Bu durumlardan enteral solüsyonlarla destek beslenme önerilmektedir.
Akalazya hastalığının risk faktörleri
Akalazya hastalığı her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalık olmakla birlikte özellikle 30 ile 60 yaşlarında görülmektedir. Akal Asya hastalığının görülme riski açısından kadın ve erkek arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Akalazya riskini arttıracak faktörler içerisinde ise şunlar yer almaktadır.
- Akıl hastaya neden olabilecek bazı genlere sahip olmak
- Bağışıklık sisteminin yemek borusundaki sinir hücrelerine saldırmasına neden olan sağlık probleminin bulunması
- Herpes simplex virüsü veya diğer viral enfeksiyonları
- Chagas hastalığına sahip olmak.